Her kriz fırsatlarıyla gelir. Her krizde, dikkatli bakılır ve araştırılırsa fırsatlar da bulunmaktadır. bununla, kriz anındaki özel durumdan faydalanıp da fırsatçılık yapmayı kastetmiyorum. O ahlaksızlıktır.

Şu anda yaşayanların ömürlerinde hiç karşılaşmadıkları bir durumla karşı karşıyayız. Tüm dünyayı saran bir salgınla mücadele ediliyor. Henüz tedavisi ve aşısı yok.

Hepimiz evlerdeyiz. Sokağa çıkma yasakları var. Çoğunlukla zamanı evde geçiriyoruz. Okullar kapalı. İşyerlerinin çoğu kapalı. çalışanlarda esnek çalışıyor.

Hayat yavaşladı. Çok hızlanmıştı. Neredeyse hızına yetişemiyorduk. Hani hız ve haz çağı dedikleri bir zamandı

Beyaz adam ve kızılderili birlikte ata binerler dört nala... Kızılderili bir anda durur. Beyaz adam şaşırır ve sorar; 'Neden durduk neyi bekliyoruz?' Kızılderili yanıt verir; 'Çok hızlı gittik, ruhlarımız geride kaldı”...

Bizim de ruhlarımız geride kaldı. büyük bir koşuşturmaca içinde yaşıyorduk. Bu virüs süreci hayatımızı yavaşlattı.

Fırsat bu krizin neresinde?

Bu soruyu sürekli kendimize sormalıyız.

- Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

- Evlerimizde ailecek çok daha fazla vakit geçirebilir olduk bu sayede. Evi yeniden keşfedeceğiz. Evin sığınak olduğunun idrakine varacağız. Başlarda biraz zorlanacağız ama güzelliğini görünce mutlu olacağız.

- Teknolojinin sağladığı imkanlarla evden eğitim sürecine katılabileceğimizin farkına vardık. Eğitimin, artık yıllarca dışarıda, tahta sıralarda, çok büyük maddi bedeller ödeyerek gerçekleştirilmesinin şart olmadığını gördük. Uzaktan eğitim yöntemiyle çocuklarımızı eğitebileceğimizi de gördük.

- Çalışma hayatının da seyri değişecek. Çalışma hayatının tamamen dışarıya bağlı olmadığını gördük. 20. yüzyıl yaklaşımı olan katı mesai uygulamasının yeni dönemde değişmesi gerektiğini gördük. Esnek çalışma yöntemiyle bazı işlerin dışarıda bir mekana gitmeden  yapılabileceğini gördük. Kurumlarda çalışan personelin fazla olduğunu daha az istihdam ile de işlerin yapılabileceğini gördük.

- İnsanlara ulaşmanın yollarının arttığını gördük. İnsanlara ulaşmanın yollarının başında sosyal medya olduğunu bir daha gördük. Kim bu alanı aktif kullanırsa genel kamuoyunu yönlendireceğini gördük. Sosyal medyaya iyilik fazla yüklenirse iyilik daha fazla yayılacak. Kötüler daha aktif olursa kötülük daha fazla yayılacak.

- Sesli ve görüntülü yayınları kullanarak birbirimizle iletişimimizi güçlendirmemiz gerekir. İş çeşitliliği sebebiyle çok farklı yerlerde yaşıyor ve çalışıyoruz.Bayramlarda bile ailecek bir arada olamıyoruz.Burada artık bu imkanımız var. Gerekirse sosyal medyada gereksiz, amaçsız dolaştığımız zamanın bir bölümünü arkadaşlarımızla ikili, üçlü ve dörtlü sohbetlere ayırmalıyız.

- Bu süreç güzel ve bereketli bir okuma zamanı olmalıdır. Hepimizin 24 saati var. Artık mazeretimiz de yok.Kendimizi ve çocuklarımızı tamamen internet, tv, telefonun eline bırakmayacağız. Önceki dönemde fuzuli harcadığımız paranın bir kısmını kitaba ayıracağız. Kendimize ve çocuklarımıza kaliteli ve sevecekleri kitaplar alacağız. Bu zaman zarfında sevdiklerimize kitap göndereceğiz ve kargoyla göndereceğiz.

- İsrafsız bir hayat yaşamayı öğreniyoruz.

- Daha temiz bir çevrede yaşıyoruz.

- Sapasağlam verilen vücudumuzu arızalandırmak için her yanlışı yapıyorduk. Bazı kardeşlerimiz bunun bedelini canlarıyla ödediler. Kronik rahatsızlığı olan kardeşlerimiz tedavi olamadılar ve vefat ettiler.

- Elimizdeki imkanların ilanihaye devam etmediğini öğrendik. Fırsat elimizdeyken değerlendirmemiz gerektiğinin farkına vardık.

HAYAT FIRSATLARI DEĞERLENDİRMEKTEN İBARETTİR.

Muhabbetlerimle