Elhamdülillah Müslüman bir fert olma lütfuna nail olanlardanız. Dini vecibelerimizi ve dinimizin bize yüklemiş olduğu ahlaki değerlere de mümkün olduğu kadar uymaya ve yerine getirmeye çalışıyoruz. Dilimizin döndüğü ve aklımızın erdiği kadar da İslam'ı çevremize anlatma gayreti içerisindeyiz. Ancak kendimizi hiçbir zaman bir İslam savunucusu ve koruyucusu görme küstahlığına düşmedik. 

Cenabı Allah Hicr Suresi 9. Ayette “Şüphesiz o Zikr'i (Kur'an'ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” buyuruyor. 

Şüphesiz Allah'ın ayeti üzerine söz söylemek insanoğlunun haddine değildir. Hele bu insanoğlu kendisini Müslüman olarak vasıflandırıyorsa onun haddine hiç değildir. Ancak son yıllarda bu konularda biraz lakayd davranıyoruz gibi geliyor bana.

Müslüman olmayanların dinimiz aleyhine yaptıkları herhangi bir terbiyesizliğe anında tepki gösterip gereken cevabı veriyoruz. Ancak bu terbiyesizlik kendilerini Müslüman ve hatta İslam'ın savunucusu olarak takdim edenlerden gelince sineye çekiyor, kol kırılır yen içinde kalır anlayışının arkasına sığınıyoruz.

Bunları bazı örneklerle hatırlamaya çalışalım;

*İlk olay Hazreti Osman'dan sonra Halife olarak seçilen Hazreti Aliye başkaldıran ve İslam'a ikilik sokan Muaviye için halen bir karar verememiş olmamız.

*Hazreti Hüseyin ve ailesini katleden Yezid konusunda halen kesin bir karar verememiş olmamız.

*Mekke Şehrini muhasara eden ve mancınıklarla taş yağmuruna tutan Haccac-ı Zalim konusunda yeterince bir bilgi sahibi olmamamız.

*Kâbe'nin etrafını gökdelenlerle çeviren ve Kâbe'ye tepeden bakan Suud Krallarına ve bu gökdelenlerde kalma basiretsizliğini gösteren Müslümanlara! Yeterli tepkiyi gösterememiş olmamız.

*Bakara- Makara diyerek Allah'ın ayeti ile dalga geçenleri, halen bizdendir diyerek hoş görmemiz. 

*Merhametim gazabımı aşmıştır diyebilen bir siyasetçimize bizdendir diyerek sessiz kalmak.

*Rüşvet ve yolsuzluk yapanları “günah işleme özgürlüğü” olarak algılayan bir siyasimize sadece gülümsemek.

*Ayetin sadece bir kısmını alarak “akraba kayırmayı” İslam'a mal eden bir zihniyete tepki göstermemek.

*Tuttuğu siyasi partinin lideri için “Ona dokunmak ibadettir” diyebilen bir dünya tutkunu için sırf bizdendir diye sessiz kalmak!

Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Ancak bir faydası olacağını ummadığım için kısa kestim. Sadece bizim bu tepkisiz kalışlarımız sonucu İslam'ın koruyuculuğuna soyunanların sınırları zorlamaya başladıklarını ve bu zorlamanın bize büyük veballer yüklediğini -Bu İslamcıların aslında din gibi bir davaları yok, dünya çıkarı için öyleymiş gibi yapıyorlar- asla unutmayalım.

Son olarak Kutlu Doğum haftası dolayısı ile Kuran Ayeti yazılı bir doğum günü pastasını kesmeye kadar götürdük işi. Allah'ın ayetinin yazılı olduğu bir pastayı çok sıradan bir iş yapıyormuş gibi bıçakla kesip afiyetle yiyenler, Peygamber Efendimizin resmini çizenlerden daha az suçlu değil. Ama Diyanet Görevlileri olmaları “Bizim bilmediğimiz bir şeyler biliyorlardır”  düşüncesine sevk ediyor bizi. Belki de Kuranı böylece HIFZ ETMİŞ oluyorlardır. 

Belaların, haddi aşan küçük bir topluluğa ses çıkarmayan toplumlar üzerine gelebildiğini de unutmayalım. Allah günahlarımızı affetsin.

***

Seçim çalışmalarında, AK Parti özellikle Konya'yı tulum çıkarmayı hedefliyor. 

Başbakan'ın Konyalı olması dolayısı ile buna ben de gönülden katılıyorum. Seçim Bölgesinde tulum çıkarmış bir başbakan parti içindeki konumunu daha güçlü hale getirir. Benim anlamadığım konu, seçimden yeterli milletvekili kazanarak Anayasayı değiştirecek bir sayıya ulaşıldığı zaman Başkanlık Sistemine geçilecek olması. Başkanlık Sistemine geçildikten sonra herhalde yeni bir seçime gidilecek ve başkan seçilecek. Başkan seçildikten sonra Başbakan'ın konumu ne olacak. Yoksa biz Konyalılar 14 milletvekilini Davutoğlu'nu Başbakanlık makamından indirmek için mi Ankara'ya göndereceğiz?

***

Hayatının son anına kadar bilime ve milletine hizmet için çabalayan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nu kaybettik. Yaptığı hizmetlerden dolayı Oktay Sinanoğlu'na kalbi şükranlarımızı sunarken, kendisine Allah'tan rahmet ailesine ve Türk Milletine ve bilim dünyasına başsağlığı diliyorum.

***

Uyanmak yok, uyumaya devam!