TESTİ KIRILDIKTAN SONRA YOL GÖSTEREN ÇOK OLUR

Hoca köşedeki çeşmeden su getirmesi için çocuğun eline testiyi vermiş. Suratına da iki tokat patlatmış. Çevredekiler şaşkın, sormuşlar; Aman Hoca ne yapıyorsun? Hoca 'testiyi kırmasın diye' demiş. 'Ama kırmadı ki zavallıcık' diyecek olmuşlar, Hoca cevabı yapıştırmış; 'Kırdıktan sonra yol gösteren, akıl veren çok olur. Ama o zaman da geç olur'...

***************

Bende testi kırılmadan bu günümüzün analizini yapmayı, yarıyıl tatili sonrasında olabilecekleri, sınavlar yaklaşırken karşılaşabilecekleriniz ve olanlar karşısında yapılabileceklerle ilgili uyarılarda bulunmak isterim.

*****************

Yarıyıl tatili bugün itibariyle bitiyor. Eminim ki sınava hazırlanan tayfa, dinlenmenin yanı sıra eksiklerini gidermek için bulunmaz bir fırsat olan 15 günlük arayı iyi değerlendirdi. Burada önemli olan sürekli ders çalışmak ya da sürekli çözmek değildi elbette. Benim her zaman dediğim dört “N” kuralını hayatınızın her anına monte etmelisiniz.  Peki, nedir bu dört “N”? “Neyi, Nerede, Ne zaman, Nasıl” yaptığınızdır.

Çalışın demekle çalışılamayacağının farkındayım. Birilerinizin “hocam çalışmak istiyorum ancak dersin başına ya da soru bankasının başına oturduktan 20-25 dakika sonra içim sıkılıyor, çalışasım gelmiyor” dediğini de duyar gibiyim. Çalışmanız gerekiyor arkadaşlar! Bunu beceremiyorsanız uzmanlardan, eğitim danışmanlarından yardım alabilirsiniz.

YGS-LYS veya liseye giriş sınavlarına hazırlanan tayfa -ergenlik döneminin de etkisiyle-gelgitlerle dolu bir ruh haline sahiptir. Bu durumdan dolayı bu yaş dönemindeki genç kimsenin onu anlamadığını düşünür. Sınava hazırlık süreci zor ve engebelerle dolu bir süreç, bu nedenle sınava hazırlanan arkadaşları anlayabiliyorum. Belirsiz bir gelecek için çaba sarf ediyorlar. Üstelik çocukluktan çıktıkları bu dönemde, ağır bir sorumluluk omuzlarına yüklenmiş durumda. Peki, bu ağırlığı omuzları ne kadar taşıyabilir? Sınava hazırlanan arkadaşların bu yükü taşıyabilmesi için ağırlığın azaltılması gerekli. Bunun yolu, düzenli çalışmaktan geçer. Ancak bazı adaylar düzenli çalışsalar bile, sürekli olumsuz düşünceler içerisindedirler. Başkalarının sorunsuz olduğunu düşünmek, rakiplerinin kendilerinden daha iyi olduğunu düşünmek, çevrelerindeki arkadaşlarından ya da akrabalarından üniversite ya da liselere giriş sınavlarında istedikleri yerlere girmeleri sonucu başta aile olmak üzere çevrenin ister istemez baskısı onları yıpratır. Oysa gerçek, onların düşündüğünden farklıdır. Herkesin sorunları vardır. YGS-LYS veya LİSELERE GİRİŞ SINAVLARI; planlı çalışılırsa çözülebilecek sorunlardır. Çözümü olan şeyler; sorun sayılmaz, yeter ki çözüm yollarını uygulamayı bilelim.

Öğrenciler, dönem dönem kapana sıkışmış gibi hissederler, özgürlüklerinin olmadığını düşünürler. Ancak şunu unutmamak gerekir, her insanın sorumlulukları vardır. Bir mesleğe sahip olan insanlar da özgür değildir. Çünkü yetki (statü) sorumluluğu beraberinde getirir, sorumluluklar ise bireyin davranışlarını sınırlar, dolayısıyla özgürlüğünü kısıtlar. Lakin gençler şunu unutmayın! Mutlak özgürlük yoktur.

Yarın hem okullar hem de dershaneler eğitim-öğretimin ikinci yarısı için açılıyor. İkinci dönem daha zorlu bir dönem olacak. Benim ifademle “sınav dönemi”! Sınavlara hazırlanan arkadaşlar için son ayarlamaların, düzeltmelerin, yapılacağı dönem.  Bu dönemde kaygıda artışların olması doğaldır. Önemli olan çözüm yollarının bulunmasıdır. Bir eğitim danışmanı, bir uzman bu dönemde sizlere yardımcı olacaktır.

Sınavlara hazırlık dönemindeki gençlerin ruhsal durumu –ergenliğin de etkisiyle- farklılıklar gösterir.  Öğrenci, sürekli etrafındaki (ona göre) mutlu ve özgür insanları gözlemler. En zor durumda olanın kendisi olduğunu düşünür. Kimse onu anlamamaktadır. Üstelik herkesin ondan bir beklentisi vardır. Bu dönemde gencin, realist olup kendisini toparlayarak zorlukları alt etmesi gerekir. Bunu kendi başarabilir ancak her birey şahsına münhasırdır. Kimileri bu durumu daha ağır yaşayabilir. Böyle bir durumda anne ve babalar daha çok anlayışlı olmalı ve bir uzmandan yardım istemelidirler. Çünkü kaybedecek zaman yoktur. İkinci dönem yani sınav dönemi gelmiştir. Eğer genç bu durumu atlatamazsa; hareketleri yavaş ve çaresizdir, mutsuzdur. Sınavın ne kadar yanlış bir sınav olduğunu, sistemin değişmesi gerektiğini savunur durur. Sınavı kazananları değil, kazanamayanları ölçüt alır. Bu davranışı, buhranlarını artırır.

“Sınav dönemi”nde aday o güne kadar yapması gerekenleri yapmamışsa,   "Yılın başında olsaydık!" diye hayıflanır. Sınava hazırlananlar bu dönemi yaşamak istemiyorlarsa, danışmanlarının dediklerini uygulamalıdırlar.

Başarabilirsiniz. Çünkü ne kadar zor olsa da sorunları çözmeden bırakmıyorsunuz. Kaçmanın ya da ertelemenin sorunları daha da büyüttüğünü biliyorsunuz.

Keşke dememek için zamanınızı doğru değerlendirin, çalışmalarınızı sıkılaştırın, kendinize inanın ve güvenin! Son pişmanlık fayda getirmez sözü var halk arasında, aslında ilk pişmanlıkta fayda getirmiyor. Bu yüzden atacağımız adımları düşünerek atmalıyız.

Sorularınız ve danışmak istedikleriniz için bana mail adresimden ulaşabilirsiniz.

Eğitim Danışmanı, [email protected]