Hepimiz değişiyoruz, hepimiz dönüşüyoruz...

Bu öyle bir değişim, öyle bir dönüşüm ki, sadece seni beni değil tüm dünyayı etkileyen bir süreç...

Kimsenin karşı koyamadığı, koymasının da mümkün görünmediği bir süreç. Bu değişim bazen insanın göbeğini tatlı tatlı kaşıyarak, etrafını seyretmesini sağlayacak kadar zevk aldırırken, bazen de başı iki el arasına düşürüp düşündürecek kadar acı ve vahim olabiliyor...

Bizim ne güzel deyimlerimiz, ne güzel atasözlerimiz var...

Mesela 'etme bulma dünyası' deyimi...

Fransa'nın bugünkü halini anlatmıyor mu?

Elbette ki terörün dini, dili, ırkı, meşrebi yok. İnsan öldürmenin, insanların canına kastetmenin hiçbir şekilde tutarlı bir yanı yok. Biz şu an Fransa'da yaşanan olayları ve kaybedilen canları karnımızı kaşıya kaşıya izlemiyoruz...

Ama edenin bulduğunu da görüyoruz. Terör denilince akıllara Türkiye ve Türkiye'nin doğusu itibariyle tüm Ortadoğu'yu akıllara getirmek üzere bir algı operasyonu yapılıyordu. Bu operasyonu yapanlar, her yeni olayda karınlarını kaşımaktan artık göbeklerinde kızarıklıklar ve çizikler oluşmuştu. 

Türkiye'yi güvensiz, doğuyu savaş alanı ilan edenlerin bu tür olayların kendi ülkelerinde de yaşanabiliyor olması, belki akılların başa gelmesi sürecini biraz daha hızlandıracaktır...

Terör olaylarının Türkiye ve çevresinden sıyrılıp taa Avrupa içlerinde de görülmeye başladığı bugünlerde dünya liderleri cennet vatan Türkiye'mizin en güzel şehirlerinden birinde G20 Liderler Zirvesi için biraraya geldi. 

G20 zirvesi başladı. Bu zirveden yazımızın başında bahsettiğimiz dünyadaki değişim ve dönüşüm sürecinin seyrini belirleyecek kararların çıkacağı aşikar. 

Bu manada Türkiye'nin böylesi bir zirveye ev sahipliği yapması da önemlidir. Bu zirvede verilecek olan kararlarda da Türkiye'nin etken olması, cadı kazanı gibi kaynayan Ortadoğu'nun ve kaynayan kazandan nasibini alan Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda nasıl bir role bürüneceğinin belirlenmesi açısından da önemlidir. 

Bizimle ilgili kararları bizim vermemiz, külli iradeye boyun bükerken, cüzi irademizle kendi seyrimizi çizmemiz, kaderimize yön vermemiz de bundan önce olduğu gibi bundan sonraki süreçte olması gereken bir durumdur. 

Bir dünya lider geldi Türkiye'ye... Bu liderlerin burada yapacakları toplantılarda ne dedikleri, ne karara vardıkları da dünyanın seyrinin ne yönde ilerleyeceği konusunda önemli bir etken olacaktır. 

Liderler dünyada huzur ve barışı mı istiyor? Yoksa demokrasi götürme adı altında işgali, yardım etme bahanesine sığınarak misyoner faaliyetleri, kısacası saman altından su yürütme politikasını mı seçecek, zaman içerisinde göreceğiz.