Bugün yazımı denize karşı yazdım.

Yem yeşil bir  mekandan.

Çiçeklerin arasından yazıyorum.

Gerçi burada ne yaparsan denize karşı.

Çam ağaçlarının  arasında, denizin kenarında yürürken,   Kahvede çay içerken, pencereden dışarıyı seyrederken hep denize karşı.

Hamur yoğurup bazlama atarken, evini temizlerken, bahçede çapa yaparken  de denize karşı.

Denizi görmesen bile, esen rüzgardan denizi hissedebilirsin.

Yani   deniz burada her şeyin mayası.

Neresi mi burası?

Yeşilovacık.

Konya’ya 280 km  mesafede, Silifke’ye bağlı, Silifke’den 35 km batıda.

Şimdi eski yollar kalmadığı için, ulaşım çok kolay.

Benim doğduğum, büyüdüğüm  kalbimde yaşattığım memleketim.

Uzun zamandır gitmemiştim. Hasret giderdim.  
Mutluluğumu sizlerle paylaşmak istedim.

Savaşların insanlığı yerle bir ettiği, hırsın   insanlığı rafa kaldırdığı, modern yaşamın insanı tükettiği bir zamanda her şeyin hala doğal olduğu bir mekanı sizlerle paylaşmak istedim.

Milletimizin top yekun istiklal ve istikbal mücadelesi verdiği bir zamanda insanlık adına girilen bir savaş anında,  bir taraftan insanlar  yazlık sebzesini ekiyor,Çağlasını topluyor, kaysısının bakımını yapıyor, buğdayının ot ilacını yapıyor, gübresini veriyor. Ekonomi devam ediyor her şey normalmiş gibi devam etmeli de.

Ekonomiye de ihtiyacımız var.

Bu yönetenlerin de feraseti, serin kanlılığı, dengesi.. Aynı anda bir tarafta yaşamı devam ettiriyor,bir tarafta hayatın normalleşmesi sürecini yönetiyor, bir tarafta da emperyalizmin kirli oyunları ile savaşıyor.

O uzaktan kumandalı NotçuMoody’s, S&P, Fitchlerin bütün sarsma gayretlerine rağmen.

İşte böyle bir zamanda her şeye rağmen yaşam fışkıran bir beldeyi  sizlerle paylaşmak istedim.

Kendimde o anı yaşamanın, doyulmaz  tadını çıkararak.

Her an yeni bir ağacın çiçeğe durduğu, çiçeğin meyveye döndüğü bir memleket.

Badem çiçekleri çağlaya dönerken, Portakal çiçeklerinin kokusunun yaşamı kuşattığı gibi.

Bir yandan nektarinlerinlilarenkli  çiçekleri  yeşile desen olurken, Kaysı çiçekleri tomurcuğa durmuş.

Nergis nöbeti sümbüle  devretmek üzere.

Limon sırasını bekliyor.Yeni dünya sarı beyaz çiçeklerini açmak için hazırlıyor.

Doğa doğuma hazırlanıyor. Sıra sıra.

Balığın her çeşidi tezgahları doldurmuş

Bu yılın yıldızı dil balığı.

Yeşil palamutun yanında çingene palamututezgata. Trança baş köşede, Keserbaşbarbunrengarenk, Kefal ben de varım diyor. Sinarit pek çıkmasa da yerinde duruyor. Lagos avlanması yasak,  birkaç yıl buralarda gözükmeyecek. Popülasyonu korumak için yasak gelmiş. Sokar çok nadir çıkar olmuş. Çupra ve levrek eskisi gibi değil çiftlik mi, doğal mı diye sorarak alınıyor. 

Gerçi çiftlikler de denizde ama yoğun bir yemleme ile çevreye zarar veriyorlar. Elbette doğalı gibi değil.

Mercana kızıl denizden bir akraba geldi tadı mercan gibi lezzetli değil. Kubbes, Karagöz, uskumru, sardalya, melanur ,istavrit, lüfer kolyos, mermun, karakulak, tezgahın diğer müdavimleri. 

Hepsi günlük.

Burada her şey doğal. Her şey günlük.

Ülkemizde özellikle meyve ve sebzenin ilk çıktığı turfanda tarımın yapıldığı yer.

Sadece meyve sebze değil, her yer ot. Kimini kavuruyorlar, kimini börek yapıyorlar.

Sanki tarif edilen cennetin yeryüzündeki sureti.

Biraz memleketim olduğundan çok seviyor olabilirim ama buraya dışardan gelen bütün insanların görüşleri de benzer.

Bölgede dört yıldızlı ve diğer otellerin, pansiyonların doluluğu da bunu doğruluyor.

Gerçek baharın yaşandığı bir memleket.

Dışardan gelen insanlar buranın yerli balıkçıları olmuşlar. Balıkçı barınağında her birinin bir sandalı var.

Artık emekli olan vatandaşlarımız da buraya yerleşiyor.

Onlar da keşfetmiş burayı tam bir oksijen deposu, terapi merkezi.

Antalya mersin yolunun dışa alınması ile mevcut yol, muhteşem bir yürüyüş ve bisiklet yolu olmuş.

İnsan burada hayata dokunuyor.

Hayat insana enerji veriyor.

Diyeceğim o ki;  sanayi üretim merkezi Konya;  bir taraftan ürünlerini Akdeniz’den dünyaya ulaştırırken ,bir taraftan da kendini dinlendirmenin mekanı olarak yanı başında bir memleketi yaşayacak gibi.

Daha şimdiden, bir çok Konya’lı,Karaman’lıAnkara’lı  sadece yazlık olarak değil yaşam mahalli olarak da buraları seçmiş bile.

Neden seçmesin, neresinde çay içersen iç, neresinde muhabbeti demlersen demle, Yeşilovacık’ta denize karşı.