Dostluk, zevklerin ve düşüncelerin uyuşmasıdır. Dostluk kişisel çıkar karşısında kurulan bir ilişki değildir. Hiç beklenmedik bir anında kalbine doğan sıcacık bir duygudur dostluk. Sevinçtir, üzüntüdür, anlamaktır, hatırlanmaktır, sonsuza dek olan arkadaşlıktır. Dostluklarda zamanın önemi olmamalı, başın ne zaman sıkışırsa sıkışsın, koşabilmeli, kapısını çaldığında gözlerindeki o bakışı anlayabilmeli. İhtiyaç duyduğunda omuzlarına yaslanabilmeli, kardeş olabilmeyi yazmalı düşüncelerine insan. En gizli sırlarını bile verebilmeli, övüldüğünde değil, yuhalandığında durup koluna girebilmeli sana senden çok güvenen bir sırdaş olmalı. Göz bebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Dostluklar hiçbir menfaate dayanılmadan sadece bir sevgi üzerine kurulursa daha kalıcı olur. Aksi taktirde ellerimize aldığımız kum taneleri gibi parmaklarımızın arasından farkında olmadan kayıp gider. Dostluk en başta doğruluğa, açık sözlülüğe, güvene dayanır. Dostumuzun doğru söylediğine, açık konuştuğuna, bizim iyiliğimizi istediğine güvenebilmeliyiz. Araya bir kuşku, bir güvensizlik girdi mi, dostluk bozulur. Dost verdiği sözü tutar. Tutulmayan söz dostluğu derinden sarsar. Dün olduğu gibi bugün de —bugünün pek maddi görünen şartları içinde — dostluğun gene pek yüksek bir yeri vardır. Hattâ, dostluk daha da büyük bir değer kazanmıştır diyebiliriz; çünkü dostluk kılığına giren menfaatlerle sık sık karşılaşırız. Bu, bir yandan, dostluğun ne kadar değerli bir şey olduğunu gösterir, çünkü menfaat kendi kimliğiyle ortaya çıkmaktan kaçmıyor, daima değerli olan dostluk kılığına girmek ihtiyacını duyuyor demektir; öte yandan da, çakıl taşları arasında elmasın daha iyi parlaması gibi, gerçek dostluk menfaatler arasından sıyrılıp kendini daha iyi belli etmek fırsatını buluyor, karanlıklar arasından bir güneş gibi parlıyor.  Son olarak diyorum ki Dostluk ; Unutulmayacak kadar güzel ve sadece ender insanlar la yaşanacak Kadar özeldir…..  Selametle kalın