Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş hocamızın, Cuma hutbesinde eşcinsellik konusuna değinmesi ve bu konudaki ayetleri okuması bazı şer çevreleri harekete geçirmişti.

Bu şer çevreler yaptıkları açıklamada açıkça İslâm dinine hakaret etmişler ve bu toplumun inancını rencide eden sözler sarf etmişlerdi.

Şu cümle onlardan biriydi:

“Şaşkınlığımız; sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir”

Bu sözlerin hedefi kesinlikle, 14 asır önce nazil olan ayetler, bu ayetleri ihtiva eden kutsal kitabımız Kur’an’dır.

Müslüman bir toplum içinde yaşayan bu çevreler,  bu cüreti nereden alıyorlar bilinmez ama içinde yaşadıkları toplumun ve bizlerin inancına, imanına, dinine yaptıkları bu hakarete sessiz kalmamız mümkün değil.

Bu zihniyete, hem toplum hem kendi adına milli ve manevi değerlere bağlı bizim gibi yazarlar zaten gereken cevabı verdiler, veriyorlar ama asıl cevap Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından geldi ve bu açıklamaya soruşturma başlattı.

Başsavcılığın bu girişimini takdir ediyor ve sonuna kadar destekliyorum.

Bu şer güçler böylece, toplumun kutsal değerlerine yapılan hakaretin bir karşılığı olduğunu bilecekler, bundan böyle adımlarını ona göre atacaklar ve Müslüman mahallesinde salyangoz satamayacaklar.

Diyanet İşleri Başkanlığı gibi, görevi toplumu Kur’an ve Sünnet ışığında aydınlatmak olan bir kurumun başında bulunan zatı, sadece ayet okuduğu için eleştirenler, ona ve inancına hakarete yeltenenler eminim ki bu cüretlerini cehaletlerinden almaktadırlar. Yani cahil cesareti…

Diyanet İşleri Başkanının Kur’an’dan ayet okuması ne zamandan beri halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden kan kokan bir cüret oldu acaba?

Kendi yaptıkları kin ve düşmanlığın üzerini ötmek için, Diyanet İşleri Başkanına iftira atanlar, halkımızın gözünde de hiçbir değer ifade etmiyorlar.

Bu konuda sözü fazla uzatmadan yazdığım bir şiiri sizlerle paylaşıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

KENDİNE GEL EY GAFİL

Ses çağlar öncesinden dedin kustun içini,

Düşünmedin hiçbir an neden ve niçinini,

Nefretle doldurmuşsun beynindeki cinini,

Dinime çatıyorsun, kendine gel ey gafil.

Çağlar öncesi o ses Kur’an’ımın sesidir,

Göndermeler yaptığın İslâm’ın adresidir,

Senin hedef seçtiğin mânânın nefesidir,

Batağa batıyorsun, kendine gel ey gafil.

Çağlar öncesi o ses, sonsuza kadar yaşar,

Allah onun sahibi, çağ ötesini aşar,

Kur’an’ın o coşkusu, tüm kainattan taşar,

Hep çamur atıyorsun, kendine gel ey gafil.

Çağlar öncesi sesi gönderen Allah’ımız,

O bizim kutsalımız, o bizim felahımız,

Ona karşı çıkana yoktur eyvallahımız,

Hayra şer katıyorsun, kendine gel ey gafil.

Kıyamete dek bâki, çağlar öncesi o ses,

Bil, öğren unutma ki bizim için mukaddes,

Hakaretler içeren, o çatlak sesini kes,

Çok bozuk ötüyorsun, kendine gel ey gafil.

Çağlar öncesi o ses, insanlığı kuşatır,

Âleme nizam verir, dünyamızı ışıtır,

Bundan nasip almayan, hep yolunu şaşırtır,

Sen nuru itiyorsun, kendine gel ey gafil.

Çağlar öncesi sesten biliyoruz kastını,

Hep şeytandan seçmişsin eksiksiz tüm dostunu,

Dalaletin üstüne sermişsin sen postunu,

Bak gör ki bitiyorsun, kendine gel ey gafil.

Bırak düşmanlığını, vazgeç bu nefretinden,

Bu cüretin sebebi tümden cehaletinden,

Gün gelir uzaklaşır herkes rezaletinden,

Eriyip yitiyorsun, kendine gel ey gafil.

Çağlar öncesi sesi, susturman mümkün değil,

Vazgeç bu hasımlıktan, Hakk’ın önünde eğil,

Zihniyetin sabitse, paramparça ol, dağıl,

Salyangoz satıyorsun, kendine gel ey gafil.

Salih Sedat duramaz, cevap verir cahile,

Dilerim bir ders olur Hak’tan uzak gafile,

Basiretsiz aymazlar ne yapsanız nafile,

Ateşe gidiyorsun, kendine gel ey gafil.

Salih Sedat Ersöz