Bir ortama girdiğinizde sizi etkileyen en önemli faktörlerden biridir koku. Yemekleri taddan önce kokusu ile ayrımlarsınız. Koku alma duyusu en önemli duyularımızdan biridir ve beynimizin duygu, hafıza ve yaratıcılığı etkileyen kısmında yer alır. Koku alma duyusu 24 saat boyunca çalışır ve hiçbir zaman “kapatılamayan” tek duyudur. Vücudun ilk tanımlayıcı deneme mekanizmasıdır, bir ortamın iyi ya da kötü olduğu anında değerlendirir.İnsanda koku duyusunun, günlük duyguların yüzde 75'ini etkilediğini ve hafızada önemli bir rol oynağını belirtilmektedir.  İnsan, 10.000'in üzerinde koku molekülünü birbirinden ayırt edebilir. Bu koku molekülleri, teneffüs yoluyla burnun içine girer ve koku reseptörleriyle etkileşime geçer. Koku reseptörleri, bu bilgiyi beynimizin limbik sisteminde bulunan koku alma merkezine iletir. Limbik sistem, zamanda hafıza ve duyguları kontrol etmesinin yanı sıra iştah, sinir sistemi, vücut sıcaklığı, stres seviyesi ve konsantrasyonu etkileyen hormonların salgılanmasını kontrol eden hipofiz bezi ve hipotalamus alanı ile bağlantılıdır. Koku alma sistemi beyinde yer aldığından, koku alma duyusu hafıza, ruhsal durum, stres ve konsantrasyon ile yakından ilişkilidir. Güzel koku öğrenmeyi, yaratıcılığı ve konsantrasyonu artırır, mutlu olmayı sağlar, daha rahat uykuya dalabilmeye sebep olur ve baş ağrısı gibi vücutta oluşan bazı ağrıları azaltır.

Her insanın belleğinde kalıcı bir yer edinen ve unutulmayan birçok hoş koku bulunmaktadır. Hatta bu kokulardan bazılarını bir anlığına düşünmek bile, insanların o kokuyla bağlantılı anılarını tazelemeye yardımcı olur. Koku algısı, insanda hoş duygular uyandırmasının yanı sıra, bazen uyarıcı olarak da görev yapar. Koku algılamada bir diğer nokta ise “koku hafızası” denilen bir kavramdır. Algılanan her türlü koku, özel bir kodlamayla beynimizdeki koku belleğinde arşivlenmektedir. Kokuya ait bilgilerin görsel ve işitsel hafızaya göre daha kalıcı olmasıdır. Bu nedenle, tek bir kokunun algılanmasının sonucunda da, zihnimizde birçok görüntünün canlanabilmektedir.

İnsan duyguları üzerine etkileri anlaşıldıkça koku bir tedavi metodu olarak tıbbi amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır. Örneğin Mısır'da kullanılan “kyphi” hipnoz edici, uyku getirici, kaygı giderici ve astımı tedavi edici olarak kullanılmaktaydı.  Bu özelliklerinden ötürü kokular aynı zamanda dini ayinlerin de önemli bir parçasıydı. Tıbbi amaçla kullanılan bazı bitkiler ise içerdikleri bazı maddelerden dolayı insanlar üzerinde olumlu etkilere yol açabilmektedir. Koku terapisi olarak da bilinen aromaterapide birçok bitkinin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. Yapılan bir çalışmada, farklı aromaterapik kokuların beynin elektriksel aktivitesini farklı şekilde etkilediği EEG sonuçları ile gösterilmiştir. Örneğin lavanta ve bergamot uçucu yağlarının beyinde “mutluluk hormonu” olarak bilinen endorfin salgısını 8-12 kat artırıp, uygulamadan birkaç dakika sonra ruhsal ve fiziksel bir gevşeme sağladığı bildirilmiştir. Bir diğer çalışmada ise 2007 yılının ilk aylarında Science dergisinde yayınlanan Lübeck Üniversitesi araştırmacısı BjörnRasch'ın çalışmasıdır. İnsanlar üzerinde gül kokusunun belleğe etkisi konusunda Rasch ve ekibinin yaptığı çalışmada; gül kokusu yardımıyla beyindeki süreçler daha yakından incelenmiş ve hatırlamada etkisi gösterilmiş, manyetik rezonans görüntülerinde de gül kokulu odada uyuyan deneklerin hipokampüs bölgesinde daha yüksek etkinlik saptamıştır. 

Son yıllarda kokunun insanların duyguları ve satın alma süreçleri üzerine olan etkileri yoğun bir şekilde incelenmeye başladı. Gerçekten de farklı kokular farklı etkilere sahip ve bunları bilerek çeşitli yönlendirmeler yapılabiliyor. Hazır şimdi bahar gelmişken, doğa çeşit çeşit güzel kokularla doluyken bunları keşfetmenin tam zamanı. 

 

Kaynaklar:

1. Knasko, Susan C. "Ambientodor'seffect on creativity, mood, andperceivedhealth." ChemicalSenses 17.1 (1992): 27-35.

2. https://www.odh.ohio.gov/~/media/ODH/ASSETS/Files/eh/HAS/odors.pdf