Geçen haftaki yazımda “Yüksek Teknoloji Ürünlerin” teknik anlamda hangileri olduğu ve Şubat 2019 verilerine göre dış ticaret dengesi içerisindeki değerleri ve genel oranları üzerine dayanan mevcut durumu sizlere kısa bir analiz ile aktaramaya çalışmıştım. Bu hafta ise sizlere, dış ticarettin iki teorisini ülkemizin bağlamında analiz edip, aktarmaya çalışacağım. 

DIŞ TİCARET TEORİLERİ NEDEN VARDIR? 

Uluslararası iktisadın alt kollarından birisi olan “Uluslararası Ticaret” in en belirleyici konularında birisi “Dış Ticaret Teorileridir.”  Bu kapsamda, teoriler oluşturulurken şu soruların cevapları verilemeye çalışılır. 

  • Ülkeler neden dış ticaret yaparlar?
  • Dış ticarete konu olan malların, nisbi fiyatları nasıl oluşur?
  • Dış ticaret, ülkelere nasıl kazanç sağlar?

Bu soruların cevapları verilmeye çalışılırken, geçmişten günümüze birçok teorem geliştirilmiştir. Geçen haftaki yazımın konusu ile birebir bağlantılı olduğu için “Teknoloji Açığı” ve “Ürün Dönemleri” teorileri ve bu iki teorem bağlamında ülkemiz dış ticareti üzerine kısa bir analiz yapmaya çalışacağım. Ama öncesinde bu iki teorimi kısaca açıklamakta fayda var.  

TEKNOLOJİ AÇIĞI TEOREMİ 

1961 yılında M.V. Posner isimli iktisatçı tarafından geliştirilmiş bir teoridir. Bu teoride; ticaretin belirleyicisi olarak “teknolojik değişme” gibi dinamik faktörler ele alınmıştır. Bu teoriye göre;  endüstrileşmiş ülkeler arasındaki ticaretin önemli bir bölümü, yeni ürün ve üretim süreçlerinin geliştirilmesine bağlıdır. Endüstrileşmiş ülkelerdeki yenilik yapan firmalar, söz konusu ürün ve üretim süreçleri nedeniyle dünya piyasalarında geçici olarak tekel oluştururlar.  Fakat tekel olma durumu geçicidir. Çünkü bu süreç, telif hakları ve patent sürelerinin dolmasına kadar sürmektedir. Dolayısıyla, Teknoloji Açığı Teorisi bağlamında endüstrileşmiş ülkeler, başlangıçta söz konusu ürünlerin ihracatçısı konumundadır. İlerleyen zamanlarda, tekel olma güçlerinin ortadan kalkması ve teknolojinin taklit edilmesine bağlı olarak bu ürünler, gelişmekte olan ülkeler tarafından üretilmeye başlanır. İlerleyen aşamalarda endüstrileşmiş ülkeler başlangıçta ürettikleri ürünleri, gelişmekte olan ülkelerden ithal etmeye başlarlar. 

ÜRÜN DÖNEMLERİ TEORİSİ 

Bu teori ise 1966 yılında R. Vernon, tarafından “Teknoloji Açığı Teorimi” üzerine inşa edilerek ve bazı eksiklerini tamamlamak için oluşturduğu teori olarak literatüre girmiştir. Bu teoriye göre; bazı ülkeler piyasada bulunan mallarda, bazı ülkeler ise yeni mallar üzerinde uzmanlaşmaktadır. Vernon, Ürün Dönemleri Teorisi uyarınca, yeni ürünlerin gelişimi sırasında birçok aşamadan geçtiğini ve karşılaştırmalı üstünlüğün ürün dönemleri boyunca değiştiğini ortaya koymaktadır. Bu aşamalar ise; beş ana süreçten oluşur.

  • Ürün icat edilir
  • İcatçı ülke ürünü ihraç eder.
  • İthalatçı ülke ürünü taklit eder.
  • İcatçı ülkenin ihracatı azalmaya başlar.
  • İcatçı ülke malı ithal eder.

ÜLKEMİZ ÖZELİNDE ANALİZ YAPMAK İSTERSEK

İki teorem bağlamında analizimizi yapmadan önce teoride bulunan kavram üzerinde durmak gerekir. Teknoloji açığı teorisinin diğer bir ismi de “Gecikmeli Taklit Teorisi” dir. Yani teknolojik ürün, belirli bir zaman sonra (patent vb. unsurlar kalktıktan sonra) taklit edilerek üretilmeye başlanmakta ve sonrasında da, gelişmekte olan ülke tarafından ihracatı yapabilmektedir. Buradan yola çıkıp birkaç soru sorarsak;

  • Acaba biz ülke olarak,  teknolojik ürün olarak ihraç ettiğimiz ürünleri, gecikmeli olarak yani belirli bir süre sonra taklip edip, sonrasında üretip ihraç ediyor olabilir miyiz?
  • Bu aşamaya geldikten sonra teknolojik ürün zannettiğimiz şeyin aslında “eski teknoloji” olduğunun farkında mıyız?  
  • Teknoloji açığı teorisine göre, “tamam artık teknolojik ürünler satıyoruz” dediğimiz anda, gelişmiş ülkelerin bize en son teknolojiyi ihraç ettiklerinin farkında mıyız? 

Aynı şey ürün dönemleri bağlamında da geçerli olduğunun altını çizmekte fayda var. Aslında bu kısır döngü sadece bize ait olan bir durum olmamakla birlikte, tüm gelişmekte olan ülkeler için geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Burada önemli olan kendimizi avutmaktan ziyade, durumumuzun resmini net çekmek gerekliliğidir. Diğer bir ifadeyle, orta ve düşük teknoloji ürünleri ve çok az değerde de olsa yüksek teknoloji ürünleri ihraç ettiğimizi varsayarsak, zaten bu ürünlerin, genel olarak taklit edilmiş ve eski teknoloji olduğunu bilmemizde fayda var.

Bu haftaki yazımın daha iyi anlaşılabilmesi için geçen haftaki yazımı bir daha okumanızı tavsiye edebilirim.

SONUÇ: Teknoloji Açığı Teorisi; taklit etme sürecindeki gecikmeyi vurgularken, Ürün Dönemleri Teorisi; standardizasyon sürecini vurgular.