Cumartesi günü Konya'da bir Süper Kupa final maçı oynandı.

Konyasporlular olarak bunun sadece 'standart' maç bir olduğunu düşündük.

Aslında iki İstanbul takımının burada neden maç yaptığını da çözmüş değildik.

Şehrin ekonomisi, tanıtımı gibi nedenler ile burada oynandığını söylediler bize hep.

'Peki' dedik biz de. Şehrimiz kazansın. Reklama ihtiyacı yoktu stadyumun. Çünkü Milli maçlarda fazlasıyla yapmıştık reklamı.

Sonra maç günü geldi. Bitsin de 'herkesin yerinde sağ olsun' dedik.

Tabi biz herkesi kendimiz gibi sanıyorduk.

Bazılarının futbol teröristi olduğunu düşünemedik.

***

Yıllardır tribünde görmek istediğimiz meşale görüntülerine, dolu deplasman tribünü görüntülerine gölge düşürenler, aynı maharetlerini sürdürdüler.

İnsanların deplasman hakkını engelleyen, tribünde güzel görüntüler oluşturmasına taş koyan, bir pankartı bin bir zorluk ile stadyuma sokmasına neden olan kişiler, yine aynı tribünde omuz omuza bağırdığı kişiler.

Süper Kupa final maçında yaşananlar bunun en büyük örneğidir.

İlk olarak deplasman yasağı olan o koskoca takımlarımızın taraftarları, yıllardır bu yasağın kalkması için girişimlerde bulunurken, yasağın kalkmasının temenni edildiği günlerde bu olaylara kalkışması kelimler ile ifade edilemez.

***

Futbol sadece futbol mudur?

Futbol pankarttır. Futbol meşaledir. Futbol koreografidir. Futbol atkıdır. Futbol omuz omuza bağırdığın arkadaşındır.

Ama futbol, sadece sahada oynanan oyun değildir.

Bu yüzden meşale yakmak istiyorsak, sahaya atmamayı, pankart yapmak istiyorsak, stadyuma siyaset sokulmayacağını öğrenmeliyiz.

Şehrine, takımına ve renklere gönül verenler; kendisi mecliste kavga ettiği halde, tribünde yakılan meşale hakkında karar verenlere, yasa çıkaranlara karşı bir olduğunu göstermelidir.

Bir maçta bir stadyumda 500 bin TL'lik zarar oluşuyorsa, o zaman çıkan yasalar hak edilmiştir.