Dua; müminin kendini Allah’a yaklaştırmak için yaptığı bir çaba, psikolojik bir rahatlık, huzur ve mutluluk kaynağıdır.

Dua; müminin Rabbi ile irtibatını sağlar, Allah’a olan inancını ve güvenini pekiştirir, sıkıntılı ve darlık zamanlarında bir ümit ve sığınak olur, insanı yalnızlık hissinden kurtarır.

Dua; maddi hastalıklara zemin hazırlayan stres, sıkıntı ve dertleri yok eder, psikolojik ve ruhsal hastalıklara ilaç olur, maddî hastalıkların iyileşmesini hızlandırır.

Dua; insanı görünür görünmez kaza, bela ve musibetlerden korur, insanın hayır ve hasenat yapmasına vesile olur, alçak gönüllü olmasını sağlar, insana kulluğu hatırlatır ve onu yüce Allah’ın gazabından korur.

Dua; insanın yalnızlığını giderir, insana dert ortağı olur. İnsan ancak gücünün yettiği işleri yapabilir ve sıkıntıların üstesinden gelebilir, fakat gücünü aşan konularda zorlanır. Bu zorluk insana acziyetini, kulluğunu ve Rabbini hatırlatır, O’ndan yardım istemeye yöneltir. Zorlukları yenme ve işlerde başarılı olmanın yolu duadan geçer. Pek çok insanın başarısının arkasında ağzı dualı insanların / anne-babanın hayır duası vardır. Birçok sıkıntı ve başarısızlığın arkasında zulüm ve mazlumun bedduası vardır.

Dünya nüfusunun yoğunluğuna rağmen birçok insan, yalnızlıktan şikayet eder. Fertler arasındaki iletişim zayıflığı, sevgi yetersizliği, komşuluk ve arkadaşlık bağlarının kaybolması sebebiyle insanlar, birbirlerine yabancılaşmıştır. “Ferdileşme” olarak adlandırılan bu olgu, bireylerin hayata bakışlarını olumsuz etkiler. Böylece insan, kalabalıklar içinde yalnızlık çeken bir varlık konumuna düşer. Bu nedenlerle stres, gerilim, sıkıntı ve yalnızlığın sonucu “depresif” hasta sayısı her geçen gün artmaktadır. Endişe, güvensizlik, trafik sıkışıklığı, ulaşım zorluğu, iş hayatındaki rekabet, gelecek hakkındaki belirsizlik ve geçimsizlik gibi olgu ve kaygılar, kişinin ruh hâlini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tür bunalım ve çıkmaza giren bir kısım insanlar, olumsuz eylem ve davranışlara, sakinleştirici ve uyuşturucu maddelere yönelmektedir. İşte bu gibi durumlarda insandaki Allah ve ahiret inancı ön plana çıkar; sabır, irade, azim, çalışma, tevekkül ve dua gibi dinî değerler, insanları zorluklara karşı motive eder, psikolojik rahatlama sağlar, yalnızlık hissini ortadan kaldırır, manevi güç verir.

Dua; müminler için manevî bir sığınaktır, yardım, moral ve güç tazeleme kapısıdır. Bu itibarla dua, müslümanın hayatının ayrılmaz bir parçasıdır, gecesinde ve gündüzünde, evinde ve iş yerinde gönlü ve dili hep duadadır müslümanın. Duası kabul olan kullar arasına girebilirse insan, dünya ve ahiret mutluluğuna ermiş demektir. Sahabeden Hz. Enes’in bildirdiğine göre; “Dua eden müminin en az üç kazanımı olur: İstediği hemen verilir veya günahı bağışlanır veya sevabı ahirete bırakılır.”

Peygamberimiz (s.a.s.) de şöyle buyurmuştur: “Dua eden bir müminin; günah olan bir şeyi istemedikçe veya akrabalık ilişkisini kesmek için dua etmedikçe, Allah ya onun duasını kabul eder veya ondan duası nispetinde bir kötülüğü uzaklaştırır veya onun duası kadar günahlarını siler.