BM Suriye meselesini görüşüyor. BM'ye üye ülkelerin Devlet Başkanları, Başkanları ve Cumhurbaşkanları bu toplantıda yer alıyor. Türkiye ise Başbakan seviyesinde bu toplantıya katıldı.

Suriye'deki iç savaştan en çok etkilenen ülke Türkiye! Şu anda ülke sınırları içerisinde iki buçuk milyonun üzerinde Suriyeli mülteci var. Bunların barınma, beslenme ve sağlık problemleri Türkiye'ye büyük yük getiriyor. Bu yüke bütün dünya devletlerin insanlık adına ortak katkıda bulunmasını bekliyor Türkiye. Ve BM bu problemin çözümü için bir toplantı düzenliyor. Katılımcı ülkeler hep en üst seviyede temsil ediliyorlar Türkiye hariç.

BM toplantısından önce Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya'ya giderek Putin ile bu konuyu görüşmüş ve mutabık kalındığını açıklamıştı. Cumhurbaşkanının BM toplantısına katılmamasının sebepleri üzerinde çeşitli yorumlar yapılıyor.

Neymiş efendim, ABD Başkanı Obama randevu vermediği için katılmıyormuş!

İngilizce bilmiyor olması katılmama sebebi olabilirmiş!

Ağzı olan konuşuyor!

Halbuki Sayın Erdoğan daha önce BM'nin yapısına karşı olduğunu açıklamış, beş ülke tarafından alınacak olan kararların adil olmayacağını söylemişti. Sanıyorum halen aynı fikirde olduğu için bu toplantıya katılmadı!

***

BM toplantısın sırasında konuşulanlardan anladığımız, Suriye'de Esad (Esed) sız bir çözümün düşünülmediği. Şayet bu gerçekleşir ve Suriye'de Esad'la devam kararı alınırsa Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir karara imza atmak istememiş de olabilir. Suriye iç savaşından bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Esad karşısındaki tutumu belli. 

Bu kadar sert söylemlerden sonra hemen seçimlerden önce böyle bir kararı onaylamanın gerekçesi halka zor anlatılır. Diyeceğim ama savcılığını yaptığı Ergenekon davasından “ALDATILDIK”,  cemaat olayından  “KANDIRILDIK”, açılım sürecini fiyasko ile sonuçlanmasından sonra “SÖZLERİNDE DURMADILAR” gibi kısa cümlelerle sıyrılmayı becerebilenler bu işinde kılıfını bir şekilde hazırlarlardı. Bakalım bu toplantıya katılmamanın altından hangi büyük gerekçeler çıkacak.

***

Başbakan Ahmet Davutoğlu ABD'de Türklere yaptığı bir konuşmada “terörün belini kırdık” dedi. Hemen akabinde beli kırılan terör bir Binbaşımızı şehid etti. Adana'da bir polisimiz hayatını kaybetti. Güney Doğu bölgemizden her gün çatışma haberleri geliyor. Karadeniz Bölgesinde yer alan bir ilimizde PKK karakol taradı. 

Beli kırılan terör örgütü bunları yapabiliyorsa birde açılım süresince semirtilen terör örgütünün neler yapabileceğini siz hesap edin. 

***

Teröristin yerini veya teröriste yardım ve yataklık yapanı güvenlik güçlerine bildirene ödül verileceği açıklanmıştı. Şayet bu karar halen yürürlükte ise bir ihbarım olacak.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, PYD'nin bir terör örgütü olduğunu açıkladı. PYD, PKK'nın bir uzantısıdır dedi ve Türk uçakları tarafından mevzilerinin bombalandığını söyledi.

Daha altı ay öncesine kadar PYD Lideri Salih Müslim, Ankara ve İstanbul'da misafir ediliyor ve birileri ile görüşüyordu. Hâkim ve Savcılar Salih Müslim ile görüşenleri ve toplantı düzenleyenleri bir an önce tespit edip gerekli işlemi başlatmalı.

***

Bayramdan önce İstanbul'da gerçekleştirilen Teröre Hayır Mitingi için de bir şeyler yazmadan geçmek olmaz. Teröre Hayır Mitingine katılıp konuşma yapanlara bakınca insan kendi kendisine “yahu teröre karşı önlem almakla yükümlü insanların burada ne işi var” diyesi geliyor. Ama demiyoruz! 

Uyanmak yok, uyumaya devam!