Bir toplumda hiçbir kimse başına buyruk davranamaz. Bizim başımız, başımızda bulunan yöneticiye, onun başı da dine, yasaya bağlıdır. Biz yöneticinin emri altındayız ama yöneticide toplum için konulmuş olan kanunlar ne buyuruyorsa onu uygular; onun dışına çıkamaz.

Öyle olması gerekir...

Bunu, 'Baş başa bağlı, baş da şeriata' atasözüyle ne de güzel açıklamışlar.

İçinde bulunduğumuz, içimize sindiremesek de vatanın birliği, milletin bütünlüğü, devletin daimi olması için böyle olmasına inandığımız ve desteklediğimiz OHAL süreci devam ediyor. 

Bu süreçte devleti içten içe kemiren asalakları temizlemek, vatana ihanet edenlerin tepesine çökmek, kalleşleri bertaraf etmek, yoldaki taşları temizlemek için başlatılan temizlik çalışmasında epeyce mesafe alındı. 

Sonuna kadar destekliyoruz. Temizlesinler. Başlarını ezsinler. Bir daha devlete baş kaldıramasınlar. Milletin üzerine yürüyüp, ölüm kusmaya kalkmasınlar. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi terörün iyisi kötüsü diye bir şey yoktur. Terörün her türlüsü kötüdür. 

Bu FETÖ de olsa, PKK da olsa DAEŞ ya da IŞİD de olsa böyledir.

Bazı doğruları var bazı yanlışları var gibi yanılsamalara da düşmemek gerekir. Doğrunun yarısı, yanlışın tamamıdır. 

Şunu iyi biliyoruz ki, bu vatan biz sahip çıktığımız sürece batmayacaktır. 

Sahip çıkmaksa sadece ben vatanın sahibiyim demekle olmuyor. Herkes, her bir fert etkileniyor bugün yaşananlardan. 

Başımıza gelenleri bir imtihan olarak değerlendiriyor, bugün bu sıkıntıları yaşayalım da yarınlarımız daha güzel olsun diye sabırla aydınlık yarınları bekliyoruz. 

FETÖ ile etkin bir şekilde mücadele edilerek hainlerden ülkeyi temizlemek için yürütülen çalışmalar kapsamında, kurunun yanında yaşın da yandığına şahitlik ettik sıklıkla. 

Biri ortaya bir şey atıyor. Ateşin olmadığı yerden duman çıkarmaya çalışıyor. Şahsi öfkesi, kini, menfaat çatışmaları nedeniyle başka birine paralel çamurunu atıveriyor. 

Attığı kişi hakikaten masumsa, kimsenin hakkını yemediyse, vatanına, milletine olan sevdasından en küçük bir noksanlık yoksa o çamur tutmuyor. Ama izi de geçmiyor. 

Bir insan düşünün... Kendinizi düşünün...

Milletinize bağlısınız, devletinizi seviyorsunuz, bu ülkenin nasıl kazanıldığını, geçmişinizi iyi biliyorsunuz. Ülkem için ne yapsam daha faydalı olurum düşüncesiyle hareket ediyorsunuz. Darbe girişimi olduğunda üzüntüden belki de oturup ağlıyorsunuz. 

Ancak biri geliyor, sizin paralel çeteyle işbirliği yaptığınız yönünde bir dilekçe ile yaka paça derdest edilmenize sebep oluyor. 

Eşinizin, ailenizin, sevdiklerinizin gözü önünde alıp götürüyorlar sizi. Daha olayın ne olduğunu bile bilmiyorsunuz. 

3 gün, 5 gün nezarette bekliyor, bu süreçte derdinizi anlatacak bir tek muhatap bile bulamıyorsunuz. Umutsuz bekleyişin ardından çıkarıyorlar birkaç soru soruyorlar. Cevaplıyorsunuz. Bu hainlerle hiçbir bağınızın olmadığı anlaşıldığında serbest bırakılıyorsunuz. 

Bu süreçte adaletin daha hızlı hükmetmesi, yargının daha seri hareket etmesi, kararlarının daha doğru ve tutarlı olması gerekirken, yukarıda anlattığım hususlar nedeniyle adalet sisteminin çarklarına çomak sokularak, yavaş ve ağır aksak ilerlemesine sebep olunabiliyor. 

Demem o ki, bırakın onu bunu yalan yanlış şeylerle ihbar etmeyi. Bunu yaparak vatana ihanet eden teröristlerden, hainlerden, kalleşlerden hiçbir farkınız kalmıyor. Bir başkasına attığınız kara leke elbet bir gün dönüp dolaşacak ve başınıza gelecektir. Ahını aldığınız insanların hakkı er ya da geç yerini bulur. Birileri vatanı temizlemeye çalışırken, temiz olanı kirletmeye çalışmak da en hafif tabirle ahmaklıktır.