Selçuk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Furkan Kocaman, Polonya’nın Wroclaw kentinde bir PKK sempatizanı tarafından  boğazından bıçaklanarak katledildi. Furkan’ın Erasmus Programı kapsamında Polonya’da bulunması ve öldürüldüğü gün arkadaşına belirttiği üzere bir süredir takip ediliyor olması ziyadesiyle endişe vericidir.    Avrupa’nın bir şehrinde eğitim almak için bulunan bir gencin terör örgütü mensubu bir kişi tarafından öldürülüyor olması, güvenlik kapsamında önemle üzerinde durulması gereken bir husustur. 

      Avrupa’nın göbeğinde PKK’nın varlığına göz yumulması ve örgütün buralarda varlığını rahatça gösterdiği gerçekliği aslında bu tabloda da önemlidir. Terör örgütünün nefes aldığı alanlar olarak Avrupa şehirlerinin bir alan oluşturması aslında yeni bir durum değildir. Hatta örgütün mali anlamda akışında paraları ekseriyetle bu devletler aracılığıyla hallettiği de bilinmektedir. Bunun yanında terör örgütü mensuplarının kendilerini uluslararası arenada var etmek ve meşruiyet alanı oluşturmak adına yaptığı eylemleri ‘’Kürt aktivist hareketi’’ diye meşru görerek izin veren Avrupa’nın düştüğü durum da dikkat çekicidir. Terör gruplarının kontrol edilmesi hususunda ki risklerinin yanında kendi çıkarları uğruna silahlarının namlularını nereye çevirecekleri noktasında ki bilinmezlik, defahatle tecrübe edilmiş bir durumdur. Buna rağmen Avrupa PKK terörüne alan açmaktan hiçbir zaman geri durmamıştır. Bunun da ötesinde Avrupa’nın göbeğinde PKK terörünün eylemlerine izin vermiş ve bu anlamda da her zaman çifte standart uygulamayı tercih etmiştir. Öyle ki bu eylemlerin karşısında gösteri yapmayı planlayan Türklere karşı sergilenen tutum buna en büyük delil olarak kabul edilebilir. 

      PKK terörüne bu şekilde alan açan Avrupa’nın geçenlerde başına gelen hadise aslında kendi adına da düşünülmesi gereken duruma işaret etmektedir. ‘’Güvenlik’’ sorgulaması ve tehdidi noktasında PKK terörünün namlusunu Avrupa’nın göbeğine çevirme riski ya da Avrupa’nın bir şehrinde bir öğrenciye çevirmiş olması kendi adlarına endişe vericidir. Öyle ki Fransa’da eylem yapan PKK yandaşlarının Avrupa Konseyi Binasını ve polisleri taşlaması sonucu bir saldırı gerçekleştirmesi epey dikkat çekicidir. Olay sonrası Fransa’nın 43 kişiyi tutuklamış olması da ayrıca Avrupa adına bu teröründe bir risk teşkil etme durumunu destekler niteliktedir. Bu olay sonrası Türk Dışişlerinin açıklaması da aslında ziyadesiyle yerinde ve önemlidir. Dışişleri sözcümüzün ‘’Avrupalı muhataplarımızı uyarmıştık.’’çıkışı ve bu tarz eylemlere izin verilmesini kınadığımızı belirtmesi, terör örgütünün bu anlamda her zaman Avrupa içinde bir risk olabileceği vurgusunu taşımasının yanında müsaade ettiğiniz bu terörün size dönme ihtimalini asla gözden kaçırmayın mesajıyla birçok şeyi ifade etmektedir. 

      Buna rağmen Polonya basının olayı çarpıtarak aktarması da hala terör örgütünün üzerini kapatma girişimi olarak okunabilir. Oysa Erasmus programı kapsamında Avrupa’ya giden öğrencilerin bu tarz şeylerden son zamanlarda fazlasıyla bahsetmesi de söz konusudur. Polonya, bu saldırıyı iki Türk vatandaşı diye adlandırarak hem PKK terörünün üzerini kapatmış olacak hem de Türk gençleri adına Avrupa’nın güvenlik noktasında yeterli olmadığı sorgulamasını da engellemiş olacaklardır. 

      Furkan’ı katleden caninin ismi ve geçmişi yine fazlasıyla dikkat çekicidir. İnsan Hakları Derneği’nin bir senedir aradığı ve havaalanında ‘’huzur operasyonu’’ kapsamında kaybedildiği iddialarını dile getirdiği katil zanlısının Muhammet Emektar olması da başka bir açıdan ürkütücü ve önemlidir. Muhammet Emektarın ailesiyle birlikte Almanya’ya gideceği sırada Havaalanın da kaybolduğu iddialarıyla birlikte kaybolmasının sorumluluğunu devlete yıkmaya çalışanların bugün ki açıklamaları da epey zayıf kalmıştır. 1986 yılında kurulan İnsan Hakları Derneği’nin bu yönlü çıkışları geçmişe bakınca hiçte azımsanmayacak boyuttadır. Üstelik PKK/KCK operasyonlarının bir kısmında derneğinde adının geçmiş olması tabloyu ifade etmek adına yeterli olacaktır. 

      Burada başka bir ürkütücü olay ise bu eylemin sonrası üzerinedir. Bu eylemi gerçekleştiren şahsın havaalanın da kaybolması hadisesinin arkasında terör örgütü var ise bu kişinin Polonya’da terör örgütü adına çalıştığı düşünülebilir. Üstelik Furkan’ın belirttiği üzere bir süredir bu zanlı tarafından takip edilmesi de olayın planlı olduğunun bir göstergesidir. İçeride sıkışan PKK bulduğu her alanda varlığını yitirmediğini göstermek adına bu tarz eylemlere girişebilir mi diye düşünmek zorundayız. Varlığını göstermek adına, terör eylemlerini bu yönlü alanlara kaydırması riskini göz önünde bulundurmak elzemdir. Üstelik devam eden Erasmus Değişim Programı kapsamında Avrupa’ya giden Türk gençlerinin güvenlikleri hususunda bir risk oluşmasını da engellemek durumundayız. Terör örgütü mensubu bir şahsın yeni terör eylemleri kapsamında hiyerarşik bir silsile izlemeden insiyatif kullanarak eylem gerçekleştirmesi ve bunun sonrası için risk taşıması durumun vahimliğini de artırmaktadır. 

       Üstelik, Avrupa’nın kendi şehrinde birçok yerde alan açtığı terör örgütünün okumaya gelen bir genci katletmesi yine kendi adına sorgulaması gereken bir durumdur. 

            Furkan kardeşimizi rahmetle anıyor, bütün Türkiye’ye baş sağlığı diliyorum..