Çatalhöyük  Konya'nın  Mevlana müzesinden sonra dünya çapında en çok tanınan ve ziyaret edilen yerlerinden biridir muhtemelen. Konya'nın Çumra ilçesinde bulunur. Doğu batı yönlü iki höyükten oluşmaktadır. Höyük 21 metre yüksekliğinde, 13,5 hektarlık bir alana yayılmıştır. İlk olarak 1958 yılında İngiliz arkeolog James Mellart tarafından keşfedilmiş ve sonrasında da dünyaya tanıtılmıştır.  Neolitik Döneme ( Yeni Taş Çağı) ait olan bu devasa köy arkeolojide çok farklı bir yere sahiptir. Nedeni ise bugüne kadar kazılmış en büyük ve en fazla nüfusa (8000 kişi) sahip Neolitik Dönem yerleşimlerinden biri olmasıdır.

Bu yerleşim yerinde sokak diye bir kavram yoktu,  evler birbirleriyle birleşikti ve insanlar bütün işlerini damlarda yapmaktaydı, evlerine ise damlarda bulunan hem girişe hem de duman çıkışına yarayan bacalardan sağlarlardı. Merdivenlerden aşağıya inilir ve iç mekana girilirdi. Çatalhöyük insanları ölülerini evlerinin zeminlerine gömmekteydiler. Evlerin içerisi  duvar resimleri, kabartmalar, heykeller gibi sanat eserleriyle bezeliydi. Bu sanat eserlerinden biri olan Ana Tanrıça heykeli en bilinenlerden biridir. Bu heykel de oturur vaziyette, çıplak, şişman bir kadın ve  iki yanında leopar  bulunmaktadır . Kadın figürünün, bacağının arasında yerde duran çıkıntının, olasılıkla doğurma anının betimlendiği bir sahne olduğu düşünülmektedir. Bu da Ana Tanrıça'nın doğurganlık ve bereket sembolü olarak yorumlanmasına neden olmuştur. Bu heykel bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir. Bu görkemli köyü anlatmak için tabi ki bu kadar kelime yetmez ancak hepsini de buraya yazamayız. Eminim gidip görünce daha çok hayran olacaksınız...

Kaynak:  YKY Yayınları, Çatalhöyük Leoparın Öyküsü,  Ian Hodder. Homerkitapevi, Tanrıça ve Boğa, Michael Balter.