Dil, kemiksiz bir et parçasından oluşan, yemek yememize ve konuşmamıza yardımcı olan, her uzvumuz gibi bize bahşedilen değerli bir organımızdır. Bu dilimizin somut göreviydi. Bir de soyut olan, ses tellerinin titreyişimi ile sesler çıkararak kelimelere hayat verdiğimiz konuşma görevini üstlenir. Gerek yazılı, gerekse de sözlü dilin önemi büyüktür. Ancak dil bu kadar değerli olmakla birlikte maalesef yeterli ilgiyi görmemektedir.

Duygularımızı, düşüncelerimizi ve olayları dil sayesinde anlatabiliriz. Dil olmasa isteklerimizi, rahatsızlığımızı, sıkıntımızı kimseye anlatamazdık. İnsanın en önemli özelliği aklı ve konuşmasıdır. Dil, bizim düşüncelerimizi izah etmemiz için kaçınılmaz bir organdır!

Dil, insanların temel iletişim aracıdır. Her bölgeye ve yöreye ait ayrı ayrı şive ve konuşma şekilleri de vardır. Önemli olan konuşma şekli, ağızdan çıkan sesler değil, o kelimelerin bizlere ne mesaj verdiği, ne ifade ettiğidir. Bazen ise ses çıkmasına bile gerek yoktur. Konuşmadan bile çoğu şeyi anlatabilir insanlar! O zaman da devreye jest ve mimikler girer. Konuşamayan insanlar akıllarını kullanarak hareketlerle birçok şey ifade edebilirler.

Dilin, eğlenceli tarafı ise birden fazla kültüre sahip olmamız sayesindedir. Her yörenin kültürü ve yaşam koşulları farklılık gösterir. Bundan dolayı yörelerin konuşma stilleri başka bir bölgeye mensup kişiye değişik gelebilir ama herkesin bu farklılıkları benimsemesi ve hayranlık duyması bu ülkenin birlik ve beraberliğini simgeler.

Nuh Peygamberin gemisi gibi, her çeşit canlıdan gemiye alması ve yeni bir hayata merhaba demeleri! Bütün kötülüklerden arınmış ve uzaklaşmış olarak. Tertemiz bir sayfa açıp, sil baştan hayata başlamaya benzetiyorum bende bizim ülkemizi!

Ecdadımızın birden fazla kültürü bir araya getirip, birlik ve beraberliği bozmadan kardeşçe yaşamayı sağlamasının örneğidir. Şiveler ve ağızlarda o zamanlardan kalmıştır belki de! Bu tip ses değişiklikleri, tufandan ülkemize sığınan yüzlerce insanın kültür zenginliğini bizlere sunmasıdır.

Bunlara istinaden dil, tebessüm kaynaklarımızdan biridir. Eğlenceli ve farklı bir millet olmamızın nedenidir. Bu vakitlerde dilimiz tam tersi işlev görüyor olsa da güzel günler yola çıkmış gelmekte... Birbirimizden ayrı kültürlere sahip olmamıza rağmen, herkes aynı mesajı vermek için çabalıyor. Birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermemeye çalışılıyor.

Her çocuk dünyaya kendine has konuşma tarzıyla gelir. Kimi “r”leri çıkaramaz, kimi peltek konuşur! Çocuklar masumiyetin simgesidir. Aslında dil, din, ırk ayrımı yapanlara da ibretlik bir olaydır. Çünkü çocuklar her zaman sevimli ve sevecen karşılanır. Hangi aileye ve hangi dine mensup oldukları kimsenin aklına gelmez.

Bir zamanların çocukları, bugünün yetişkinlerini oluşturur. Böyle düşünürsek ayrım kalmayacaktır. Hiç kimse ailesini, yaşadığı yeri ve kültürünü seçemez. Allah'ın uygun gördüğü şekilde dünyaya gelir ve yaşar. Bunlardan dolayı insanları yargılamak adaletsizliktir. Daha eskiyi, ilk insan Hz. Âdem'i düşünürsek hepimiz bir insanın yaratılmasından sonra meydana geldik ve ondan sonra çoğaldık.

Farklı milletlerle harmanlanan hayatlarımız çoğu zaman bizlere olumlu sebeplerle dönmektedir. Daha çok bilgi kaynağı ve farklı yönlerden düşünme kabiliyeti sunar. Dil de böyledir. Farklılıkların yarattığı zengin kültür yaşamlara farklı bir boyuttan bakma imkânı sağlar.

 Şu da bir gerçektir ki her milletin kendine has konuşma ve yazma dili vardır. Bu bizim nereye mensup olduğumuzu da ortaya koyar. Bizim dilimiz yozlaşmakta ve batıya benzetilmeye çalışılıyor. Bu çok üzücü bir durum! Bizler her yeniliğe kucak açıyoruz ama kendimize ait olan kültürden uzaklaşıyoruz bunun farkında değiliz.

Evet, çok hoşgörülüyüz orası şüphesiz! Mevlana torunlarıyız sonuçta! Ama birbirimize sıkı sıkıya sarıldıktan sonra diğer kültürlerin bizi bölmesine izin vermeden, onları buyur etmeliyiz evlerimize! Bizim kültürümüze göre misafir baş tacıdır. Ama tepemize de bindirmememiz gerekir. Elimize, Dilimize, Belimize sahip çıkmalıyız.