Osmanlı medeniyetine ruh üfleyen HOCA/ŞEYH EDEBALİ, Osmanlı Devleti’nin manevi kuruculuğunu üstlenip, Eskişehir -İtburnu’ndaki tekkesini Söğüt’e taşıyan  bilge Ahi, Osman Gazi’nin kayınpederi ve üstadıdır. Zamanının büyük alimlerinden ders almış, hem zahiri hem de batıni ilimleri bakımından eşsiz bir duruma gelmiştir. 

    Moğol istilasından sonra büyük hüsran yaşayan Müslüman Anadolu’nun bu hüsrandan kurtulması için büyük çaba harcar, ve Anadolu birliğini yeniden tesis etmek içi tüm Anadolu beyliklerini değerlendirmeye tabi tutar, Selçukluların yerini tutmak  için birbiriyle kavga eden beyliklerin durumu Edebali’ye umut vermez. Son olarak dört yüz altı kadar kuvvetle uç beyliği yapan ve hiç kimsenin geleceğini parlak görmediği Osmanlı Beyliğini tahlil eder. Osmanlı Beyliğinin;

-Coğrafi durumu

-Fertlerin İslam’a hizmet heyecanı

-İ’la-yı kelimetullah anlayışı. Şeyh Edeba’liye umut verir. 

 Bunun için yakınlarıyla birlikte Osmanlı mülküne yerleşir, öncelikle Bilecik’te bir zaviye kurarak, Osman Gazi olmak üzere beyliğin idarecilerini irşad seferberliğine girişir. Ve çabalarının sonucu Osmanlının manevi mimarı olarak anılar. Kendileri aynı zamanda ilk Osmanlı kadısı ve müftüsüdür.

  623 senelik Osmanlı cihan devleti de , Edebali silsilesinin böyle bir gönül eseridir. Denilebilir ki  Edebali Hazretleri’nin en büyük eseri, bir çok zevat-ı kiramın yaptığı gibi kitaplar değil, birbirini takip eden iman ve İslam yolunda seferber mücahit nesiller olmuştur.

  Osmanlı devleti döneminde ki  ilk Ahi reisliğini üstlenmiş  icraatlarının meyvesini  yüzyıllar sonrasına kadar taşımıştır. Hem devletin, hem ticaretin, hem yönetici kadrosunun hamurunu yuğurmuştur öyle ki  padişahlar şehzadelik dönemlerinde Edebali’nin nasihatini kelimesi kelimesine tefsir etmiş ve tahta doğru yürümüşlerdir.

ŞEYH EDEBALİ'NİN OSMAN BEYE NASİHATi

Oğul , 

İnsanlar vardır, şafakta doğar, gün batarken ölürler ! 

Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir ! 

İki paralık güneşe aldanıp sonrada karda, ayazda kavrulup gitme 

Güçlüsün akıllısın söz sahibisin ! 

Ama ; 

Bunları nerede nasıl kullanacağını bilmezsen, 

Sabah rüzgarında savrulup gidersin. 

Öfken ve benliğin bir olup aklını yener ! 

Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. 

Azminden dönme ! 

Çıktığın yolu taşıyacağın yükü iyi bil ! 

Her işin gereğini vaktinde yap. 

Açık sözlü ol ! Her sözü üstüne alma ! 

Gördün söyleme, bildin bilme 

Sözünü unutma ! sözü söz olsun diye söyleme ! 

Ananı atanı say bereket büyüklerle beraberdir ! 

Sevildiğin yere sık gidip gelme, muhabbetin kalkar, itibar olmaz. 

Üç kişiye acı ; 

Cahiller arasında alime, 

Zenginken fakir düşene, 

Hatırlı iken itibarini kaybedene ! 

Unutma ki yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. 

Ululanma, düşmanını hor görme ! 

Düşmanını çoğaltma, düşmanlığın başını da sonunu da sen belirle ! 

Haklı olduğunda kavgadan korkma 

Bilesin ki 

Atin iyisine doru yiğidin iyisine deli derler ! 

Ey oğul ! Beysin... 

Bundan sonra öfke bize, uysallık sana... 

Gücengençlik bize, gönül almak sana... 

Suçlamak bize, katlanmak sana... 

Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize, 

adalet sana...

Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana... 

Ey Oğul ! Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana... 

Üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana... 

Ey Oğul ! sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz. 

şunu da unutma ! insanı yaşat ki devlet yaşasın. 

Ey Oğul ! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. 

ALLAH YARDIMCIN OLSUN. 

  Öğüt almak isteyene tarihin tozlu ama ışık saçan sayfalarından öğütler.