“Çağlayan Duygular” adını verdiğim kitabım yayımlandı çok şükür.

Bu kitap her ne kadar yedinci kitabım olsa da ilk şiir kitabım olması hasebiyle benim için son derece önemli…

Şiir yazmak, nesir yazmaktan çok daha zor…

Zira şiirin kendine özgü kuralları var.

Şiir yazmaya, merhum babacığımın kazandırmaya çalıştığı okuma aşkı, yazma becerisi ve şiir sevgisi ile ortaokul sıralarında başladım.

O yıllarda şiir diye yazdığım karalamaların hepsini daha sonraki yıllarda imha ettim.

1974 yılında Yeni Konya Gazetesi’nin düzenlediği “Mevlâna konulu Şiir Yarışması” na babamın isteği ile katıldım. Şiirim dereceye girdi, ödül aldı ve gazetede yayımlandı.   

Bu bana büyük bir teşvik oldu, şiir yazmaya devam ettim. Bir defteri dolduracak kadar yazdığım o şiir defterimi ne yazık ki kaybettim. 

Daha sonraki yıllarda siyasi gelişmeler sebebiyle nesir yazmaya ağırlık verdiğim için şiir yazamaz oldum.

İki yıl boyunca telefonla görüştükten sonra 2012 yılında yüz yüze görüşmek ve tanışmak bahtiyarlığına erdiğim Şair Cengiz Numanoğlu Üstadım, uzun bir aradan sonra tekrar şiir yazmama vesile oldu.

Yazdığım şiirleri kendisine gönderiyor, Üstadın değerlendirmesini arzu ediyordum. Geçen yıl gönderdiğim “Efendim” başlıklı naatı, telefonda bana da okutup dinledikten sonra, “Maşallah, çok güzel, bayıldım, sen epey yol almışsın” ifadeleri bana büyük bir cesaret verdi.

Bu kitabın temeli o anda atılmış oldu.  

Bizlere şiiri sevdiren, topluma şiirle harika mesajlar veren, yaşayan büyük şairlerimizden Cengiz Numanoğlu Üstadıma yaptığı alicenaplık için şükran borçluyum.

Üstad Cengiz Numanoğlu, kitabıma sunuş yazısı yazmak ve kitabın isminde son kararı vermek suretiyle çok büyük bir destek ve katkı vermiş, bendenizi onurlandırmıştır.

Değerli Üstadıma en kalbi şükranlarımı ve hürmetlerimi sunuyorum.

Şiirlerimi büyük bir cesaret örneği göstererek kitaplaştırmaya karar verdiğim anda, editörlük yapacak bir şair dosta ihtiyaç duydum.

Bu isim tereddütsüz Şair Tayyar Yıldırım idi. Kendisi ile çalışmaktan ve editörlüğünden son derece memnun oldum. Yaptığımız çalışma bana çok şey kazandırdı.

Değerli Tayyar Yıldırım kardeşime de şükranlarımı sunuyorum.

Bu arada birçok kazanım elde ettiğim, Selçukya Kültür Sanat Derneği Şiir Okumalarını da anmadan geçemeyeceğim.

Bu vesile ile Selçukya Derneği Başkanı Fatma Şeref Polat hanımefendiye, şiir okumalarına katılan tüm şair dostlarıma şükranlarımı sunuyorum.

Ayrıca kitabımın kapak kompozisyonunu hazırlayan Şair Ahmet Efe ağabeyime ve teknik yönden katkıda bulunan Şair Yakup Çak kardeşime de sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Diğer yandan gazete köşe yazısında “Çağlayan Duygular ve Salih Sedat Ersöz” başlıklı bir yazı kaleme alan değerli kardeşim Şair Hasan Ukdem’e de teşekkürlerimi iletiyorum.

                                      Yüreğimden taşarak çağladı duygularım,

                                        Şiir olup döküldü sevinç ve kaygılarım.

Beyiti ile başladığım “Çağlayan Duygular” kitabımın hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyor, sizlere şiirle ilgili düşüncelerimi aktarmak istiyorum.

***   ***   ***

Şiir; duygulardan, düşüncelerden, hayallerden, hasretten, özlemlerden oluşan dizelerdir.

Şiir; yürekten süzülüp gelen, dil içince özel bir dil, söz içinde özel bir söz, sanat içinde özel bir sanat, ritmi, uyumu, estetiği ve yaşattığı duygu yoğunluğu ile özel bir yazım ürünüdür.

Şiir; kaynağı kalp olan her türlü mutluluk ve hüzünlerin bir duygu, bir çağrışım, bir izlenim olarak dışarı yansımasıdır.

Şiir; acı, sevgi, sevda, umut gibi nice duygular tattıran, insana keyif veren akıcı, sürükleyici tarzda içimizden dökülen duygu ve düşünce yoğunluğudur.   

Şiir; bir olaydan, bir görüntüden, herhangi bir gelişmeden veya bir düşünceden etkilenerek, bu etkiyi sıradanlıktan uzak, belli bir düzen içinde ifade etme sanatıdır.

Şiir; düzyazı dışında kalan anlatım biçimidir ama şiiri düzyazıdan ayıran yegâne özelliği, dizeler halinde yazılması değildir.

Şiirde, düzyazıdan farklı olarak imge, sezgi, duygular, uyum önemli bir yer tutar.  

Şiirde söyleyiş çok daha fazla etkili, duygular çok daha güçlü, algılar daha çok ön plandadır.

Şiirde okuyanı büyüleyen bir sır, bir güzellik, çözülemez bir gizem, kulağa hoş gelen bir söz dizisi, bir ezgi vardır.

Şiir; kalpten taşarak dökülen, dilden söz ve dizeler halinde dışarıya yansıyan çağlayan bir duygu, sel olup akan bir ruhsal hareketlilik, coşku dolu bir düşünce, olağanüstü bir his ve estetik barındıran, güzellikler içeren, insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenimdir. 

Türkülerimizin, ninnilerimizin, ağıtlarımızın temeli, kaynağı şiirdir. Bu sözlü sanat ürünlerini doğuran şiirlerdir. Yani şiir aynı zamanda bizim türkülerimiz, ağıtlarımız, sevinçlerimiz, kaygılarımızdır. 

Şiir; ruhu harekete geçiren, gönülleri coşturan, duyguları kıyama kaldıran, düşünceleri güzelleştiren, aynı zamanda hazarda birlik ve bütünlüğümüze katkı yapan, seferde milli duygularımıza tercüman olan ezgidir, marştır, destandır.

Şiir öyle bir söz sanatıdır ki kaynağı yürektir, uyarıldığı yer yürektir, etkisi yüreğe işler, tepkisi yürekten çıkar ve yüreğin en büyük eseridir.  

Şiir gerektiğinde düşmana en keskin kılıç, dosta şefkatin, merhametin, güvenin anahtarıdır.

Şiir yüreklere dokunan etkili bir söz, gönülleri yumuşatan tesirli dizeler, ruhları cûş eden içimizin, kalbimizin en gür sesidir.

Şiir; baharın müjdecisi, gülün, çiçeğin açması, böceğin uçması, yeryüzü ve gökyüzünün tasviri, yeşil ve mavinin birleşmesinin güzelliğidir. 

Ve şiir Anadolu kültürünün en önemli parçasıdır.

Şiir hayatı anlatır, şiir yaşantıyı anlatır, şiir çileli de olsa umutlu bir ömrü anlatır.

Hayat bütün çeşitliliğiyle, renkliliğiyle, çelişkileriyle, acısıyla, tatlısıyla, olumlu olumsuz bütün yönleriyle akıp gidiyor.

İşte bu akıp giden hayattır şiir...

Şiir aynı zamanda yanlışlara direnmek, hataları, çirkinlikleri dile getirmektir.

Şiir toplumun dilidir.

Şiiri yazmak kadar okumak da önemlidir.

Son zamanlarda şiir ve şairden çok, fon müziklerinin, sahne ışık ve dekorlarının daha ön plana geçmesi, şiirin duygusu ile şairin mimiklerinin, hareketlerinin dinleyiciye aktarılmasında büyük bir engel teşkil etmektedir.

Bu özelliklerin şiirden ve şairden daha çok öne geçmesi, dinleyiciyi şiirin vermek istediği mesajdan ve duygudan uzaklaştırarak, dikkatleri o etkenlere kaydırmaktadır.

Böylece şiirin dinleyici üzerinde bırakmak istediği etki zayıflamakta hatta yok olmaktadır.

Etkili, duygulu, yüreğimize dokunan şiirlerle bir arada olmak dileğiyle…

***   ***   ***

Konu şiir olunca, TYB Konya Şubesi’nin düzenlediği “Mevlâna Şiir Şöleni” hakkında geçen hafta yazmış olduğum yazımla ilgili bir açıklama zarureti hâsıl oldu.

Geçen hafta söz konusu etkinlikle ilgili genel anlamda oldukça olumlu bir yazı yazmış, etkinliğin güzelliğinden, başarısından söz etmiş, etkinliği düzenleyen kurumları ve katılan şairleri kutlamıştım.

Etkinliği ve icrasını çok büyük oranda methettiğim yazımda, modern şiire ağırlık verildiğini, ölçülü ve heceli şiirin olmayışının bir eksiklik olduğunu vurgulamıştım.

Daha sonra öğrendim ki “eksiklik” kelimesi bazı kardeşlerimi üzmüş. Onların üzülmesine ben de son derece üzüldüm.

Söz konusu yazımda da belirttiğim gibi, o kelimeyi bir eleştiri olarak değil, gelecek yıllar için bir talep, bir istek, bir temenni olarak kullanmıştım.

Ya ben maksadımı aşan bir kelime kullanmış oldum veya o kardeşler benim maksadımı aşan bir tarzda değerlendirdiler. 

Her ne sebeple olursa olsun, bu kardeşlerimin üzülmesine sebebiyet vermek istemezdim. Bu nedenle yazımdan “eksiklik” kelimesini çıkararak o cümleyi şu şekilde yeniden tashih ediyorum.

“Mevlâna Şiir Şöleni” nde ölçülü, heceli, vezinli şiirler yazan ve geçmiş yıllardaki şiir şölenlerine katılan bazı ünlü şairlerimizin de yer alması etkinliğin daha da güzelleşmesine vesile olabilirdi.

Konya’mızda yüzlerce STK’nın içinde, şiire en çok önem veren, şiirle ilgili 10 yıldır ara vermeden programlar yapan TYB Konya Şubesi’nin gerek önceki, gerekse mevcut yönetimlerini tebrik etmek, onlara ve emek verenlere tekrar teşekkür etmek vefa gereğidir.

Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.