Yüz yılda bir yaşanan günlerden geçiyoruz.

Bir virüs birçok şeyi önemsizleştirdiği gibi, birçok şeyi de çok önemli hale getirdi.
Özellikle dünyanın en verimli ve uygun iklimlerine sahip ülkemizde tarımın önemi yeniden hatırlandı.

Dünyanın en ileri birçok teknolojisi şu dört aylık salgın döneminde anlamsızlaştı. Sağlık ve sağlıklı beslenme, güçlü metabolizma her şeyden önemli hale geldi. Buna bağlı olarak doğal besin ve beslenme ayrı bir önem kazandı.

Kalabalık şehirler tehlikeli hale geldi. Modern yaşam, çağımızın uygarlığı sorgulanmaya başlandı.

Bir tarafta sağlık çalışanlarımız, güvenlik görevlilerimiz, devlet yetkililerimiz salgını yenmeye çalışırken bir taraftan da bugün çok önemli hale gelen, gelecekte daha da önem kazanacak gıda ve tarım sektörümüz üzerine kafa yormanın tam zamanı.

Tarım Orman Bakanlığımız kriz yönetimi çerçevesinde, tohum tedariki, ödemeler, krediler, hazine arazilerinin üretime açılması gibi peş peşe yeni destek açıklamaları var. Ama bence belirli konuların çözümü kadar konu çok daha büyük ve kapsamlı ele alınmalı.  Bunun için organizasyon ve personel kanun ve yönetmelikler de var. Eksik olan ne?

Masa başına takılı kalmış, alışkanlıkları ile araziye uzak duran personel. Her ne kadar idealist bazı personeller arazide görünüyor ise de çok yetersiz.

Bakanlık 2019-2023 Stratejik Planında çok güzel hedefler koymuş. Ama bu günleri fırsat bilip bu projeler üzerinde yoğun çalışmalar yapılmalı. Bu plan detaylandırılmalı, aktifleştirilmeli.

Bu stratejik  planda yer alan amaç ve hedefler aşağıda sıralanmıştır.

 1. Kırsal alanda refahı yükseltmek, tarımsal üretimde verim ve kaliteyi artırarak istikrarlı gıda arzını sağlamak
1.1. Bitkisel ürünlerde arz güvencesini sağlamak, yeni çeşit, metot ve teknoloji geliştirmek
1.2. Hayvansal ürünlerde arz güvencesini sağlamak, yeni ırk, metot ve teknoloji geliştirmek
1.3. Rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir tarım sektörü için uygun politika araçlarını geliştirmek 1.4. Üreticilere ve tüketicilere yönelik eğitim stratejileri ve danışmanlık sistemi geliştirmek
1.5. Kırsalda gelir ve istihdam olanaklarını artırmak, kırsal ekonomiyi çeşitlendirmek
2. Üretimden tüketime kadar gıda, yem güvenilirliğini sağlamak, bitki, hayvan sağlığı ve refahına yönelik gerekli tedbirleri almak
2.1. Gıda ve yem resmi kontrol hizmetlerinin etkinliğini artırmak
2.2. Gıda güvenilirliğine ilişkin doğru ve güncel bilgi sunmak, gıda güvenilirliğine yönelik uygulamaları geliştirmek
2.3. Bitkisel üretimde çevreye duyarlı bitki sağlığı tedbirleri almak
2.4. Hayvan hastalık ve zararlıları ile ilgili mücadele hizmetlerini geliştirmek, hayvan refahını korumak 2.5. Hayvan hastalıkları ile mücadelede kullanılan veteriner sağlık ürünlerinin kalite ve etkinliklerini artırmak  

Bence burada en büyük eksiklik üreticinin ekonomiye güçlü katılımını sağlayacak alt yapımızın olmaması.

Çünkü ;

  • Tarım ürünleri fiyatı, bütün ürünlerinin fiyatı gibi küresel ekonomi dikkate alınarak hesaplanıyor. Destekleme var ise de çok yetersiz. Bu destekleri küçük çiftçi kullanamıyor.
  • Ve çok büyük firmaların ölçek büyüklüğünün sağladığı verimliliklere göre fiyatlar oluşuyor. Bu da küçük çiftçiyi tarım dışına itiyor. Çaresiz hale getiriyor.
  • Fiyat seviyesini çiftçinin sıkıntı çekmesine, zarara katlanmasına göre değil daha yüksek seviyede oluşmasını sağlamak. Çiftçinin gerçek maliyetlerle üretip kazanabilir konuma gelmesini sağlamak.
  • Çiftçi aileleri tarımdan kazandıklarını ve gelecekte refaha ereceklerini görebilirse; köyden kente göç durduğu gibi, köye dönüşler başlar.
  • Bunun için dağınık olan çiftçilerimizi bir an evvel kooperatifler etrafında toplamak.  Tarım kredi kooperatiflerinin köy ve mahalle teşkilatlarını liyakatli insanlar kuvvetlendirmek.
  • Veya çiftçileri kooperatifleşecek bilince sahip kılmak.
  • İl, ilçe tarım müdürlükleri, ziraat odaları ve kooperatiflerin eşgüdüm içinde çalışmasını sağlayıp, çiftçilerin bir an evvel stratejik güç tarımın tamamlayıcı unsuru haline getirmek.
  • Çiftçi ve ailelerini sıkıcı olmayan teşvik edici politikalarla eğitimlerini sağlayarak bilgiyi talep eden ve kullanan haline getirmek.
  • Bütün çiftçileri e devlet üzerinden ekim dikim alanlarını tarım bakanlığı ile bağlı hale getirmek.  Ekim ve dikimleri bir hedef pazar politikasına göre düzenlemek.
  • Tarım politikalarını ve desteklemeleri çiftçinin devletle iletişiminin kalitesi oranında teşvikler vererek özendirmek.
  • Çiftçi ile devletin, pazarın ve bürokrasinin iletişimini ve etkileşimini kaliteli ve karşılıklı bir birini besleyen hale getirmek.
  • Tarım elektronik ağına bağlanmış çiftçi ile devlet tarıma, çiftçi devlete daha yakın ve ulaşılabilir hale gelir. Şu an devletin birçok teşvikinden habersiz çiftçiler yoğunlukta. Devlet politikaları tarlaya ulaşmıyor. Bu çiftçiyi alışkanlıkları ile doğru yanlış üretime devam etmesine sebep oluyor.
  • Şu anda tarlada ve çiftçi yanına devlet ve taşra teşkilatları ya hasar tespitine, ya ziyarete, ya görünü vermeye ya da bir şikâyeti değerlendirmeye gidiyor. Çok yetersiz oranda bilinçlendirme amacı ile çiftçi ile irtibat var.
  • Çiftçiyi büyük organizasyonun çözüm ortağı haline getirerek, yerelden evrensele katma değeri yüksek gücümüzün de önünü açmış oluruz.
  • Özellikle Kooperatifleri ve müdürlükleri yetkin insan kaynakları ile donatılmalı. Tarımın teknik yanı kadar işletmeciliğini de ön plana çıkarmalıyız.
  • Şu an tarım küçük tarım işletmelerinin çoğunluğu sosyal güvenlikten mahrum ve aile başına düşen yıllık ücret asgari ücretin de çok altında. Üstelik garanti geliri yok. Çoğu yıllar üçüncü dünya ülkesi vatandaşı çaresizliğinde.

O zaman yapacağımız ne?

Tarımın;  üreticisi, tüketicisi, devlet ve devletin taşra teşkilatları ortak bir akılda buluşacaklar. Tarımın tamamını bir büyük strateji olarak düşünecekler ve çözüm üretecekler. Her taraf çözümün bir parçası olmalı. Zor mu ?

Yapmayı istedikten sonra, irade gösterip işe koyulunca olmayacak iş yok.

Özellikle vali kaymakam gibi atanmış yerel yöneticiler tarım bölgelerinde daha fazla görev almalı. Bu makama atanacak insanların bölgenin özelliklerine uygun olanlar tercih edilmeli.