Güzel bir aşk hikayesi  göz açıp kapatıncaya kadar bitti.. Hiç olmadığı kadar umutlarla gidilmişti Fransa 2016'ya. Reklam filmleri çekildi, klipler hazırlandı, ana sponsorlar şarkı sözleri yazdırdı, futbolcular oyuncu oldu.Sosyal medya olmadığı kadar şişirdi şampiyonayı, adını ÖLÜM GRUBU koydular ama,  bizi buradan çıkardılar, çeyrek final cepte, yarı final rakiplere bağlıydı.Umutlar ile şampiyonayı canlı tuttular ve reklam sattılar. Yani olmadığı kadar büyük ve haşmetli gösterildi Milli Takım, lunaparktaki aynalar gibi! Peki neydi bizi bu tos pembe rüyalara taşıyan ? İngiltere maçı hariç 15-16 maçtır  yenilmiyorduk.İngiltere'ye iyi oynamış açık ofsayt pozisyonundan yediğimiz golle mağlup olmuştuk. Her şey iyiydi güzeldi.Serdar Aziz sakat, Gökhan Töre  cezalıydı bu iki oyuncunun dışında eksik yoktu, üstelik Emre Mor diye bir çocuk keşfedilmişti. Hatta oynadığı yarım saatlik dilimde Alman Devi Borusia Dortmund kulübüne transfer yapmıştı.Artıları eksileri tarttığımızda  umutlarımızı da artıların yanına koyunca çıtayı çok yukarı taşıdık.İzlanda maçını oynayıp gruptan en iyi üçüncü olarak çıktıktan sonra bir yazımda  aynen şunları söylemiştim! “Eğer sakatlıklar ve teknik ekibin hataları olmazsa bu milli takım kadrosu beni heyecanlandırıyor”  Aday kadroda olan yada olmayan, çağırılan yada gönderilen birçok ismi günlerdir konuşup yazıyoruz!  Sokakta karşılaştığımız hemen her kesin bir 11 var aklında.Yorumlar kişiye göre değişir bazı tercihler doğrudur ama o gün kötü oynar sonuç olumsuzdur! Bazen de ideal olmayan bir kadro ile inanılmaz oynarsınız ve iyi sonuçlar ortaya çıkar.  Ama akıllarda kalan Volkan Demirel'in, Ömer Toprak'ın, Yalçın'ın ve Alper Potuk'un kadroda olması fayda sağlar mıydı?  Bunları bilemeyiz amma.  Gelelim son günlerdeki asıl cevaplanması gereken ve hasır altı edilen sorulara. 

  • Fatih Terim'e basın toplantısında “Takımı bu hale getirenlere hesabını soracağım” dedirten olaylar nelerdi?
  • Fatih Terim'e basın toplantısında “ Bu turnuva bittiğinde basın toplantısı yaparak olanı biteni anlatacağım” dedirten olaylar nelerdi?
  • Çek Cumhuriyeti maçından önce verilen TAKIM FOTOGRAFINA “Arda ve Burak” neden girmedi?
  • Prim krizi yaratan oyuncuların “Sen fazla aldın, ben az aldım” yada “İlk verilen 150 bin Euro harçlıktı 500 bin daha vereceksinizin”  amacı neydi?
  • Bu kadar büyük problemler Çek Cumhuriyeti maçı öncesinde bir gecede nasıl çözüldü? (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ) talimatları olduğu doğru mu ?
  • Hangi oyuncuların menajerleri milli takım kampından çıkmadı, sürekli görüşmeler yapıldı transferler acaba Avrupa Şampiyonasının önüne mi geçti ?
  • Yanlış antrenman yöntemleri ve yüklenmeler yapıldı ve takım sür antrene mi edildi?
  • İtalyan kondisyoner ne iş yapar da Fatih Terim her çağırdığında koşarak gelir? Memlekette bu işi yapacak kapasiteye sahip akademisyenimiz yok mu?
  • Türkiye Kupası Final Maçı “Galatasaray – Fenerbahçe '  neden turnuvadan hemen 10 gün öncesine alındı? Zira Milli Takımlar kampı başlamıştı!
  • Fatih Terim'in kurmay diyebileceğimiz bir yardımcısı neden yok?
  • Fatih Terim devam edecek mi? Galatasaray, Rusya veya Ukrayna üçgeninde bir takımla anlaşacağı doğru mu?

Cevaplanması gereken o kadar çok soru var ki, ama asıl mesele bizim ne kadar paragöz olduğumuz.Milli Takımlara şampiyona için ödenen toplam prim tutarının teknik kadro ve futbolcular ile birlikte 20 milyon Euro olduğu söyleniyor.Bu paranın 8 milyonunu UEFA katılım parası olarak şampiyonadan önce bize verdi.  Ana sponsorlar ve reklamlardan 5 milyon Euro daha geldiğini düşünürsek yine eksideyiz. Küçük bir hesap yapalım adam akıllı bir altyapı tesisisin oluşturulması yaklaşık 1 milyon Euro tutuyor. Sahası, spor salonları, sentetik sahaları, soyunma odaları, yatakhaneleri, dinlenme salonları, içindeki teknik malzemeler vb. Yani biz aslında “Avrupa Şampiyonası'na pirince giderken evdeki bulgurdan olduk” Bu günlük yaşam kaygısından kurtulamadığımız sürece sadece futbolda değil hiçbir alanda dünya ile yarışma şansına sahip değiliz.Almanya'nın 15  sene önce, Hollanda'nın 20 sene önce, İspanya ve Fransa'nın 10 sene önce sorduğu ve doğru  cevapladığı soruyu biz hala kendimize sormaya korkuyoruz.Profesyonel takımlarda 14 yabancı fazla, ilk on birler de  U 12 takımında lisansladığınız en az bir oyuncuyu oynatma zorunluluğunuz olmalı, 18 kişilik kadronuzda U 13-14-15-16 takımlarından en az 3 oyuncunuz olmalı,  26 veya 28 kişilik kadronuzda en az 5 altyapı oyuncunuz yer almalı. İşte bunlar RADİKAL kararlar,  TÜRK FUTBOLUNUN geleceği için alınması gereken kararlar. Başkanlar bu kararlara kızıyor ve AVRUPA İLE YARIŞAMIYORUZ diyorlar.Başkanlar kendinizi kandırıyorsunuz BİZ ZATEN AVRUPA İLE YARIŞAMIYORUZ Kİ. 10 Sene Avrupa ile bu şartlarda yarışın bakın 10 sene sonra Avrupa kiminle yarışmak zorunda kalacak.Konu anlattıkça dallanıp budaklanıyor! Fransa 2016'dan akıllarda kalan: 

  • Fatih Terim Hocamızın EGO'ları,
  • TRT 1 de bir tarih profesörünün futbolu bilecek kadar yorum yapabilmesi, Fatih Terim'i küstürmesi,  
  • Emre Mor diye bir yeteneğin piyasaya çıkarılması, 
  • Milli Takım futbolcularımızın kulüplerinden kazandıkları paraların yetmemesi ve Milli Takım primleri ile geçimlerini sağlıyor olması!