‘’Bir hayalim var’’demişti Martin Luther King

Bütün dünya hayal etmeyi, slogan haline getirdik.

Hayal kurabilmek elbette çok güzel bir yetenek.  Hayali hedefe dönüştürebilmek ayrı bir meziyet. 

Bir fikrim var diyebilmek de çok özel bir kabiliyet. Hepimizin fikirleri oldukça ,bu fikirler projelere dönüştürülebildikçe zenginleşiriz.

Fikir sahibi olmak, insanın niyetinin de olduğunun göstergesi.  Fikirlerin projelendirilmesi niyetin duaya dönüşmesi.
Amel projenin uygulama aşaması. Onun ısrarla uygulamaya çalışmak, kararlı bir şekilde takip etmek, icraatın gerçekleşmesinin yakın olması demek. Hedefe yaklaşmak demek.

Şimdilerde benim bir projem var diyenden geçilmiyor.

Seçimlerin  yaklaştığı şu günlerde benim projelerim var diyenden geçilmiyor.

Hangi projeler?

Liste liste yazmışlar.

Seçim beyanlarına dönüştürmüşler.

Çarşaf çarşaf, madde madde.

Projem var derken;

Aklına gelen fikir mi?

Hayale dönüşen bir niyet mi? 

Detaylandırılmış, yani fizibilitesi yapılmış mı?

Hangi aşamada olduğu belli değil.

Belki bir yerden duymuş, belki bir kitaptan okumuş, belki de başka  birisinden kopya.

Kendisinin kabiliyetine, memleketin potansiyeline uygun mu belli değil.

Derlemiş bir şeyler.

Parayla, güçle, siyasi manevralarla bir şekilde yetkiyi ele aldı diyelim. Yani insanların niyetini algısını,iyi niyetini suiistimal etti yetkiyi aldı. Ya sonrası. Sorumluluğun gerekleri neler?

Memleketimizin  dört bir yanında neler oluyor? İlinde, ilçesinde beldesinde yüzlerce hayal kırıklığı, boşa geçmiş zaman, har vurup harman savrulmuş, israf edilmiş bir sürü kaynak. Memleket millet deneme yanılma tahtası olmuş.

Peki ne olmalı?

Öncelikle bir fikrin proje olabilmesi için, onun fizibilitesinin çok iyi yapılması lazım.

Teknik olarak gerçekleştirilebilirliği,

Finans olarak yapılabilirliği,

Toplum tarafından talep edilebilirliği,

İnsanlar tarafından uygun maliyetle kullanılabilirliğinin çok iyi hesap edilmesi gerekiyor.

Sonra;

Sosyal ve ekonomik olarak topluma katkısı çok iyi öngörülmeli, katma değeri çok iyi hesap edilmeli.

Mesela bir şehre ek bir mahalle kurulacaksa, bir imar yapılacaksa;

O mahallede yaşayan insanların ruhsal yapısı nasıl etkilenecek?

İnsanlar böyle bir proje ile gelişme eğilimine sahip olabilecek mi?

Toplumsal gelişme olumlu mu etkilenecek?

İnsanların bilinç düzeyi nasıl etkilenecek?

İnsanların keşif yönüne katkı sağlayabilecek mi?

Bireysel ve toplumsal başarılar ne yönde gelişecek?

İnsanların paylaşım özellikleri olumlu etkilenecek mi?

Çocuklar, gençler geleceğe daha ümit var bakabilecek mi?

Ruhsal ve fiziksel engeller aşılabilecek mi?

Doğayla barışık bir toplum olabilecek miyiz? Doğaya olumlu katkı sağlayan yönümüz gelişecek mi?

Girişimcilik ruhumuz, sanat, zanaat, eğitim gibi toplumsal  yönlerimiz zenginleşebilecek mi?

Bütün bunların hesabının iyi yapılması, araştırılması gerekir. Çoğunluğun cevabı olumlu ise, bu projeye başlangıçta toplum sahip olur. Tabii ki toplumla paylaşılarak böyle bir etüt yapılabilirse.

Bunları kim yapacak mı dediniz?

Zor mu?

Hayalperestlik  ürünü sorgulamalar mı? Dediniz?

Sanki bizde bunları kimse yapmaz der gibisiniz!

Bizden adam olmaz mı?

Sanki öğrenilmiş çaresizlik denizde balık gibiyiz.

Bir tanemiz bile bu iş böyle olursa başarı kazanılabilir diye kalben inanıyor ise bu gerçekleşir.

Ben buna bütün kalbimle inanıyorum. İnanmalıyız. Eğer inan insanlar olarak yanımıza bir kişi daha bulabilirsek iddiamız yüzde yüz kuvvetlenmiş olmaz mı?

Eğer insanlar bize projeler getiriyorsa lütfen soralım nasıl? Ne ile? Hangi insan kaynağı , hangi ekip ile gerçekleştirecek?

Projede ne kadar kararlı  ve samimiler?

Yoksa fizibilitesiz projelerle gözlerimiz boyanır, geleceğimiz çalınır, biz kendimize ihanet eden bir vaadin piyonu olmaktan kurtulamayız.