Döviz kurlarının oynaklığı, ekonomik birimlerin, özellikle firmaların öngörü kabiliyetlerini sınırlandırmakla birlikte, birçok fırsat ve tehdit unsurunu da kendi bünyesinde barındırır. Bu yazımda sizlerle farklı ekonomik birimlerin (hane halkları, firmalar[ ihracat/ithalat/ iç piyasa], hükümetlerin) yüksek kur karşısında pozisyonlarını, fayda ve zarar unsurlarını ülkemiz özelinden sizlerle paylaşacağım. 

Başlıktan ve giriş yazısından anlaşılacağı üzere, yüksek döviz kuru, farklı ekonomik birimler için farklı kazanç ve zarar unsurları oluşturur. İsterseniz, maddeler halinde analiz edelim 

Varsayalım ki ihracatçı firmasınız ve ülkenizde % 40 oranında döviz değerlendi, yani kazancınız % 40 arttı. Bu yüzden ihracatçı firmalar için yüksek döviz kuru her zaman tercih edilen bir unsurdur. Ama“kur oynaklığı” çok fazla olmamak kaydıyla. Burada şöyle bir eleştiri gelebilir. Türkiye’de ki ihracatçı firmaların,  % 70 hammadde ve yarı mamulü yurt dışından ithal ettiği için kazanç olmamaktadır. Bence yanlış değerlendirme, evet hammadde fiyatları arttı ama sizin kazancınız % 40 değil ama belki net ihracat bağlamında % 5 arttı. Ayrıca, ayrı fırsatları bilemiyoruz. Firmanın elinde daha önceden ithal ettiği ne kadar hammadde var, buradan kazanç var mı? Ya da % 70’lik oran, Türkiye ortalaması olduğu için her firma için bu oran, sektöre göre farklılaşabilir. Birinde % 10 hammadde ithalatı gerektirirken, diğerinde, % 50, bir diğerinde ise % 80 olabilir. Birde markalı ürün veya ileri teknoloji ihracatı yapıyorsanız hammadde fiyatlarındaki artış, firmayı nisbi olarak çok ama çok az etkiler Yani demem o ki,  kazanç oranı, ihracatçı firma özeline farklılaşabilir. 

Bir diğer farklı ekonomik birim ise, ithalatçı firmalardır. Yurtdışından gelen ürün, döviz ile geldiği için, ithal ürünler direkt pahalı hale gelir ve ürünlerin satılması oldukça zorlaşır hatta imkânsızlaşır. Örneğin dövizdeki % 40’lık artış, ithalatçının elini kolunu bağlar. Türkiye ekonomi tarihine baktığımızda devalüasyonların olduğu dönemlerde batanların çoğu ithalatçılardır.  Ama firmanın daha önceden ithal ettiği ürün varsa, görece olarak, kısa vadede yine kazançlı çıkabilir. 

Firma bağlamında birde açık pozisyonu olanlar vardır. Yani gelirleri TL cinsinde, giderleri ise döviz cinsinde olanlar. (İthalatçılar bu gruba girmekle birlikte,  ithalatçıların ötesinde çok geniş bir alandır. Özellikle döviz cinsi borçlanmalar bu gruba girer) Bu gruptaysanız % 40’lık dövizdeki artışla birlikte dükkânı kapatıp gidebilirsiniz. 

Diğer bir ekonomik birim ise, hane halklarıdır. Diğer bir ifadeyle sade vatandaşlarımız. Hane halkına etkisi de çok farklı olabilir. Eğer gelir seviyesi yüksekse ve yüksek miktarda döviz birikiminiz varsa yaşadınız. Ya da dövizle çevrenize kısa vade için borç verdiniz yine yaşadınız. Ama dövizle borçlandıysanız işiniz hayli zor. Türkiye genelinde vatandaşımızın fazla bir döviz birikimi olmadığı için direkt olarak etkilenmezler. Çünkü döviz alıp satma söz konusu değildir. Çünkü ayın sonunu zor getiriyorlardır. Vatandaşa olan etki direkt olarak değil de dolaylı olarak olumsuz yansır. Yani enflasyonla. Örneğin evinde doğal gaz kullanan vatandaşımız, artan dövizin, doğalgaz fiyatlarına yansımasıyla birden problemleri başlar. Ya da Çiftimizin kullandığı benzin ve gübrede döviz bağlamında düşündüğümüzde gıda fiyatlarına yansır. Yani kısaca ekonomide ki çarpan etkisiyle birlikte vatandaşın giderleri, artan dövizle birlikte genel anlamda yükselir ve geliri aynı kalan vatandaşımız harcama kalemlerindeki fiyatların artmasıyla birlikte en çok sıkıntı yaşayan ekonomik birim olur. 

Diğer ekonomik birim ise hükümetlerdir. Yüksek kurun etkisiyle ihracatta meydana gelen artış ve ithalattaki azalışta, dış ticaretteki dengesini, sonuç olarak cari işlemler dengesi olumlu etkiler. Örneğin en son açıklanan ağustos ayı verilerine baktığımızda cari işlemler dengesi, ağustos ayında 2 milyar 592 milyon dolar fazla verdi. Bu olumlu etkiyi kısa zamanda gördük. Fakat yüksek kurun olumsuz etkileri de oldukça fazla, artan döviz kuru ile birlikte yüksek enflasyon, yüksek faiz,  sonucunda ise talep azalmasıyla birlikte düşen büyüme rakamları.

SONUÇ: “Döviz kuru, kimine kur yapar, kimine tokat atar.”

e mail: [email protected]