Çocukistan

Yenigün Gazetesi Çocukistan’ı Sunar

Serhat o gün doğru dürüst uyuyamamıştı. Bu çocuk da kimdi? Neden Serhat’a kibirli davranıyordu? Ayağa kalktı, sağına soluna bakındı ve yatağına oturdu. Yatmadı, biraz düşünmek istiyordu. Bu ajan aslında ona hem iyilik hem de kötülük yapmıştı. Kötülük yapmıştı çünkü kendisini yapmadığı bir suçla şikâyet etmişti. İyilik yapmıştı, çünkü mahkemeyi kazanacağını biliyordu ve bu sayede ‘pek gizli ajan’ olabilecekti. Serhat hamakta yattığı saati düşündü. Saat 16.00 ila 16.30 arası onun haftalık izin saatleriydi. Bir dakika! O saatler onun haftalık izin saati günlük değil! İyi de o gün Çarşambaydı ve Çarşamba günleri onun haftalık izin günüydü. Bu ne demek? İzin saatleri mi değişti? Hayır, çünkü o sabah kontrol etmişti ve günler aynıydı. Peki ya bu, kendisine oynanmış olan bir oyun muydu? Ya da bir rüya? Rüya olmadığından adı gibi emindi çünkü hissedebiliyordu. Serhat yan tarafta uyumuş olan Osman’a baktı. Çocuğun kapalı gözleri sanki ‘bir gün iyi olacağım’ dercesine kapalıydı.

Ertesi gün oldu ama Serhat iyi değildi. İçinde kaybedecekmiş gibi bir his vardı. Ama hala merak ettiği bir şey vardı. Osman da kim? Gerçekten ‘pek gizli ajan’ mı? Bir süre sonra askerler geldi. Osman’ı ve Serhat’ı alıp götürdüler. Gizli Ajan Dedektifinin odasına girdiler. “Mahkeme başlamıştır.” dedi dedektif. ”Şikâyet sebebiniz nedir?” Osman: “Şikâyet sebebim bu gizli ajanın yanlış günde haftalık iznini kullanması efendim.” Serhat, Osman’ın lafını böldü ve: “Nereden biliyorsun elinde delil var mı?” Osman’ın elinde delil var mı? Osman gerçekten ‘pek gizli ajan’ mı? Bu bir oyun mu? Mahkemeyi kim kazanacak? Yarın devam edeceğiz.

Yenigün Gazetesi Çocukistan’ı sundu.