Milli eğitimi eleştirmek çok kolay...

Çünkü sürekli bir şeyleri değiştirip duruyorlar...

Okul öncesi eğitimden tutun da ilköğretimden orta öğretime, ortaöğretimden yükseköğretime geçiş sınavlarına varıncaya kadar baştan aşağı sorunlar yumağı...

Dershanelerin kapatılması süreci yaşandı bir dönem. Gündemi uzunca bir süre meşgul etti bu süreç.

Dershanelerin bir kısmı özel okul olurken, bir kısmı da yok olup gitti.

Dershaneleri lise ile üniversite arasında bir geçiş evresi olarak gören, dershane olmadan üniversitenin kazanılamayacağına inanan bir nesil ortada kalıverdi...

Dershanelerin belki aman aman faydaları yoktu ama en azından pratik zekanın harekete geçmesini sağlayabiliyorlardı.

Dershanelerin öğretisi olan 'FıSıTıKÇıŞaHaP' ile soruların Türkçe bölümünden belki yüz binlerce öğrenci doğru yanıtı buldu.

Mesela dershanedeki Türkçe öğretmenimin, -AN-ASI-MEZ-AR-DİK-ECEK-MİŞ'i halen aklımdadır. Bunlar fiilimsiler oluyor.

Daha geriye gidecek olursak, alfabeyi ilkokul öğretmeni Emine Tugay (yaşıyorsa kulakları çınlasın. Ölmüşse Allah rahmet eylesin) ne de güzel öğretmişti bir şarkı ile...

Bazı insanların kafası matematiğe, bazı insanların zekası ise sözel derslere çalışır ya...

Benimki sözele çalışıyor. Tarih ve coğrafya üzerine de pratik birçok şeyi söyleyebilirim aslında burada.

Ama gel gelelim, matematik denince benim sigortalarım atıveriyor. Bende matematik toplama, çıkarma, çarpma ve bölmeden ileriye gidemedi...

Bütün bunları niye anlattık...

Elinizi öper, ilkokul birinci sınıfa giden bir yeğenim var... Zaman zaman birlikte ders çalışıyoruz. Daha doğrusu çalışmaya çalışıyoruz.

Ama ne ben onun söylediklerinden bir şey anlayabiliyorum, ne de o benim söylediklerimi anlayabiliyor.

Alfabemizde sesli ve sessiz harfler vardır değil mi?

A'dan Z'ye kadar 29 harfi sıralar, bir çırpıda sayarız...

(Sayardık...)

Sıkıysa şimdi say...

Sesli harflere eyvallah da, sessizlerin sesi soluğu kalmamış. Burada yazarak dahi anlatamayacağım bir dile dönüşmüş. Mesela 'B' harfi... 'B' diye yazılır, 'be' diye okunurdu ya, şimdi okunamaz bir hale gelmiş. Harf, çocuğun ağzında sıkışıp kalıyor. Çıkmıyor...

Aynı harflerin yazıya dökümüne gelince...

Biz sıradan yazar geçerdik. Önce dik çizgiyi, sonra eğik çizgiyi öğrendik.

Sonrasında harflere geçtik. Yuvarladık, evirdik, çevirdik, kıvırdık ama bir şekilde öğrendik...

Şimdi italik el yazısı ile öğrenmeye başlıyor öğrenciler yazı yazmayı...

Bir şekilde öğreniyorlar da, öğrencilere italik el yazısı mı öğretilmeli yoksa, birbirinden bağımsız harfler mi öğretilmeli, bu tartışılıyor eğitim camiasında.

Pilot bölgelerden seçilmiş öğretmenler bu konuyu tartışıyor şimdilerde. 'Yok arkadaş italik el yazısı ile olmuyor. Eskiye dönelim de birbirinden bağımsız düz yazı stilini tercih edelim deyiverirlerse yandık. Çocuklar bildiklerinin hepsini unutup, sil baştan öğrenmeye başlayacaklar.

Bütün bunlar niye oluyor biliyor musunuz? Milli eğitimin temelinde gayri millilik yattığı için.

Bunu bilir, bunu söylerim...