Milletleri millet yapan en önemli ögelerden birisi de kültürdür. Milletlerin insanlığa sundukları edebi, mimari, resim sanat vb. eserlerin sayısı ve kalitesi o milletin kültür seviyesini gösterir. 

Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan Türk Milleti de ürettiği ve geçmişten günümüze taşıdığı eserleri ile övünebilecek bir seviyededir. Övünebileceğimiz bu eserlerin günümüze ve geleceğe taşınması da önem arz eder. Bu taşıma işlemini Kültür Adamları millet adına üstlenir ve hiçbir karşılık beklemeden bu görevi üstlenir.

Türk Milletinin edebiyat alanında vermiş olduğu birçok eser vardır. Bunlardan bazıları Yusuf Has Hacip tarafından yazılan Kutadgu Bilig, Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmış olan Divanı Lügati Türk ve Dede Korkut Destanlarıdır. Anadolu'da yaşayan Türklerle Orta Asya'da yaşayan Türkler arasında kültürel bağın kurulmasında en önemli rolü oynayacak olan materyal bu eserlerdir. 

Türk Edebiyat Kültürünün temel köşe taşlarından birisi olan Dede Korkut Destanları 5 Aralık Cumartesi günü Konya Türk Ocaklarında düzenlenen bir etkinlikle yeniden anlatıldı. Geçen yıl da yine Konya Türk Ocaklarında yapılan etkinlik bu yıl da yoğun bir ilgi gördü. 

Sadık Gökce, Yrd. Doç. Dr. Aziz Ayva ve Gazetemizin Kültür Sanat Sayfası Editörü Anuş Gökce tarafından hazırlanan programa Türk Ocağı Gençlik Kolları da büyük destek verdi. 

Yrd. Doç. Dr. Aziz Ayva, Dede Korkutun efsanevi kişiliği ve hikâyelerinin yazılma tarihleri üzerinde bilgi verdi. Anuş Gökce ise “Dede Korkut Destanlarında Kadın” konulu bir konuşma yaptı. Konuşma metni içerisinde yer alan şiirler Zeynep Ülkü Avcu ve Mehmet Mert Yıldız tarafından seslendirildi. Kazakistan'dan Ercan Argabay Dombra ile Kazak Türküleri seslendirdi. Cengiz Keleşoğlu hemen açılışta kendi çaldığı saz ile küçük bir konser verdi. 

Konuşmaların sonunda sahne alan Yağız Ozan (Arif Yıldırım) ve Âşık Bizari (Hüseyin Çiftçi) âşıklık geleneği konusunda değişik örnek sundular. 

Türk Kültürüne gönül vermiş bir avuç insanın kendi kültürlerine sahip çıkmaları ve bunu kendilerinden sonraki nesillere de ulaştırmak istekleri konusunda ortaya koydukları gayret, takdire şayan bir hareketti. 

Gençlerimizden bu konuda destek görmek ve onların bizden daha heyecanlı ve gayretli olduklarını hissetmek bizlere bu konularda çalışmalar yapma hususunda büyük moral verdi.

Türk Kültürünün mihenk taşlarından olan Dede Korkut'u gençlerimize anlatmanın heyecanı yanında salonun tamamen dolması ve birçok kişinin ayakta kalması, buna rağmen programı terk etmeden sonuna kadar izlemeleri ayrı bir mutluluk kaynağı oldu bizim için. 

Bu yıl ikincisini gerçekleştirdiğimiz Dede Korkut Şenliğini önümüzdeki yıllara taşımamız ve daha doyurucu ve kapsamlı bir program ile karşılarına gelmemiz mesajını da almış olduk gençlerden. 

Dede Korkut anlatılırken, onun çocuklara isim veren, arabuluculuk yapan, tecrübelerini gençlerle paylaşan vs. özelliklerinden bahsedildi. Bütün bu özellikler DEDE ismi taşıyan bir insanda toplanmış olarak gösterildi. Biz küçükken babalarımızın ve analarımızın babalarına dede derdik. Onlar da aile içinde gerektiği zaman yukarıda saydığımız görevleri yerine getirirlerdi. 

Doğan çocuğun kulağına ilk ezanı dede okur, ismi dede verir, aile içindeki huzursuzluğu dede çözerdi. Son zamanlarda bu dedeler kayboldu yerlerine büyük babalar oturdu. Dedelerin yaptığı görevleri yerine getirmelerini babalığın önüne konulan büyüklük sıfatı engel oluyor her halde. Şimdilerde çocukların kulağına ezanı hocalar okuyor, isimler kitaplardan bulunuyor, aile içi meselelere mahkemeler bakıyor!

Dede Korkut'u ve Dedeleri anlayabilmek umuduyla!