Korona Covid 19 virüsünün ülkemize gelişinden itibaren alınan tedbirler içerisinde “Evde Kal” kampanyası ilgi çekiyor.

Bir zorunlu durum söz konusu değilse vatandaşların bu salgın belasından korunmak için mutlaka bu kampanyaya uyması ve herkesin evde kalması son derece önemlidir.

Bu salgın virüsü bir zincir olarak düşünürsek, evde kalmakla ve başkasına teması kesmekle zinciri kırmış oluruz. Zira bu virüs zinciri, insanların birbiri ile olan teması ve ellerinin değdiği yere bir başkasının değmesi ile tamamlanmış oluyor.

Evde kalmakla ve bu temasları tamamen kesmekle zinciri kesmiş yani bu salgının daha fazla yayılmasının önüne geçmiş oluruz.

Yetkililer ne kadar çırpınırsa çırpınsın alınan her türlü tedbire uymamakta direnen iki kesim var.

Bu kesimlerden birisi bu bela virüsü önemsiz gören grup, diğeri de cehalet içinde hareket eden gruptur.

Virüsün etkisini, nasıl yayıldığını bilmeden cahilce hareket eden grup içine, “tevekkül içinde hareket etmek gerekir, virüs de neymiş, nasıl olsa öleceğiz” gibi bir düşünce içinde olan ve mensup olduğu dini bilmeyen din cahillerini de katabiliriz.

Virüsü önemsiz görmekte inat eden bazı kişiler ise dünyadaki başka sebeplerle meydana gelen ölümleri öne çıkararak, bu virüsün bu kadar büyütülmemesi gerektiğini ifade ediyorlar.

Bu amaçla sosyal medyada bir yazı dolaştırarak, dünyada kanserden şu kadar, açlıktan bu kadar, kalp hastalıklarından, alkolden ve çeşitli sebeplerden şu kadar insan ölürken sadece 19 bin insanın öldüğü bu virüsün üzerinde niçin bu kadar duruluyor şeklinde kıyaslama yaparak, korona virüsünü önemsiz göstermeye çalışıyorlar.

Bu tür kıyaslamalar yaparak virüsü yani bu salgın hastalığı önemsiz göstermeye çalışanlar her şeyden önce şunu bilsinler ki kıyasladıkları diğer ölümlerin hiç biri bu virüs belası gibi bulaşıcı değildir.

Bu bela öyle bulaşıcı ve salgın ki tedbir alınmadığı takdirde bir kişi bir günde yüzlerce kişiye onların her biri de yine yüzlerce insana virüs bulaştırabiliyor. Bir ülkede bir kişi tam bin yüz kişiye virüs bulaştırmış. Bu bin yüz kişinin her birinin de başka kişilere bulaştırdığı muhakkaktır. Aynı oranda ölümler de artmaktadır.

Yapılan istatislikler, tedbir alınmazsa bu salgından sadece Avrupa’da en az 3 milyon insanın öleceğini ortaya koymuştur. Tedbirsiz davranılırsa tüm dünyada en az 500 milyon yani yarım milyar can kaybı yaşanacağı bu rakamın 1 milyara kadar çıkabileceği belirlenmiş.

Onun için bu tür yazıları paylaşarak bu salgını küçümsemeye ve insanları tedbirsizliğe sevk etmeyin lütfen.
Kâbe’miz bu güne kadar hiç olmadığı şekilde boşuna mı kapatıldı? Camilerimiz, Cumalara ve kandillere boşuna mı kapatıldı.

Allah öyle bir bela verdi ki tüm dünyayı kasıp kavuruyor. Bunca tedbire, bunca uğraşa, bunca çaba, gayret ve mücadeleye, alınan bunca önleme rağmen 3 ayda bu kadar insan ölmüşse bundan sonra ne olacağı ne kadar daha insan öleceği belli değil.

Ülkemizde daha yeni başladı. Gittikçe büyüyor ve her geçen gün vakalar ve ölümler artıyor. Tüm dünyada da durum aynı şekilde… Italya'da her gün 700 - 800 kişi, İran’da 200 – 300 kişi ölüyor.

Ülkemizin de Allah korusun bu duruma düşmemesi için mutlaka tedbire ihtiyaç var. Tedbirlerin en önemlisi de evde kalmaktır.

Unutmayalım bu salgın bir hastalıktır. Üzerinde virüs olup olmadığını bilmediğimiz binlerce kişi aramızda dolaşıyor.

Bu mikrop, virüs taşıyan bir kişinin elinin değdiği istisnasız her yerden bulaşabiliyor. Bugüne kadar dünyadaki 7,5 milyar insanın tamamını tehdit eden böyle bir felaket görülmedi.

Onun için bu tür yazıları paylaşarak, zaten tedbir nedir bilmeyen insanımızı vurdumduymazlığa sevk etmeyelim. Olay ciddi… Salgın korkunç…

 Bu salgının önemini bilmek için ülkemizde de illa binlerce kişinin ölmesi mi gerekiyor?

Bu bela daha fazla yayılmadan herkesi uyarmaya ve tedbire sevk etmeye mecburuz. Hiç kimsenin bir başkasına virüs bulaştırma hakkı yoktur. Bu bir kul hakkıdır. İslâm dini insan sağlığını her şeyin üstünde tutar.

Bir kere daha yazıyorum. Tedbirsiz davranarak başkasına virüs bulaştırmak cinayete, kendisine bulaşmaya sebep olmak intihara teşebbüstür.

Bulaşıcı hastalık olduğu zaman nasıl davranmamız gerektiğini Allah'ın Rasûlü hadisleriyle ortaya koymuştur. Efendimiz karantinayı emrediyor. İslâm önce tedbir almayı sonra takdire rıza göstermeyi emreder. Ben tevekkül içinde hareket ediyorum diye tedbirsiz davrananlar büyük vebal altındadır.

Öte yandan virüsün kaynağı şuymuş, buymuş. Onlar farklı konular. Virüsün kaynağı ne olursa olsun şu anda bir salgın hastalık halinde dünyayı kasıp kavuruyor. Onun için biz üzerimize düşen görevi yapmaktan sorumluyuz. Bizi aşan konulardan sorumlu değiliz. Herkes görevini yapmak zorunda… Bizim görevimiz şu anda tedbirli davranmaktır.

Söz konusu yazı, bu salgını önemsiz göstererek değil de bu salgınla birlikte dünyadaki diğer her tür ölümlere dikkat çekerek yazılmış olsaydı bizde alkışlardık. Gerek savaşlar yoluyla gerekse farklı türden ölümler zaten defalarca gündeme getiriliyor. Ama bugün tüm insanlığın başına bela olan bu virüsle savaşmak zorundayız.

Gün devletimizin aldığı kararlara uyma günüdür. Uymayan büyük günah işlemiş olur. Evde kalalım. Evde kalalım ki kendimizi ve çevremizi felakete sürüklemeyelim. Yazımı, “Evde Kalmalıyız” başlıklı bir şiirimle tamamlıyorum.

Bu arada, şiirimi besteleyen ve sazıyla sözüyle tam da şiirin ihtiva ettiği anlama uygun şekilde seslendiren Bayram Kabadayı kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

EVDE KALMALIYIZ

Geldi bize vahşi mikrop,
Soktu bizi sanki akrep,
Kullarına acı Yarab,
Mutlak evde kalmalıyız.

Hem kendin hem toplum için,
Sorma artık nasıl niçin,
Virüs geldi kaynağı Çin,
Mutlak evde kalmalıyız.

Gel mikrobu alıştırma
Evden çıkıp dolaştırma,
Herkeslere bulaştırma,
Mutlak evde kalmalıyız.

Büyük bela geldi çattı,
Tüm dünyaya ölüm kattı,
Dikkat eden rahat etti,
Mutlak evde kalmalıyız.

Tam tedbirli olmak için,
İnsan hakkı bilmek için,
Büyük sevap almak için,
Mutlak evde kalmalıyız.

Büyük, küçük dost, sırdaşlar,
Arkadaşlar, can yoldaşlar
Ülkemdeki tüm kardeşler,
Mutlak evde kalmalıyız.

Salih Sedat böyle dedi,
Korona yurduma geldi,
Haberler bağrımı deldi,
Mutlak evde kalmalıyız.

Salih Sedat Ersöz