Enerji Bakanı Sayın Berat Albayrak, Haziran sonu, Çin gezisinde  ; Çin Ulusal Enerji İdaresi Direktörü  Nur Bekri ile,iki ülke arasında nükleer işbirliği, ve nükleer enerji teknolojileri geliştirme konusunda, mutabakat zaptını imzaladı..

Oysa Mart ayında Çin'e giderken, yenilenebilir enerji, kömür, doğal  gaz konularında işbirliği imkanlarını araştırmak için gidiyorum derken; özellikle yenilenebilir enerji adına da çok umutlanmıştık!

Gerçi yenilenebilir enerji ve diğer konularda iş birliği yapmak üzere Çinlileri davet etmedi değil..Ama beyanlara güre düşük seviyeli bir davet!

Asıl somut olan konu Nükleer olmuş..

Gezi dönüşü Sabah Gazetesinden Dilek  Güngör ile yaptığığı röportaj ilgimi çekti..

Sayın Bakan Bazı tespitler yapmış;

  • Önümüzdeki dönem yatırımlar gerçekleşmezse İstanbul elektriksiz kalacak..
  • Marmara Türkiye 'nin elektriğinin üçte birini tüketiyor
  • Bölgenin elektriğini Anadolu'dan taşıyoruz..
  • İletim hattında maliyetler ve kayıplar gibi çok yüksek riskler üstleniyoruz!.
  • Marmara bölgesinde baz yükü karşılamak için yatırım yapılmalı..Bu yatırım ya gaz, ya ithal kömür ya da yerli kömürle olmalı, biz cari açık ve istihdamı göz önüne alarak,yerli kömürle yapmak istiyoruz..
  • O yatırıma karşısınız bu yatırıma karşısınız diye bir şey yok!.?
  • Biz vatandaşa akşam Güneş battı herkes 8'de uyusun diyemeyiz?
  • Yenilenebilir enerjide verimlilik oranları çok düşük..Verimlilik Nükleerde %92 Güneşde %18
  • Yenilenebilir enerjide alternatifleri takip edeceğiz..

 

Bu tespitler ve Sayın bakanın küreselleşme konusunda dünya devleri  ile yeni teknolojiler konusundaki girişimlerini , ülkem  adına çok doğru ve değerli gayretler olarak görüyorum..

Bu röportajda Sayın Bakan'ının tavrının diğer bakanlardan çok farklı olmadığını gördüm.. Sanki Dikte edilmiş ,  beyanlar gibi ! Bürokratların , ya da  kömür ve nükleer  lobilerinin arzularının  telafuzu olmuş.

Yatırıma karşı olmak İddiasını ben çok basit  eleştiri olarak görüyorum..Çünkü Bu ülkenin hiç bir vatandaşı yatırıma karşı olmaz.. Karşı olanları dikkatle  anlamaya çalışırsa, Sayın Bakan da buradaki gerçek niyeti görecektir..

Avrupa'da olduğu gibi devletin koyduğu kuralları tam uygulasa kim hangi yatırıma karşı olabilir?

Mesela termik Santrallerin  filtrelerinin düzenli çalışmaması,  gündüz  çalıştırılıp gece filtrelerin kapanması, bunun bölge doğal yapısına ve insan sağlığına,zarar vermesi,

Termik santrallere Denizden alınan suyla santrale gelen balıkların  halk görmesin diye imha edilmesi, Yumurtalık  ve Çatalağzın'da örnekleri olduğu gibi!

Mesela Mersin'inin Silifke İlçesi Yeşilovacık mahallesinde;  üç termik santralin inşa edileceği  yerin seçiminde olduğu gibi, Tarım bakanlığını tarım arazisine bina yapmayın dediği, yılda üç ürün veren topraklarla ve üstelik kömürün olmadığı yere santral için izin verilmesi( ÇED sürecinde halkın Yoğun tepkisini Çekti)

İnsan yaşamına değer veren yatırım konusunda eneri bakanlığının şimdiye kadar göstermemiş olduğu samimi yaklaşımı, acaba Sayın bakan sağlayabilir mi.. Mesela formal, şeklen değil de gerçekten denetim yapılması gibi!

Maden kazaları da denetimlerin samimi yapılmadığını göstermiyor mu?

Biz vatandaşa akşam güneş battı herkes uyusun diyemeyiz? Bunun kadar saçma bir gerekçe olamaz!.

  • Enerji bakanlığın hazırladığı raporlarda da gösterildiği gibi en çok yazın ve gündüz elektrik kullanılıyor..
  • Baz enerji güçlerini enerji düzenleme ve balansını ayarlama araçları (hidyro elektrik, termik, doğal gaz) kullanıldığında  .
  • Konutlar ve iş yerlerinde soğutma ve kapasite kullanım oranlarının yoğun olduğu sanayi kuruluşları bu yüksekliğe yazın ulaşıyor.. Bunun için bakanlık Gece kullanımını teşvik etmek için ucuz tarife uygulamıyor mu?
  • Güneşin enerjisi gündüz olabilir, Ancak rüzgar , Bio kütle enerjisi ,dalga enerjisi.Jeo termal günün her saati olabilir
  • Ayrıca Nükleer enerjide devletin alım stratejisi   12,5 Cent/Kwh ve 20 Yıl                 Güneş enerjisinde  devletin alım stratejisi          13,3 Cent /Kwh ve 10 Yıl

Acaba Güneş enerjisini daha yüksek fiyattan  alıp, ve geri alımı 25 yıl gibi uzun bir süre tutup yerli teknolojiyi şart koşulsa,  geleceğin teknolojisinde lokomotif olmanın önü açılamaz mı,

1970 yıllardan beri Nükleer  her seferinde en yeni teknoloji deniyor! Hepsinde bir sıkıntı olmasına rağmen..

  • Almanya bu yıl toplam enerji ihtiyacının /74'nü yenilenebilir enerjiden sağlarken, acaba Almanlar güneş batınca uyumuş mudur..?
  • Neden her gelen Bakan yenilenebilir enerjiyi? Küçümsüyor ya da ikinci planda tutuyor?

Sayın Bakan siz devleti düzgün işletin, yatırıma hiçbir Türk vatandaşı karşı çıkmaz, çıkanı da engeller!

Eğer devlet  görevini yaparsa, hiç bir yatırım da insana zarar vermez,

Bu yatırımları yaparken, bölgenin sahip oldukları potansiyeli( Turizm ve Tarım arazilerini) hiçe sayıp  masa başındakilerin hesabına göre değil , sürdürülebilir insan ve doğal yaşamı dikkate alınarak yapılırsa kimse karşı çıkmaz!
Ben yatım oldu  mantığı ile zaten ne hallere geldik 100 yıldır görüyoruz..

Bir de tespitlerinizi sıraladığım ilk 5 maddeye katılıyorum!  Nakil maliyeti ve riski,  Bölge toplam enerjinin üçte birini kullanıyor!Bölge enerjisiz kalabilir;  O zaman Nükleer Santralleri Marmara bölgesine ya da Karadeniz'in bölgeye en yakın kısmına yapmalı.. Nasıl olsa sizin iddianıza göre Nükleer enerji santrallerinin hiç zararı yok, Riski evdeki tüp kadar, Her türlü depreme dayanıklı,, deniz suyunu ancak 3 derece ısıtır, (Hem Karadeniz ve Marmara Akdeniz'e göre 7-8 derece daha soğuk)!. Samimi iseniz ben de sizinle beraberim!.Üstelik bölgede turizm ve tarım için kullanılmayan çok yer var..Özellikle Sakarya kıyılarında o tip yerler var!

Siz görevinizi yaparsanız hiçbir vakıf bu milleti kullanamaz, bu millet kendini kullandırmaz..

Ucuz gerekçelerle bu kadar büyük strateji uygulanamaz..Sizin gerekçeleriniz ya akıl tutulması ya da bu halkı küçümsüyorsunuz!

Bütün bakanlar benzer cümleleri kullanınca , acaba bakanların bir fonksiyonu yok mu diye sormadan yapamadım..
Kusura bakmayın!.