Her ne kadar güneş özellikle sabah saatlerinde yüzünü gösterse de ısıtmıyor...

Gribal enfeksiyonlarla, domuz gribi, şap hastalığı gibi Allah korusun, öldürücü hastalıklarla ve içimizi titreten soğukla yoğun bir şekilde mücadele ediyoruz.

Böylesi bir dönemde sağlığın önemini daha iyi hatırlıyor ve sağlık nimetini bize verdiği için bizi yaratan Allah'a şükrediyoruz.

Aslında şükretmek için birçok sebebimiz var.

Başımızı sokacak bir evimiz, huzurlu bir ailemiz, işimiz, aşımız var. Ne mutlu bize...

Hepsinden önemlisi de bizim vatanımız var.

Sığınmacı değiliz, kendi ülkemizde, kendi topraklarımızda, dilediğimizce, özgür bir şekilde yaşıyoruz.

İçinde bulunduğumuz bu soğuk kış günlerinde çevremizdeki evsizleri, ihtiyaç sahiplerini, yardıma muhtaç insanları, ülkelerindeki iç karışıklık ve savaşlar nedeniyle görünce dönüyor, bir defa daha şükrediyoruz.

Allah devletimize de milletimize de zeval vermesin.

Her ne kadar görüş ayrılıklarına, fikri karmaşalara düşsek de, bir şekilde yaşayıp gideriz.

Bu soğuk günlerde çevremizdeki evsiz, barksızları, ihtiyaç sahiplerini görünce diyoruz ki, ne kadar şükretsek az.

Allah bundan geri koymasın...

Ülkemizdeki Suriyelilerin sayısı her geçen gün artıyor. Konya'dakilerin sayısı da...

Resmi olmayan ancak bilinen rakamlar, Konya'nın toplam nüfusunun yüzde 5'inin Suriyeli olduğunu gösteriyor.

55 binin üzerindeki bir rakamdan söz ediliyor.

Onlar bizim içimizdeler, aramızdalar. Bazen görmezden geliyor, bazen kızıyor, bazen de yufka yüreğimiz dayanmıyor yardımlarına koşuyoruz.

Suriyeliler için kış şartları daha çetin, daha zor oluyor. Çalışacaklar ama iş yok. Çalışma izni yok.

Çalışmasalar açlar.

Çıkın gidin diyemiyorsunuz, vicdan var!

Evet var...

Suriye'de savaş, iç karışıklık, açlık, ölüm, kan ve zulüm var.

Bizde de vicdan ve merhamet (!) var...

Selçuklu'dan, Osmanlı'dan gelen vakıf kültürümüz düşenin elinden tutmamızı sağlıyor. Hem Konya'da, hem de ülke genelinde yardımseverlerden aldıklarını, yardıma muhtaç insanlara ulaştırmaya çalışan vakıf ve dernekler, özellikle içinde bulunduğumuz kış gününde hem Konya'da, hem Türkiye genelinde hem de kendi ülkelerinde mağdur durumda olan din kardeşlerimize yardımcı olmaya çalışıyor.

Verenden alıp, alması gerekene teslim ediyorlar.

Allah onlardan da, yardımlarını esirgemeyenlerden de razı olsun.

İşte bu dönemde ihtiyaçlar arttığı için, muhtaçları daha çok koruyup gözetmek gerekiyor. Vakıf kültürümüzün bir parçası olarak bazı firmalar 'askıda ekmek' gibi küçük ama güzel yardım kampanyaları düzenliyor.

Ekmek almak için uğradığınız bir marketten ihtiyacınızın bir fazlasını alıp, onu askıya astığınız zaman, bir ihtiyaç sahibi de oradan ihtiyacını giderebilir.

Komşuluk kültürü her ne kadar son dönemde beton yığınlarının arasına sıkışmış olsa da, can çekişiyor olsa da yaşatılmaya çalışıyor.

Komşular, mahallelerinde bulunan ihtiyaç sahiplerini, mültecileri koruyup gözetmeye çalışıyor. Bir sıcak çorbalarını paylaşarak onların da sofralarını neşelendiriyorlar.

Bunlar bizim genlerimizde olan güzel hasletler.

Kim olduğumuzu hatırlayarak, düşenin dostu olduğumuzu göstermek adına bu dönemde düşmüşün imdadına daha çok koşmamız gerektiğini özetle naçizane hatırlatayım dedim.

Kalın sağlıcakla...