Dünyanın her yerine nüfuz eden ve ciddi bir boyuta sahip corona virüsü tüm hayatımızı ele geçirmiş durumda… Açıkçası köşemde daha farklı edebi bir yazımı yayınlamayı daha çok isterdim lâkin zihnimiz de televizyon haberleri gibi hep son dakika olarak yaşamımızın her normal alanında da olsa bu virüsü düşünmemize ve tedirgin olmamıza sebep oluyor.

Bilimsel olarak açıklamasını, nasıl yayıldığını, belirtilerini, dünyadaki, ülkemizdeki son durumu anlatmayacağım. Herkes haliyle evlerinde olduğu için yakın takipte… Benim anlatmak istediklerim farklı…

İnsan hiçbir şeyden memnun olmayan, elindekinin kıymetini bilmeyen, hep şikâyetçi, nankör bir canlı… Neye sahip değilsek, neyi yapamıyorsak ona karşı arzumuz daha çok artmakta…

Çalışmaktan, sabah erken uyanmaktan, okula gitmekten genel itibari ile hepimiz memnunsuzduk. Bir gün geldi ki hepimiz evlerimizde kalmak zorunda kaldık! Bundan da sıkılıyoruz çünkü insanız. Fakat…

Evinde kal! “Zamansızlıktan yapamıyorum” dediğin ne varsa onlara yetecek bol bol zamanın var. Kitap oku, film izle, müzik dinle, ailenle ve çocuklarınla ilgilen… Belki bu durum kötü gibi görünse de eski aile ilişkilerini tekrar canlandırıp, bizleri birbirimize daha sıkı bağlayacak.

Evinde kal! Yapmak isteyip de “çalışmaktan hep kaçırıyorum” dediğin ibadetlerini dört dörtlük yapmaya çalış. Bu alışmak için sana bir kapı. Her ne geliyorsa Allah’ın izni olmadan gelmiyor. Unutma biz ardında olan hikmeti ve hayrı bilemeyiz.

Dünyanın çivisi çıktı. Buna birinin el koyması gerekiyordu. Kadınlar, çocuklar katlediliyor, zulüm görüyordu. Faiz, haksızlık, aldatmaca, hırs, bencillik artmıştı. Hepimiz dünyanın aldatıcı güzelliğine o kadar kanmıştık ki; ahireti, asıl olan hayatı tamamen unutmuş durumdaydık. Bu bir hatırlatma. Evde düşünecek çok vaktimiz olacak.

Hatalarını, yanlışlarını, ölümün aslında ensemizde olduğunu hatırlamalıyız. Hayat, bizi tüm gösterişi ve aldatıcılığı içine hapsetmişti. Yoğunluk ve hep bir şeylere yetişme çabasından düşünecek hiç vaktimiz kalmıyordu.

Eskiler ne diye dua edermiş bilir misiniz? “Allah bizi toplasın.” derlermiş. Ne güzel bir dua… Bir serabın ardında sürüklenirken Allah bizi topladı ve evlerimize, ailemize bağlanmamızı; kaybettiğimiz, unuttuğumuz güzellikleri, kıymetsizleştirdiklerimizi hatırlattı.

Evinde kal! Bu bizler için düşünme ve farkına varma süresi… Allah’a yönel. Tedbir bizden, takdir Allah’tan…

Israrla aklını kullanmaktan vazgeçip, diğer insanların da hakkına girme. İnsanlar topluluk halinde, birbirlerinin gönlüne, evine, yardımına, sohbetine, arkadaşlığına, sevgisine sığınarak yaşarlar. Bizler tek başımıza olamayız. Yalnızlığın ne kadar da zor olduğunun farkına var. Çevrene daha güzel ve hoşgörülü ol.

Elbet her gecenin bir sabahı, her kışın bir ilkbaharı var. Bu günler de geçecek. İmtihanı güzel dersler ile bitirene ne mutlu…

Dön de geçmişe bak. Şuan ki durumun benzerlerini yaşayan insanlar ne yaptı da bunlar başına geldi? Ders çıkar ve çeki düzen ver kendine… Bir gün hepimizin yanımızda hiçbir şey götürmeden gideceğimiz tek yerin neresi olduğunu tekrar hatırla.

Yolumuzdan, yordamımızdan çok saptık. Evinde kal ki düşüneceğin ve farkına varacağın çok şeyinin olduğunu hatırla… Kendine de çevrene de zulmetme. Bu bir tatil değil. Kıymet bilme süresi…

Allah bizi toplasın.