Geçtiğimiz Cuma günü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Konya'daydı...

Kulu Cihanbeyli Yardımlaşma, Kültür ve Çevre Derneğitarafından düzenlenen ve 'çözüm süreci'ni ele alan toplantıda, üzerinde dikkatle durulması gereken bu önemli konu hakkında kelam etti.

Bir zamanlar akil insanlar vardı... Çözüm sürecini en tabana yayma gayesinde bölgelere dağılmış ve çözüm sürecinin propagandasını yapmışlardı.

Sahi ne oldu bu akillere, neden ortalıklarda gözükmüyorlar?

Anlaşılan, akiller görevi, işin asıl sahibi olan hükümete vermişler. Hükümet ilgileniyor, çözümü isteyen sivil toplum kuruluşları da hükümetin bu barışçıl adımını destekliyor.

Çözümü aklı başında olan kim istemez ki?

Savaşın kazananı olur mu?

Hele bu savaş öylesine, sadece oyalamak için, başkalarının güdümünde olan ve bizi bize düşürmek için çıkarılmış bir savaşsa, savaşan değil, senaryoyu yazan kazanır.

Dökülen bu kan artık dursun, anaların yürekleri yanmasın, kimse ağlamasın, Türkiye birilerinin istediği şekilde yönlenmesin, karışmasın, karıştırılmasın...Ortak paydamız, ortak görüşümüz bu yönde.

Ama gel gelelim ki, bir yerde bir şeylerin yanlış gittiği de aşikar. Çözüm süreci denilip sahnelere çıkıldığından bu yana ne değişti?

Verdiğimiz şehit sayısı bir miktar düştü. Ama terör örgütü hain eylemlerini sürdürmekten hiçbir zaman vazgeçmedi. Süreci baltalamak için elinden geleni ardına koymadı. Çünkü çözümü istemediler, istemiyorlar...

Hükümet de başta doğru bir adım attı ise de süreci iyi yönetemedi. Bebek katilinden medet umuldu. Bu sürece binlerce insanın katili olan ve şu an İmralı'da beslenen şahıs da dahil edildi.

Dağlar bir miktar sessizliğe bürünse de, masada işin rengi değişti. Sorunu çözelim derken, çözülme eğilimine girdik ve taviz üzerine taviz verdik.

Bugün 24 Kasım...

Öğretmenler Günü...

Hatırlar mısınız, şimdilerde adının Dersim olarak değişeceği konuşulan Tunceli'de 7 Ekim 1993 yılında devletin memuru olan, halkı eğitmekle vazifelendirilmiş, geleceğin inşasının temel taşı olan öğretmenlere yönelik bir saldırı düzenlenmişti.

Bu saldırıda 5 öğretmen şehit düşerken, 1 öğretmen de yaralı olarak kurtulmuştu...

Bugün o öğretmen, tüm olumsuzluklara rağmen halen görevinin başında. Şu an Konya'da ve öğretmenlik görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyor.

Vücudundan çıkarılan mermilere, yaşadığı onca acıya, başından geçen tüm olumsuzluklara rağmen 'Ben öğretmenim. İşim öğretmek, bu vatanın evlatlarına iyiyi ve doğruyu öğretebilmek için, geleceğin şekillenmesinde benim üzerime düşen görevler var. Bu görevlerden vazgeçmedim, geçemem' diyor.

Gazilikunvanı kendisine aradan geçen 21 yıla rağmen verilmese de o bunun derdinde değil. Onun derdi, belki de bu çözüm sürecinin en bilinçli ayağını oluşturmak.

Ekranlarda boy göstermiyor, çözüm süreci çözüm süreci diye haykırmıyor. Ama o biliyor ki, bugün yaşanan sorunların temelinde dünde yapılan yanlışlar ve eğitim eksikliği var. Bugün hangi ilde hangi beldede olursa olsun, geleceğin mimarlarına bu süreci en doğru şekliyle sunuyor.

Eğitiyor...Ve çözüm sürecine sağlanabilecek en büyük katkıyı sağlıyor. Doğru bildiği yolda, kendinden emin adımlarla ilerliyor...

Başta yılın öğretmeni olmayı çoktan hak etmiş olan öğretmenimiz Cemal Ünlü olmak üzere tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyor, somut bir ilerleme göremesek de çözüm sürecinin ne zaman sona ereceğini merak ediyor, sürecin hayırla sonuçlanmasını diliyoruz.

Mesnevi'den:

“İbret almayı, uyanmayı Hak'tan dile; kitaptan, sözden, harften, dudaktan değil!”