SULTAN I. AHMET 3

Sultan Ahmet, Üsküdar’a gittiği bir günde, çarşıda Hazret-i Hüdayi’ye tesadüf eder. Derhal atından inerek, yerine şeyhini oturtup kendisi de atın arkasından yaya olarak yürümeye koyulur. Hüdayi’nin gönlü, koca Sultanın yaya olarak yürümesine razı olmaz ve bir müddet sonra: “Sırf şeyhimin duası ve sultanımın emri yerini bulsun diye bindim!.” diyerek attan iner.Böylece de şeyhi Üftade Hazretleri’nin: “Oğlum, Sultanlar rikabında yürüsün!” şeklindeki duası yerine gelmiş olur.

Aziz Mahmud Hüdayi’nin himmeti, I. Ahmet Han üzerinde ömür boyu devam etmiştir. Şu hadise onlardan biridir: Sultan Ahmet Han, bazı devlet erkanıyla gezmeye çıkmıştı. Ormanlık bir yerde istirahat ederlerken hizmetçiler bir koyun kesip kızarttılar. Sultan’a ikram ettiler. Sultan Ahmet Han, “besmele” çekerek elini ete uzattığı an, Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri orada beliriverdi. Sultan’a: “Sultanım! Sakın yemeyiniz; o et zehirlidir!” buyurdu. Etten bir miktar kesip, oradaki bir köpeğe verdiklerinde, köpeğin derhal öldüğü görüldü.

Sultan Ahmet Han, Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’ne müstesna bir hürmet gösterir ve ikramda kusur etmezdi. Bir gün Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri ile sarayda sohbet ediyordu. Bir ara abdest tazelemek isteyen Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri için ibrik ve leğen getirdiler. Sultan, hocasına hürmeten ibriği eline aldı ve abdest suyunu kendisi döktü. Sultan Ahmet Han’ın annesi de kafes arkasında havluyu hazırlamıştı. Valide Sultan bir ara kalbinden: “Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nin bir kerametini görseydim!” diye geçirmişti.

Bunun üzerine Mahmud Hüdayi, Valide Sultan’ın gönlünden geçenlere vakıf olarak: “Hayret! Bazıları bizden keramet arzu ederler. Halbuki Halife-i ruy-i zeminin elimize su dökmesi ve muhterem validelerinin de bize havlu hazırlamasından daha büyük keramet mi olur?” buyurdu. Ahmet Han, 1617 senesinde hastalandı. Sırtında bir yara çıkmıştı. Mabeynci  Mustafa, Sultan’ın vefatından bir gün önce huzurunda iken, Ahmet Han’ın, odada görünmeyen bazı kimselerle dört defa: “Ve aleyküm selam!” dediğini işitti.

Sebebini sorduğunda Sultan Ahmet Han: “Şu anda yanıma Hazret-i Ebubekr-i Sıddık, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali geldiler. Bana: «Sen dünya ve Ahıret’in sultanlığını kendinde toplamışsın. Yarın Resulullah -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yanında olacaksın!..» buyurdular..” cevabını verdi.

Sultan I. Ahmet yakalandığı tifüs hastalığından kurtulamayarak 21 Kasım’ı 22 Kasım’a bağlayan gece 1617 yılında 27 yaşında vefat etti. Cenazesinin yıkanması için mürşidi Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri davet edildi. Ancak: “Sultanımı çok severdim. Dayanamam. İhtiyarlığım sebebiyle beni mazur görün!” buyurdu. Talebelerinden Şaban Dede’yi gönderdi. Şeyhülislam Hocazâde Mehmet Çelebi’nin kıldırdığı cenaze namazından sonra, kendi yaptırdığı Sultanahmet Câmisi yanındaki türbesine defnedildi.