14 Şubat yaklaşırken hazır etraf kırmızı kalpler ve sevgi sözcükleriyle dolmuşken ben de bu hafta sevgiden bahsedeyim. Sevmek ve sevilmek her canlının ihtiyacı. Sevginin özel bir gücü var. Bu güç sayesinde hayat daha yaşanabilir hale geliyor aslında. Ben bugün sevgiyi iki ayrı cins arasındaki sevgiden daha geniş bir alana taşımak istiyorum. Bugünlerde tüm dünyanın ihtiyacı olan da bu zaten. Sevginin daha fazla hissedilen bir duygu olması. Savaşlardan, gözyaşlarından ve mutsuzluklardan bunalmış insanların tek çıkış yolu aslında sevgi.

 

Bu kadar önemli iken ve bu kadar kurtarıcı iken neden bu kadar eksik o zaman sevgi dünyamızda? İşte yanıtlanması gereken soru bu. Bence sevmeyi bilmiyoruz, sevmeyi öğretmiyoruz. Dünya gün geçtikçe daha para odaklı ve materyalist hale geldikçe insanlar sevgi gibi temel değerlerden uzaklaşmaya ya da önceliklerinde tutmamaya başladı. Sadece çıkarlar uğruna sevgisiz evlilikler bile yapılabildiğine göre pek çok iletişim sevgiden ziyade çıkarlar üzerine kuruluyor artık. Oysa ki sevgi üzerine kurulan her şey yüzeysel değil daha derin oluyor. Bugünlerde hep şikayet ettiğimiz sabun köpüğü ilişkiler, sabun köpüğü işlerin altında yatan temel neden de sevgisizlik. Bir işi severek değil de çıkar için yaptığınızda daha fazla çıkarın olduğu yere geçiş yapmak tabii ki hiç de zor olmuyor.            

 

O zaman sevelim ve sevilelim diyeceksiniz. İşte o iş öyle kolay değil. Sevmek öğrenilmesi gereken bir duygu. Nerden mi öğreniyoruz? Annemizin bizi daha doğduğumuzda göğsünde yatırmasıyla başlıyoruz öğrenmeye, sonra onun şefkatli ellerinde devam ediyoruz. Babamızın kucağında kitap okurken pekiştiriyoruz. Kardeşimizin elini tuttuğumuzda, arkadaşımızla kahkahalar atarken silinmemek üzere yerleştiriyoruz sevgiyi belleğimize ve benliğimize. Sevildikçe sevmeyi ve sevdikçe sevilmeyi öğreniyoruz. Öğreniyoruz ve öğretiyoruz. 

 

İşte bu yüzden dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirmek için herkese sevmeyi öğretmeliyiz. İşe ilk önce kendimizi sevmekle başlamalıyız. Daha sonra çocuklarımıza sevmeyi öğretmeliyiz. Yaratılanı severim yaratandan ötürü felsefesiyle sevgi dolu büyütmeliyiz çocuklarımızı. Onların bu öğretiyi tüm hayatlarına entegre etmelerine yardımcı olmalıyız. O zaman gelecek, sevmeyi bilen erişkinlerin şekillendirdiği bir hal alır. O zaman belki savaşlar azalır, sorun yaratan değil sorun çözen insanlar daha da çoğalır. 

 

Hayat hiç uzun değil hatta çok kısa. Bu kısa zamanı severek ve sevilerek geçirmek lazım. Sevgi kendini besleyen de bir duygu. Sevdikçe daha çok sevebiliyor insan. Bence bugün sevdiklerinizi bir gözden geçirin. Annenize sarılın, kardeşinizi arayın, eşinize çiçek alın, çocuğunuzla sinemaya gidin, arkadaşınızla yemeğe çıkın.  Ve hepsine çok içten bir “Seni seviyorum” deyin.