Hafızam beni yanıltmıyorsa 2000,yahut 1999 senesi idi (yanılıyorsam lütfen düzeltin.) rahmetli Erbakan hoca Konya’da yurt dışından da misafirlerin olduğu bir toplantıya katılmıştı, bizlerde hocanın toplantısının organizasyonunda ekip olarak görevli idik.

Hoca toplantıda Almanya’nın sanayi bölgesi olan RUHR’daki anılarını anlatıyordu.Orada gördüğü otoyol gibi uzun ve geniş hattane bantları anlattı ve Türkiye’deki “AĞIR SANAYİ HAMLAESİNİ” başlattığını lakin ülkenin siyasi ve ekonomik koşulları nedeni ile ağır sanayi hamlesinin ıskalandığını üzülerek anlattı.

İlk defa orada duymuştuk. -“ABD’nin 10 tane uçak gemisi var. Siz çok çalıştınız 11 uçak gemisi yaptınız, ama onu yaparken onlar 80 tane yapar ,yani siz onları o alanda geçemezsiniz.Siz öyle bir şey yapmalısınız ki onların uçak gemisinin üzerine kalkan oluşturup gemiden her fırlatılan füze, kurmuş olduğunuz kalkana takılıp geri kendisini vursun.Yani biz ağır sanayi hamlesini ıskaladık. Şimdi onları geçmemiz için ileri teknolojiyi yakalamamız lazım.”dedi ve bir video gösterisi sundu.

Video; Uzaktan kumanda ile insansız araçların,robotların nasıl harp makinesine dönüştüğünü anlatıyordu.Önüne gelen 10 mt lik barikatları zıplayıp arka tarafına geçip, hedefi yok ettikten sonra tekrar zıplayıp geriye dönen robotları gördük.Bilgisayarda tek tuşla ABD nin küçülüp bizim dünyayı nasıl kaplayacak kadar büyüdüğümüzü gösteriyordu.Sonra toplantıdakilere dönüp dedi ki, “Bu gördüğünüz bilgisayar oyunu değil, iki tane lise talebesinin çalışması” dedi.Hepimiz donup kalmıştık.İki lise talebesi bunları nasıl yapmış diye? Hoca devamla “bu gençler TÜBİTAK’a müracaat etmişler onlarda savunma bakanlığına falan derken kimse elini uzatmamış. Bu çocuklar bizim gözetimimiz altında isimlerini gizli tutuyoruz.”

Maalesef Türkiye’de böyle girişimcilerin başına gelenleri hatırladığımızda neden gizli tutulduğunu daha iyi anlayacaksınız.

Nuri Killigil; Namı diğer ,NURİ PAŞA! Enver paşanın kardeşi. I. Dünya Savaşı'nın sonlarında Azerbaycan'ı işgal eden Rus-Ermeni birliklerinin Mart Olayları adı ile anılan Müslüman katliamları yapmaları üzerine, Kafkas İslam Ordusu'yla bölgeyi işgalden kurtarma harekatı başlattı.Büyük kahramanlıklar gösterdi.Daha sonra  1938 yılında Türkiye'ye döndü ve Zeytinburnu'nda kok kömürü satan bir şirketi satın alıp burayı bir madeni eşya fabrikasına dönüştürdü. Bu fabrikada tabanca, matara, demir çubuk, gaz maskesi ve mermi üretmeye başladı.(biz o zamanlar raptiye üretemiyorduk) Nuri Killigil daha sonra fabrikasını genişleterek Sütlüce'ye taşıdı. Burada yeni motor ve makinelerle havan ve havan mermisi üretimine başladı. Bir süre sonra fabrikanın silah üretmeyeceğini beyan etti. Fakat üretim gizlice devam etti. ARAP- İSRAİL SAVAŞINDA ,BM ve ABD; Arap ülkelerine silah ambargosu uygulayınca devreye Nuri Killigil girdi.Bu vaziyet İsrail’i ve ABD’yi rahatsız etti 1949 yılında fabrikası ile birlikte kendisi ve işçileriyle beraber patlatıldı cesedi bile bulunamadı.Boş tabutla defnedildi.

Şakir Zümre; Bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün ricasıyla silah sanayi işine girdi. Dönemin en iyi uçak bombalarını yaptı. Türkiye’ye döviz kazandıracak noktaya geldi. Yunanistan’a on binlerce dolarlık uçak bombası sattı. Marshall Planı doğrultusunda savunma sanayinden çekilmesi istenince o da çareyi soba üretmekte buldu. Silah yapmayı bırakıp soba üretmeye başladı.

Rahmetli Nuri Demirağ'ın ürettiği uçakları yakarız ama sattırmayız diyerek engelleyip batıran acentacı, müstemleke zihniyet hiç değişmedi.

Killigil’i patlatan, Demirağ’ı gömen, Zümre’yi sobacı yapan; Bayraktar’a ne yapmaz.Son günlerde Selçuk Bayraktar üzerinden yapılan saldırıları hafife almayın. Mesele Selçuk Bayraktar ya da onun Erdoğan’ın damadı olması değil. Mesele daha derin ve daha planlı.Erbakan hocanın İTÜ den öğrencisi olan Özdemir beyin oğlu Selçuk Bayraktar, ismi gizlenen o lise talebesinden biridir.Bugün savunma sanayisinin kilometre taşı olan bu genç adam, Erbakan hoca ve Bayraktar ailesinin desteği ile Türkiye’yi uçuracak projelere imza atmakla birlikte yeni Selçuk Bayraktar’lar için, çalışmalarına tam gaz devam etmektedir.İBB ile birlikte DENE-YAP projesi ile yüzlerce yeni mucide yol açma imkanı sağlamıştır.Her şey den önce bu ülkede popçuya-topçuya verilen değerin bir miktarı da bu çocuklara veriliyor güveni gelmeye başlamıştı ki bizi yanıltmadı bu coğrafyanın insanı.Her dönemde içimizde hep bir “İrlandalı” olmuştur.”Bizim izin vermediğimiz hiç şey yapamazsınız.”duygusunu  taze zihinlere yerleştirmek,umutlarını yok etmek onları göçe zorlamak!ASLINDA SELÇUK BAYRAKTAR’IN YAPTIĞI, BEYİN GÖÇÜNÜ ÖNLEMEKTİR.RAHATSIZLIĞIN TEMELİ BUDUR.ÇANAKKALEDE YAPTIKLARININ BİR BAŞKA VERSİYONUNU ŞİMDİ YAPMAKTADIRLAR.VATAN MÜDAFASINDA,CENK MEYDNINDA YİTİRDİĞİMİZ ÜNİVERSİTE VE LİSE MEZUNU ÇOCUKLARIMIZI, BİR ASIR SONRA BİR BAŞKA HARP SAHASINDA YOK ETMEYE,KENDİLERİNE HİZMETE MRCBUR BIRAKMAYA ÇALIŞMAKTADIRLAR.BUNU DA MAALESEF BU TOPRAKLARIN İŞBİRLİKÇİ KİFAYETSİZ MUHTERİSLERİ ELİ YAPMAKTADIRLAR!

2011 yılında çok ileriye giden Türkiye’yi durdurma ve 100 yıl öncesinin intikamını alma hesapları yaptılar. İntikam derken, 100 yıl önce yapamadıklarını yapma planı. Suriye üzerinden bölgeyi ateşe verdiklerinde asıl hedef Türkiye idi. Önce Fetullah’ın teröristleri sahne aldı. MİT krizi, Gezi, 17-25 Aralık. Ardından aynı el tarafından yönetilen PKK tekrar sahne aldı. 6-8 Ekim olayları hendek-çukur eylemleri. Tekrar sahne sırası FETÖ’cülere geldi. 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi. Sonra ekonomik tetikçiler tetiğe bastı. 2018, 2019 ve günümüzde devam eden finansal terör saldırıları.

2009 yılı eylül ayında Sinop’ta Milli Savunma Bakanlığı tarafından açılan İHA ihalesine katılan firmaların araçlarının uçuş testi yapılmıştı. Test sırasında bir İHA’nın düştüğü haberi gelmişti. O zaman Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Taktik (geliştirme) İnsansız Hava Aracı Projesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçları doğrultusunda başlatılmış olup; gelinen aşamada, ihalede yer alan firmalardan ilki 28 Eylül-2 Ekim 2009 tarihleri arasında Sinop’ta fiili uçuşlu gösterimi (demo) yapmak üzere davet edilmiştir. Yapılan olağan çalışmalar sırasında, bu sabah itibariyle gerçekleştirilen ilk uçuş esnasında meydana gelen teknik bazı aksaklıklar nedeniyle uçak düşmüştür” denildi. .

Meğer düşen İHA Bayraktar’ınmış ve düşmesi normal bir düşme değilmiş. Yani Bakanlığın açıkladığı gibi bir teknik arıza değilmiş. Test komisyonunda yer alan karacı bir general, Bayraktar İHA’sının pilotuna şartnamede olmayan bir talimat veriyor. Pilot itiraz ediyor, “Bu şartnamede yok” diyor. General ısrar ediyor ve uçak düşüyor. Böylece alım yapılmıyor.

Bugün Libya’da,Suriye’de,Kuzey Irak’ta ve PKK teröründe ki SİHA ve İHA ların başarıları küresel sermaye ve silah baronlarını rahatsız etmiş olmalı ki Türkiye’nin yüz akı BAYKAR Makine’nin beyni olan bu genç mühendisi hedef tahtasına oturttu.Hep böyle olmuştur meydanda bileğini bükemedikleri milletin evlatlarını itibarsızlaştırmak için iftira ve yalanlarla yıpratıp yarıştan düşürmeye çalışmaktadırlar.İçerideki işbirlikçilerinin bu saldırısı masum bir muhalefet çıkışı değildir.!

Hesap Türkiye’nin bölgedeki dengelerdeki ağırlığından duyulan rahatsızlıktır.İçimizdeki beyinsiz işbirlikçilerin görevidir bu.Zerre muhatap alınmamalıdır.Onların zerre miktarda özgül ağırlığı yoktur.Ormanın önündeki çalı kadar kütlesi olanlarla uğraşmak yerine asıl muhatap, küresel baronların birer ikişer bölgeden çekilmesini sağlamamız gerekmektedir.Fransa ve İtalya’nın doğu Akdeniz’den çekildiği gibi.

Bu beyinsizler, 1946 yılına kadar faaliyet gösteren kendi açtıkları “KÖY ENSTİTÜLERİNİ” midesinden bağlı oldukları ağabeyleri istedi diye kapatıp öğretmen okullarına çevirmiştir.1960'ta Columbia Üniversitesi'nde "Türkiye'de Köy Enstitüleri" doktora tezini veren  Fay Kirby (1926-1990), Köy Enstitüleri için "Türk toplumunun çağdaş bir toplum durumuna getirilmesinde bir kaldıraç olarak kullanma yolunda,  II. Mahmut döneminde başlamış olan deneylerin art arda gelen başarısızlıklarından elde edilen deneyimlerinden sonra bulunmuş olan çıkar yoldur." der. Bu iyi icraatta bu müstemleke kafalar tarafından yok edilmiştir.

Maalesef bizim şanssızlığımız Gazi Mustafa Kemal Paşa gibi bir dehanın yanında ,Kurtuluş savaşının hiçbir evresinde yer almayan İstanbul’dan kaçıp monşerleşmiş bu, batı teolojisinin hurafelerini medeniyet diye kabullenmiş gerici yobazların yanında bulunmasıydı.Mecburiyetten faşist yobazlarla Cumhuriyeti kurmak zorunda kalınmasıdır.Toplumun kanaat önderlerinin bulunduğu 1’ici meclis kısa süre sonra tasfiye edilip bu azgın grup meclise ve devlete hakim olmuştur.

Onun için her iyi şeye muhalefetin kaynağı bunlar değil çıkarı bozulan küresel emperyalizmdir. Bu “AĞ”lara “BA””BA”diye diye doluşan sinekler,böcekler EMPERYALİZMİN MAŞASIDIR!

Birden gündemi değiştirdiler. HDP-İYİP polemiği çok ihtiyacımıza ilaçmış gibi enerjimizi harcıyoruz. İkisini de tutan el aynı, ne diye vaktimizi alıyorsunuz?Bu tartışma savunma sanayimize yapılacak hamlenin karartılması içindir.

ŞİMDİ UYANIK OLMA VAKTİDİR.

Biz gelişmekte olan savunma sanayimizi ve Selçuk ve yeni Selçukları koruyalım.

BUGÜN İHA’LARA, SİHA’LARA, YERLİ OTOMOBİLE, MİLLİ TANKA, MİLLİ GEMİYE, MİLLİ DENİZALTINA VE MİLLİ SAVAŞ UÇAĞI YAPIMINA KARŞI DURANLAR, DÜN NURİ PAŞA’NIN YAPTIKLARINDAN RAHATSIZLIK DUYANLARIN TA KENDİSİDİR.