Ticaret savaşları ile gündeme gelen korumacılık politikaları ki bu politikanın en önemli aracı gümrük vergileri, küresel salgın ile birlikte sessiz sedasız ama çok şiddetli bir şekilde küresel ticaretin belini kırmaya devam ediyor.

DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ

Yaklaşık 2 ay öncesinde Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) tüm ülkelere yönelik küresel salgından kaynaklı oluşturulan gümrük duvarlarının kaldırılması yönündeki tavsiyesine kimsenin uyduğu bırakın uymayı, dinlediği bile yok.

NE İŞE YARAR?

Dünya Ticaret Örgütü acaba ne işe yarar?

  • Ticaret savaşlarında ABD’nin aldığı tek taraflı ve DTÖ kurallarını ihlal eden kararlarına karşı aciz kalan ve söz dinletemeyen
  • Küresel salgın ile birlikte dünya ülkelerinin ortak bir paydada buluşturamayan
  • Tavsiyelerini kimsenin takmadığı DTÖ acaba ne işe yarıyor ?

ÜLKEMİZDE DURUM NE PEKİ?

Ülkelerin korumacılık politikalarına karşılık, ülkemizde kendine göre uygun gördüğü birçok ürüne gümrük vergileri getirmekte ve geçen hafta itibariyle bu gümrük vergilerinin süresi tekrardan uzatıldı.

Nisan ayından itibaren başlatılan ilave gümrük vergileri toplamda 7 farklı kararname ile yaklaşık 4 binden fazla ürüne yüzde 5 ila yüzde 46 oranın da ek gümrük vergisi getirmekte. En son Ağustos ayında eklenen gıda maddeleri ile birlikte ülkemiz korumacılık politikalarını belki de en etkili kullanan ülkeler içerisinde gelmekte

“CARİ DENGE” BAĞLAMINDA BAKARSAK

“Cari dengenin” en büyük kalemi olan “Dış Denge” özellikle ithalatta getirilen ek gümrük vergileri ve artan döviz kuru ile birlikte cari dengeye ayrı bir olumlu etki sağlayacağı aşikar

BU ARADA

Sanayi ürünlerinin çoğunda getirilen gümrük vergileri, AB ülkelerini kapsamamakta. Dolayısıyla Dış dengedeki etkinin alanı biraz olsa da azalmış olacak

AVRUPA KISMINA GELİRSEK

Eğer ki AB, Doğu Akdeniz sürecinde varsayalım ki Ekonomik yaptırımlar getirirse, bilenlere sormak istiyorum bu ekonomik yaptırımları Gümrük Birliği (1/95 Konsey kararına) göre nereye koyacaksınız. Her ne kadar iki ülke ani ithalat artışlarına karşı Ticaret Savunma Araçlarını kullanmaları yönünde esneklik olsa da, olası ekonomik yaptırımlar GB kapsamında uygulanabilir mi? Bu yönde yapılan girişimler anlaşma kurallarını ihlal etmiyor mu? Bilen varsa söylesin. Bende sizler kadar cevabını merak ediyorum.

ŞİMDİ

AB yaptırımları ve Doğu Akdeniz meselesinden bahsedince aklıma geldiği için sormak isterim özellikle Yunanistan ve Güney Rum kesiminin kışkırtmaları ve AB’ye güvenerek attıkları adımlara karşı yada silahsız olması gereken bazı adaları silahlandırmaları ile biz neden Kuzey Kıbrıs’taki Maraş meselesini gündeme getirmiyoruz.

TAM 46 YIL OLMUŞ

1974 Barış harekatından sonra şehit kanları ile aldığımız Maraş tam 46 yıldır kullanılmaz ve atıl halde. Peki biz daha ne zamana kadar Maraş’ı böyle tutacağız. Örneğin 100 sene mi ? neden  ve neyi bekliyoruz.

ÖRNEKLERDEN GİDELİM

  • Yunanistan uluslararası anlaşmaları ihlal ediyor,
  • AB olduğu gibi Yunanistan tarafında,
  • ABD, Güney Kıbrıs Rum Kesimine silah ambargosunu kaldırmış ve ABD Dışişleri Bakanı direkt olarak Güney Kıbrıs’ı ziyaret ediyor, oradan KKTC kesimine gitmeyerek ayrı bir mesaj veriyor.

O HALDE

Maraş’ın yerleşime açılması için tam zamanı  değil mi? Madem herkes oldu bitti ile her şeyi yapıyor. Biz neden hala duruyoruz?

SONUÇ: Küresel düzen içerisinde, uluslararası kural veya anlaşmalar güçlülerin hakkını savunduğu sürece anlamlıdır. Aksi olduğunda ise bu anlaşma ve kurallar anlamsızdır.