Her yıl 29 Ekim  Cumhuriyet'in  Bayramını kutluyoruz!.

Bir ara öyle bir hal aldı ki; özellikle 1980 darbesinden sonra bayramlar yapmacık bir hale geldi!

Cumhurun seçtiği yöneticileri deviren bir darbeci güç, cumhurun hürriyetine, hür iradesine bir darbe yaparak,  zaten tam yerleşmemiş cumhuriyet bilinci konusunda,insanların  kafasını Allah bullak etti.. Özellikle içlerinde benim de bulunduğum yeni nesil olarak bizler bunu hiç ama hiç anlamlandıramadık.. İçimize sindiremedik..

Üstelik hürriyetimizi kısıtlayanlar herkesten çok Cumhuriyet Bayramına sahip çıkıyorlardı!
Belki de bu ters algı dolayısıyla darbeciler Cumhuriyet bayramına en çok zarar verenler oldu.

Cumhur olarak biz de, bu konuda hürriyetimizi çok hafife aldık..

Belki de 15 Temmuz'da hürriyetimizi kaybetme ile karşı karşıya kalmamız, bizim cumhur olarak sahip olduğumuz kıymetleri hafife almamızdan olsa gerek..

Biz Cumhuriyet bayramına nereden geldik? 29 ekim 1923 sadece bir günden mi ibaret! Neden bayram olarak kutlamalıyız? Neler yapmalıyız..?

Bizlerin, belki de 29 Ekim'i,  geçiştirilmesi gereken, şeklen yerine getirilmesi gereken bir andaki  faaliyet olarak görmemiz, neler yapmamız gerektiğini çok düşünmemiş olmamızdan olabilir.

Oysa  koca bir imparatorluğu kaybetmiş, sıra milletin bekası, yurtsuzlukla karşı  karşıya  kaldığımız zaman; önce  Çanakkale'de;  birlikte ölme,birlikte var olma bilincimizin uyanışı ile başlayan istiklal mücadelemizin yaktığı meşalenin aydınlattığı bir bayram..

Sonra yurdun dört bir tarafı işgal edilince, 19 Mayıs 1919 Samsun'a çıkan  Mustafa Kemal'le organize olmaya başlayan mücadele ruhumuz ile vatanı terk etmeme , yurduna sahip olma irademizin simgesi olarak;

Gaziantep , Kahramanmaraş savunmaları, Dumlupınar, Sakarya meydan muharebelerinden işgalcilerin,Ege denizine dökülmesine kadar  emperyalizmle savaşın bir nişanesi olarak,

Bir daha yaşamamak üzere cephelerde yaşadığımız varlık mücadelesinin  sürekliliğinin kurumsallaşması ve teminat altına alınması için Cumhuru hür kılacak sistem olarak Cumhuriyet Bayramı ilan edilmiş..

Cumhurun hürriyeti öyle laf olsun diye ilan edilmiş bir bayram değil..

Bu bayram aslında Cumhurun yaşadıklarını , yokluk ve varlık savaşlarını unutmamak için bilincimizin temkin boyutunda sürekli uyanık olmamız için ilan edilmiş bir bayram..Ve bu bilinçle kutlanmalı..

Cumhuriyet ; Cumhurun hürriyetinin kurumsallaşması istiklali, istikbale taşıma becerisinin geliştirilmesi için..

Ama biz tam da bu noktada tembelleşmeye, gailesiz yaşamaya başladık.. Her şey hale yola koyduk, zannettik..

Ve yaşanmış her şeyi unuttuk..

15 Temmuz 2016 bu hafife almanın en güzel örneği..

Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyetin ilanından hemen sonra; önce anayasa, sonra reformlarla gelişme yolunun sistemini ve kurumlarını oluşturmaya başladı..İlkelerini yasa yasa, yönetmelik yönetmelik , madde madde inşa ettiler..

Yeni dünyanın yeni düzeninde modern devletin alt yapısını kurma mücadelesine girdiler..

İstanbul, Bursa, Edirne, Amasya, Manisa gibi illerimizin dışında tam olarak  hissedilemeyen devlet ve vatandaş ilişkilerini yeni devlet düzeni ile yurdun tamamını içine alacak şekilde organize ettiler.

Toplumun her bireyinin haklarını ve ödevlerini ilkeleştirdiler!Kurumları tesis edip, kurumlar arası ilişkiler ve kurumların görevlerini bir bir tanımladılar..

Hürriyetin ilelebet devamı için yaşamın her alanında yaşayan kurumsallaşmanın temelini attılar..

Belki de esas mücadele burada oldu ki 93 yıl geçmesine rağmen devletimizi cumhurun hürriyetini garanti altına alacak sistemi kuramadık..Kurumsallaşamadık..

Belki de içimizdeki göçebe ruhu, yerleşik düzen kurallarına hep isyan etti! Ama her şeye rağmen adaleti tesis etmek için adil bir sitemin kurulması icap ediyordu..

Şimdi geldiğimiz noktada, şöyle bakıyorum da daha çok yolumuz var..

Ülkenin bütünün gelişmesinden çok, kendi menfaatimizin sağlanmasını,ülkenin gelişmesinin esas şartı olarak yutturmaya çalışan bir yönetim tarzını terk edemedik..

Mesela bir Anayasa çalışması, yeni bir sistem kurmak istiyoruz;  görünürde memleket menfaati, memleketin ve milletin geleceği gibi davranıyor; perde arkasında, partilerimizi, kendimize yakın cemaatleri, hemşerilerimizi, aşiretlerimizi, kendi görüşümüzü iktidarda tutmaya çalışıyor ya da iktidara getirmeye çalışıyoruz..

Kendi faydamız memleketin faydası imiş gibi algı oluşturmaya çalışıyoruz..

Aslında hiç akıldan çıkarmamamız gereken şeyler;

Biz neden İmparatorluğu kaybettik?

Neden  darbeler yaşadık ? Yaşıyoruz?

Neden işgal  edildik?

Mondros Mütarekesini imzalama noktasına nasıl geldik?

Sevr neden oldu? Musul'u Kerkük'ü, 12 Adaları kaybetme sürecimiz nasıl gelişti?

Bu süreci oluşturan şartlar nelerdir?

Hala şu anda o sürecin benzerini yaşıyor muyuz?

Bu kısır döngüden nasıl çıkarız?

Bunları araştırmak, irdelemek zorunda değil miyiz?

Olayları iyi tahlil etmek  durumunda değil miyiz?

 

Bunu Cumhurun bireyleri olarak yapmıyorsak, sorgulamıyorsak ; Cumhuriyet Bayramı'nı ha kutlamışız ha kutlamamışız!

 

Biz olayları analiz etmekten çok kişileri mahkum edip işin içinden sıyrılmaya çalışıyoruz..

Ya  da kahramanlarımız üzerinden mücadele ediyoruz!

Öyle bir noktaya geliyoruz ki, her dönem ilahlarımız oluyor! İlahlaştırmalar yoğunlaştıkça iradelerimizi teslim ediyoruz...

Ve 15 Temmuz gibi milletin varlığını tehdit eden olayları yaşıyoruz!

Neyse ki; bu millet yok edilmeye çalışıldığı her an yeniden diriliyor; Cumhuriyet Bayramı'nı hak etmemizi sağlayan 15 Temmuz Şehit ve Gazilerimizi de buradan bir daha yad etmek istiyorum...

15 Temmuz'da yarım saat bir gecikme ile bugün sahip olduğumuz Cumhuriyet Bayramı'mız yok olabilirdi...

Biz devlet düzenini adilleştirecek sistemi kurmalıyız.

Gelişmemizin önünü açacak, toplumun içindeki keşif ruhunu ortaya çıkaracak, hür iradesini kullanma özgüvenini aşılayacak bir sistem.

Toplumsal istişareyi harekete geçirecek bir sistem.

Ortak akılı tesis edecek bir sistem.

Bu medeniyetimiz için şart.

Haklarımızın garanti altına almak için şart.

İstikbalde de bağımsız olabilmemiz için şart.

İlkeleri tesis etmek, liyakatı olmazsa olmamız yapacak sistemi kurmak, zahmet ve zaman ister ama  kurulunca her şey çok kolay olur.

Bunun için vatandaş olarak sabırlı olmalıyız, sistemi talep etmeli, sistemi bozacak davranışlardan kaçınmalıyız.

Eğer kişilerle uğraşıyorsak, kızgınlığımız A şahsına , B şahsına, C liderine D başkanına ise yanlış yoldayız.

Doğru olan olayları doğru analiz edip doğru sonuçlar çıkarmak.

Yoksa sadece dilde, Cumhuriyeti savunan da olsak, Cumhuriyet düşmanı da olsak, aslında  iki halde de memleket için bir şey yapmamış oluruz.. Cumhur her zaman yok olmayla karşı karşıya olur.

Cumhuriyet Bayramı da formaliteden öte gitmez.