1988’de ilk işe satış danışmanı olarak girmiştim.
Fotokopi faks elektronik yazı makinası pazarlıyorduk.  Bir tane holdinge fax pazarlamak için randevu almıştım.  Tam zamanında buluştuk. Kendimi tanıttım. Firmamı ve ürünü tanıttım. Henüz faks kullanmıyorlardı. 

Faksı nasıl kullanacaklarını,    yarım saatte telefonla anlatılamayan bir işi, projeyi yazarak ve çizerek  bir A4 kağıtla karşı tarafa izah edebileceğini ne kadar anlatsam da boştu. Bizim ihtiyacımız yok diyordu. Ki o zaman yarım saat telefon parasına, faks pahalı olmasına rağmen üç ayda bir faks alınırdı. Üstelik holdingin birden fazla şantiye ve fabrikası vardı.

Aynı yıl bir müteahhite bilgisayar satmaya gittiğimde, benim ajandam bana yeter diyordu.

Şimdi nerelere geldik. Endüstri 4:0 ile karanlık fabrikaları konuşuyoruz.

Şimdi internet, fonksiyonel bilgisayar programlar olmasına rağmen etkili bir kullanımdan bahsetmek çok güç.

Belki çok iyi yönetim biçimini talep etmeyi öğrendik, teknolojiyi talep etmeyi öğrendik ama etkili bir şekilde kullandığımızı söylemek çok zor.

Hatta işletmemizin teknolojik alt yapısını satın alıyoruz, binlerce lira para da ödüyoruz ama istediğimiz o seviyeye gelemiyoruz.

Örneklere devam…

Bir tane patron ile çalışmıştım.

Hızla büyümüş, birden fazla işletmesi olmuş,  insan sayısı artmış ve büyümesine paralel elektronik alt yapısını ve programlarını da satın almış. Ama program eskimiş,  bilgisayarlar eskimiş ama işletmesine faydalı olacak şekilde bu aletleri kullanamamış.

Demek ki; sadece kaliteli olmayı istemek, kaliteli olmak için yatırım yapmak, yetmiyor.

1988’lerde işletmeleri anlıyorum.  Düzenli kayıt sistemine geçmek istemiyordu iş yeri sahipleri.Çünkü devlet düzenli kayıt tutanları denetliyor, tutmayanları denetlemiyor ya da denetleyemiyordu bu da haksız rekabet ortamı meydana getiriyordu.

Şimdi hala durum devam etmesine rağmen büyük oranda devlet kontrol problemini çözdü.

Şimdi çok etkili programlar var.

SAP( Sistem Analiz programları)  CRM ( Müşteri ilişkileri yönetimi) ERP  (Kurumsal Kaynak Planlaması) adı altında birçok program aracılığı ile işletmenin satıştan, kampanya yönetimine, üretimden maliyet analizine, Stok yönetiminden, satın alma yönetimine kadar her konunun bilgilerini düzenli kaydedip analize tabi tutup etkili yönetim yapabileceğimiz, gelecek için etkili tahminler yürütüp etkin stratejiler geliştirebileceğimiz imkânlarımız var.

Ama hala bu imkânları etkili kullandığımızı söyleyemeyiz.

Bu da bu gibi araçları doğru algılamadığımızdan, doğru analiz edip işletmemize uygun doğru çözümler geliştiremediğimizden kaynaklanıyor.

Bunun da sebebi işletmemize uygun değerlendirmeleri sağlıklı yapmayıp; ya da gördüğümüz bir sistemi uygulamaya çalışmamız, ya da başka işletmelerden duyduğumuz onlara ait doğruları bizim işletmemize uydurmaya çalışmamızdan kaynaklanıyor.

Mesela benim çalıştığım o patronum;  işletmenin işleyişini, algoritmasını oluşturmadan, işletmenin işleyişini bilgisayarda program dilinde alt yapısında oluşturmadan, bilgilerin direkt kayıt edilebileceğini ama insanların bunu yapmadığını düşünüyor. Sürekli insan değiştiriyordu.

Üstelik en karmaşık raporların bir tuşla, hiçbir alt yapı olmadan alınabileceğine inanıyordu. 

Çünkü güvendiği yarım bilgili, mesleki, mali, yönetim gibi konularda güvendiği insanlar da onu tasdik ediyorlardı.

Ona göre bilgisayar çok akıllı bir makine, çok iyi de bir program var, o programa bir kişi  (on beş ayrı yerden sağlıklı giriş yapılan bir yer ve depolar var ve bu giriş yapılan yerlerde bilgili kimse yok) bütün girişleri yapacak,( üstelik hiçbir ürün ve faaliyet kodlanmamış halde) ve günlük her konuda bir tuşla rapor çıkacak şeklinde beklenti içerisinde idi.

Başka bir işletmede ise; her türlü bilgi, rapor beklentisi var. Olursa değerlendirebilir. Ancak veri girişi alt yapısını kuracak yönetecek ne vakit var ne insan.

Örnekler istemediğimiz kadar çok.

Hal böyle olunca güzel bir yönetim peşinde koşarken, o etkili yönetim şekli biz peşinden koştukça  gölge misali bizden uzaklaşıyor.

Tabi bu arada hesap edilemeyen  stok  kayıpları, fireler,  verimlilik kayıpları etkin yönetilemeyen finansal  süreç,  piyasa ve müşteri analiz kurulamayan sağlıklı müşteri ilişkileri işletmeye zarar vermeye devam edecek.

Biz yine insanları suçlayarak olayları çözmeden yolumuza devam edeceğiz.

Hiç kimse hayattan hızlı gidemez.

Belki de biraz soluklanıp  işletmenin gerçek hızını yakalayıp sonra birlikte yeniden hızlanmak bir çözüm olabilir.

Veya bir zincirin kaldırma kuvveti en zayıf halka ile ölçülür misali;

En iyi olanları korumakla beraber en zayıf halkaları tespit edip  onları güçlendirme yoluna gitmek lazım.

İşletmenin gerçek kapasitesini, doğru tespit edip hedeflere doğru öyle yürümek lazım.

Eğer bu başarılabilirse;

Kurumsal Kaynak yönetimi(ERP) , CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi)  ile  etkili bir süreç yönetilirken,

SAP(Sistem analiz programı) ile de geleceğe dair etkili stratejiler geliştirebiliriz.

Belki bu bizim pazarda herkesten önce konumlanabileceğimiz alanların tespiti açısından da bize imkânlar sağlayacaktır.

Bunun için önce düşünülebilecek,  serinkanlı,  zaman ayırılabilecek, işletmece kuvvetli istişarelere imkân verecek ortamlar hazırlanmalı.

Ve bunun bir süreç olduğu, aceleyle yapılamayacağı, ne kadar acele edersek edelim hızımızın en zayıf halkamız kadar olduğu bilincini aklımızdan çıkarmadan.

Ben istedim olsun mu diyorsunuz.

O zaman daha zamanı var…