Son zamanlarda evcil hayvan sahibi arttı. Yasaklı ırklarda dahil evcil hayvanların bir kısmı artan mama fiyatlarından sonra sokağa bırakılıyor. İnsanların hayvan üretimi yaptığını söyleyen Ülger; ‘’ Artan mama fiyatlarının akabinde mama karşılığı ya da ücretli sahiplendirme adı altında satılıyor’’ şeklinde konuştu. Ülger, ilk defa evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere yapılacak tedavilerden aşama aşama bahsetti. Tedavi sürecinde Karma Aşısından sonra, Kuduz Aşısının yapılması gerektiğini, bakanlığın kuduz aşısı ve çipi zorunlu kıldığını ifade etti.

Yavru kediler ölüyor

Her insanın yaşadığı çevrede yavru kedilerin bulunduğunu belirten Veteriner Hekim Ülger; ‘’ Şu an çevremizde, yaşadığımız muhitte yavru kedi çok. Gönül isterdi ki hepsinin sahiplenilmesi. Çünkü çoğu yavru kedi başka büyük kediler, köpekler ya da küçük çocukların oyun oynayalım derken onların verdiği zararla çok büyümeden maalesef yaşamlarını yitiriyorlar’’ dedi.

5d953420-8c01-4ade-ac03-217de8e55898

Yeni 'İyilik Gemisi' Mersin'den Gazze'ye uğurlandı Yeni 'İyilik Gemisi' Mersin'den Gazze'ye uğurlandı

Ticari hayvan üretimi

Masrafların artması sonucu hayvanların sokağa bırakıldığına değinen Veteriner Hekim Ülger; ‘’ İnsanlar maalesef üretim yapıyorlar. Artan mama fiyatlarının akabinde ücretli mama karşılığı ya da ücretli sahiplendirme adı altında satıyorlar veya sokağa bırakıyorlar. Herkesin kedi veya köpek sahiplenip bulunduğu çevreye uyum sağlamasında yardımcı olmasını dilerim’’ şeklinde konuştu.

Tedavi aşamaları

Sahiplenilen hayvana yapılması gereken klinik tedavisinden aşamları hakkında bilgi veren Hekim Ülger; ‘’ Genel muayeneden sonra iç-dış parazit uygulaması yapılır. Parazit uygulamalarını hem kendi sağlığımız için hem de sahiplendiğimiz çocuğumuz için yaparız. Parazit mücadelesinden sonra her şey yolunda giderse, dostumuz sağlıklıysa sonrasında kedinin kendi hastalıkları için olan aşılar vardır. Bunlar karma aşısı diye adlandırılır. Tamamen diğer hastalıklara karşı koruma için yapılır. İlk defa sahiplenildiyse 2 doz şeklinde uygulanır. İlk doz uygulandıktan sonra 2-3 hafta sonra 2. Rapel dozu yapılır. Karma aşısı bittikten sonra kuduz aşısı vardır. Kuduz aşısı bakanlık tarafından istenen zorunlu aşıdır. Kuduz aşısı tek doz yapılır. Kuduz aşısından sonra hekimin görüşünden sonra sahibinin isteği üzerine lösemi aşısı yapılır. Lösemi aşısı bir karma aşısı, kuduz aşısı kadar ehemmiyetli değildir’’ diye konuştu. Ülger, köpeğin, kediden ayrı olarak ‘Bronşin’, ‘Lyme’ gibi özel hastalıkları için aşıları olduğunu ekledi.

508feab7-a19c-4146-9aa8-29543a9ea094

Çok bilinen yanlış

Halk arasında çok bilenen yanlışa değinen Veteriner Ülger; ‘’ Genelde büyüklerimizden duyduğumuz, kedinin tüyünü yutarsan akciğerde kist olur, akciğerin hastalanır gibi bilgiler gerçeği yansıtmıyor. Sağlıklı bir kedinin tüyünden bize bir şey bulaşmaz’’ ifadelerine yer verdi. Sahiplenilen kedinin tüyünde parazit veya parazit yumurtası olduğu takdirde sahibine bulaşabileceğini belirtti.

Aşıların tekrarı çok önemli

Evcil kedinin avlanma güdüsüyle sinek, böcek yediğini, bunlarında çok fazla parazit taşıdığını vurgulayan Ülger; ‘’ Kedilerin sahibiyle yaşadığı süre boyunca, evden dışarı çıkmayan kediler için: Yazları 2 ayda bir, kışları da 3 ayda bir iç-dış parazit uygulamalarının tekrarı önemli’’ dedi. Ülger, yapılan karma ve kuduz aşılarının senede 1 kere tekrar uygulanmasının önemli olduğuna değindi.

Aşı fiyatları Türkiye’nin her yerinde aynı değil

Hayvanların aşı fiyatlarını Veteriner Hekimler Oda Birliği’nin belirlediğini vurgulayan Ülger; ‘’ Türkiye’nin her yerinde Veteriner Hekimler Oda Birliği’nin uyguladığı fiyatlandırmalar farklı. Bizim odamızın belirlediği fiyat şu şekilde: Kediler için iç-dış parazit 350 TL, Kuduz Aşısı 350 TL, Karma Aşısı 550 TL. Aynı fiyatlandırmalar köpekler içinde geçerli.  Köpekte yapılan iç dış parazitler kilograma göre değişir; 1-10 Kg, 10-20 Kg, 20-30 farklı fiyatlandırılır. Ama karma aşısı sabit fiyat’’ dedi.

‘Başıboş köpeklerde meslektaşlarımızın da eksikliği söz konusu’

Başıboş sokak köpeklerinin çoğalmasında meslektaşlarının da eksikliğine değinen Ülger; ‘’ Başıboş köpeklerde aslında birazda bizim meslektaşlarımızın da eksikliği söz konusu. Çünkü öncesinden kısırlaştırmalar düzenli olarak yapılmış olsaydı, sokakta bu kadar kedi köpek olmayacaktı. Bir plansızlık söz konusu. Bu yüzdende kuduz vakaları bitmiyor. Geçenlerde okuduğumuz bir haberde kuduz vakasından dolayı bir kardeşimizi, dostumuzu kaybettik’’ şeklinde konuştu. Sokak köpeklerinin agresif tavır sergilemesinin korumacı içgüdü olduğunu belirten Ülger; ‘’ Köpekler ister istemez belli bir alanda yaşadıkları için bulunduğu alanı sahipleniyorlar.  Genelde motosikletlere korumacı içgüdüsüyle havlayarak ve koşarak bir tepki verebiliyorlar. Bunların içgüdüsünde doğasında olan bir şeydir. Biz o köpeğe zarar vermesek bile ister istemez bize karşı sert tavırlar gösterebiliyorlar. Bunlar genelde akşam saatlerinde daha fazla oluyor. Çünkü gündüz vakti insanların fazla olması, onları biraz olsun ürkütüyor. Ama akşamları insan sayısı azalıp köpek sayısı fazlalaştığında bir sürü psikolojisi olarak, insanlara sert tepkiler gösterebiliyorlar. Bu durumda bir oran vermek gerekirse yüzde 40 insanlardan kaynaklandığını, yüzde 60’lık kısımda da kendi içgüdüleriyle alakalı bir durum. Bunun önüne geçebilmek için hepsini kısırlaştırıp üremesini kontrol altına aldıktan sonra zamanla seleksiyonla birlikte hepsinin sayısı azalır’’ dedi.

Evcil hayvanlara neden çip zorunluluğu geldi?

1 Ocak 2021’de yürürlüğe giren, evcil hayvanlarda zorunlu çip uygulamasının neden zorunlu kılındığına değinen Ülger; ‘’ Hayvanların sağlık kontrollerini genel olarak takip etmek, ne kadar hayvan var, ne kadar evcil hayvan var, bunları takip etmek istiyorlar. İkincisi artan ekonomik maliyetler sonrası insanlar kedilerini, köpeklerini sokağa atıyorlar. Sokağa bırakan insanları yakalayıp onlara ceza uygulanıyor. Bunun dışında evcil hayvan kaybolduğunda insanların kedisini köpeğini daha rahat bulabilmesi ya da çalınma durumları kedinin veya köpeğin sizlere ait olduğunu belirtmek için kullanılır. Mikroçip insanların bilmediği tek konu GPS özelliğinin olmaması. Öyle bir özelliği yok. Çip takılı bir hayvanın nokta atışı konumunu göstermiyor. Tamamen o köpeğin bulunarak mikroçip okuyucusu olan kliniklere ya da barınaklara götürdükleri durumlarda sahibine ait bilgiler gün yüzüne çıkıyor.  En yakın başıma gelen örnek; Hataylı bir ailenin 2 kedisi vardı. Birisi deprem sonrasında kaçıyor ve kedisinin bulunduğuna dair 4 ay sonra çip sayesinde haber geldi. Yani çip onun künyesi oluyor’’ şeklinde konuştu.

Mikroçip 6-7 sene sonra işlevini yitiriyor

Ülger, mikroçipin pirinç tanesi kadar küçük bir cihaz olduğunu ve bu cihazı özel enjektör ve iğneyle derialtına enjekte edildiğini, bu yüzden de derialtına uygulanan çiplerin, deri altında 6-7 senelik bir ömrü olduğunu belirtti.

Sosyal medya hayvanlar hakkında bilgi kirliliği oluşturuyor

İnternette ve sosyal medyada hayvanlar hakkında birçok bilgi olduğunu ve bu bilgilerin farazi şeyler olabileceğini belirten Ülger; ‘’İster istemez internette veya sosyal medyada gezdiğimiz zaman bir sürü hayvanlar ile ilgili bilgiler var bu bilgilerin doğru olup olmadığı tartışılır. Bunları hekimlerine sorarak danışarak kendilerini bilinçlendirebilirler. İnternetten okudukları veya gördükleri yanlış bilgilere maruz kaldıktan sonra kedimin gözü akıyor, kedimin gözü kanser mi oldu diye beni arayabiliyorlar. Bu yüzden o bilgileri okumaktansa hekimlerine danışarak daha doğru şekilde bilinçlenebilirler. Kedi veya köpekle vakit geçirdikçe ister istemez bir şeyler deneyimlenerek öğreniliyor, bunun içinde zaman gerekli. En azından Konya için bu geçerli. Mesela uygulayacağımız ilacı sahibine biz anlatmak durumunda kalıyoruz. İstanbul, İzmir, Ankara gibi şehirler de hayvan sahipleri hocam benim kedime bu ilacı yapın diyorlar, daha bilinçliler. Mesela beni arıyorlar kedimin gözü akıyor kedimin gözü kanser mi oldu diye arayabiliyorlar. O yüzden o bilgileri okumaktansa hekimlerine danışarak daha doğru şekilde bilinçlenebilirler. Ama kedi veya köpekle vakit geçirdikçe ister istemez bir şeyleri deneyimleyerek öğreniliyor. Bunun içinde zaman gerekli. En azından Konya için bu geçerli. Mesela uygulayacağımız ilacı sahibine biz anlatmak durumunda kalıyoruz, diğer İstanbul, İzmir, Ankara gibi şehirler de hayvan sahipleri hocam benim kedime bu ilacı yapın diyorlar daha bilinçliler’’ şeklinde konuştu.

Yasaklı ırklar hakkında

14 Ocak 2022 itibariyle yasaklı ırkların üretimi durduruldu. Belirtilen tarihe kadar yasak ırk sahibi kişilerin kayıt ve kısırlaştırma uygulamasının yaptırılmadığının tespiti halinde hayvan sahibine ceza uygulanır ve köpek yetkili merciler tarafından bakımevine götürülür.

Agresif olan köpek değil!

Yasaklı ırkların agresiflik derecesinin, ‘Malta Terrier’ cinsi köpekten daha az olduğunu vurgulayan Ülger; ‘’ Bu tamamen yetiştirilme ile alakalı bir durum. Çok sinirli agresif, insanları yaklaştırmayan küçük ırklarda var. Bu agresiflik olayı tamamen hayvan sahiplerinin yetiştirmesiyle alakalı bir durum. O yüzdende yasak ırk kategorisine giriyorlar. Bana sorarsanız tamamen sahibiyle alakalı bir durum’’ şeklinde konuştu.

ALİ OSMAN ÖZER