Türkiye’de cemaatler  Diyanet tarafından denetlenmelidir diyor İstanbul müftüsü.  Diyanet nasıl denetleyecek acaba? Diyanet teşkilatı konjontürel bir teşekküldür.  Siyasi yapıya göre değişir. Kısaca yakın geçmişe bakalım Diyanetin. 1926 yılında Şapka iktisası kanunu çıktıktan sonra diyanet teşkilatı vatandaşların camilerde şapka giymeleri hususunda tamimler yayınladı. Türkçe ezan hususunda  tamimleri oldu. 

Biraz daha beriye gelelim. 12 Eylül darbesi yapıldıktan sonra dönemin Diyanet işleri reisi Tayyar Altıkulaç ehl-i sünnet kuruluşlarını darbeci Kenan Evren’e özel bir dosya ile şikayet etti. Bu ehl-i sünnet kuruluşların tek bir suçu vardı “Kur’an okutmak”.  Müftüler ehl-i sünnet kuruluşlarına baskınlar yaptılar “Kur’an okutuyorlarsa şikâyet etmek için”.  Nice müftüler biliriz baskın yaptıkları ehl-i sünnet kuruluşlarında suçüstü yaptıkları “Kur’an-ı Kerim ve ilmihal” kitaplarını çuvallarla jandarma ve polis karakollarına götürmüşlerdir.  

Bu diyanet mi cemaatleri denetleyecek? 

Şu andaki Diyanet elbette 1980’lerdeki Diyanet değil. !930’lardaki Diyanet de değil. Ama Diyanet teşkilatı siyasi iktidarın kontrolündedir. Bu bakımdan cemaatler Diyanet teşkilatı tarafından kontrol edilemezler ve edilmemelidirler. 

Öyleyse çözüm nedir? 

Kanaat-i şahsiyeme göre cemaatler müstakil olmalıdırlar. Kanunen suç işliyorlarsa mahkemeler her halükarda müdahil olur ve olmaktadır. Bölücü olmamak kaydıyla cemaatler hür ve müstakil olmalıdırlar. 

Kaldı ki, cemaatler bildiğimiz kadarıyla ekonomik olarak devletten hiç  bir katkı almıyorlar. Cemaatler millete bağlıdırlar. Milletimiz tarafından finans edilen cemaatler yine milletimiz tarafından takdir edilmektedirler. 

Devletimizin yapması gereken şudur; kanunlara  aykırı bir yapı içinde olmayan, milletimizin temel değerlerini genç dimağlara vermeye çalışan, devlet-millet ve bayrak sevgisini ilmek ilmek işleyen faydalı kuruluşlar güçlendirilmelidir. Buna Selçuklu ve Osmanlı modeli de denilebilir. 

Ömer Halisdemir gibi zor zamanlarda vatanı için ölüme koşan ehl-i sünnet kuruluşlarını güçlendirmek devletin temel misyonu olmalıdır. 

Devletten bir kuruş para istemeden devlet ve millet için gece- gündüz mesai yapan bu isimsiz kahramanları rencide etmemek lazımdır. 

Sabah namazında mesaiye başlayan ve yatsı namazına kadar mesai yapan ve asgari ücretle çalışan  ehli-i sünnet kuruluşlarını küstürmemek lazım.  

Devletten para istemiyor, personelini kendisi yetiştiriyor ve Ömer Halisidemir gibi vatan sevgisini dar zamanlarda ortaya koyuyor.