Her yıl olduğu gibi bu yılda yeni yılı çeşitli etkinliklerle kutluyoruz.

Sosyal medyanın sağladığı imkanlar ve cep telefonlarımızın fonksiyonel katkılarıile, yeni yıl için güzel dileklerimizi dostlarımızla paylaşıyoruz.

Genelde kutlama ve beklenti içerikli dileklerle mesajlar atıyoruz.

Sanki yeni yılda, bir kişi ve bize o dileklerimizi, getirecekmişçesine yeni yıla yardım sever bir kişilik yüklüyoruz.

Oysa her gün yeni bir başlangıç. Bir ocağın da bu başlangıçlardan farkı yok.

Oysa olaya yıllık olarak baktığımız için 1 Ocak’a yeni bir yılı başlatan bir gün olarak bakıyoruz.

Eğer bu anı bir değerleme, muhasebe murakabe anı olarak değerlendiriyorsak o zaman geçmiş yılın gözden geçirilmesi ve gelecek yılın yeni hedefler ve projelerle planlanması hali bambaşka bir gün olarak karşımıza çıkar.

İşletmeler, iş adamları bunu genellikle yapıyorlar. Yapmayanlar zaten sorunların içinde kayboluyor.

Yapanlar geçmiş yılı değerlendirirken, geçmiş yıllarla ve rakiplerle kıyaslamalar yaparak, gelecek yılın da hedeflerini, projelerini inşa ediyorlar.

Bir de önündeki yılın gelir ve giderlerini bütçe ile takip eden firmalar, yıl içerisinde sürprizlerle daha az karşılaşıyor. Bütçenin detayına ve kalitesine göre A,B ve C planları ile karşılarına çıkan sektörel, bölgesel ya da küresel krizlere karşı daha etkili çözümler üretebiliyorlar.

Firmaların bu davranışına bakacak olursak bunların hiç biri temenni ve kutlama aşamasında kalmıyor. Üzerlerinde kafa yoruluyor, düşünülüyor strateji haline getiriliyor.

Özellikle firmalar üzerinden bu konuyu anlatmak istedim ki; işletmelerin de insanlar gibi kişilikleri var.

Yılbaşı ya da yeni bir yılın dönem başlangıcı hepimiz için bir muhasebe, değerlendirme ve bir yıllık süremizi elimizden geldiği kadar planlama günü haline getirebiliriz.

Bu bizi gerçekten, yaşamımızın sorumluluğunu almaya götürür.

Hepimizin yaşamda kişisel, ailesel, toplumsal ve evrensel açıdansorumluluklarımız var.

Günümüzde bu sorumluluğumuza insanlığın her zamankinden fazla ihtiyacı var.

Ve hepimizin yaşama katkı sağlayabileceği o kadar çok şey var ki; öncelikle dileklerimizi küçük projeler haline getirebilelim.
Bunları kararlı ve ısrarlı uygulamaya çabalayalım, istikametimiz belli olsun. 

Mutlu olacaksak da mutsuz olacaksak da hepsi bizim yaşamla kuracağımız iletişime bağlı. Yaşama katkı yaptığımız ölçüde mutluluğa da katkı yapmış olacağız.

Bir kere bir dileğimiz var ise, ona doğru ısrarlı ve kararlı bir şekilde yürümemiz gerekiyor.

Yürümeye başladığımızda,  belki vaz geçmek zorunda olacağımız, birçok alışkanlığımız ve davranışımız olacak.
Mesela sosyal medyada arkadaşım İlyas Ünal ; ‘’Bize yeni bir yıl değil yeni bir insanlık lazım ‘’ cümlesini paylaşmış.

Günümüzde insanlığın gücün çarkları arasında öğütüldüğü bir dönemde, insanlık adına muhteşem bir paylaşım.

Hepimizin insanlık adına yapabileceği çok şey var.

Günümüzde dünyayı yönetmeye çalışan küresel güçlerle, insanlığı korumaya çalışan bir avuç insanın gizli dünya savaşını yaşıyoruz.

Küresel güç, insanları tüketim bağımlısı haline getirerek onu kendi sistemi içerisinde kontrol edilebilir bir düzen parçası haline getirmeye çalışırken,  bir yandan da insanlığı korumak adına, çok cılız seslerle yok olmakta olan, insanlığı suni teneffüs yaptırmaya çalışıyoruz.

Bir yandan da küresel güçlerin sağladığı imkânlara sahip olmak için birbirimizi kırıyoruz.

Bir yandan da bir birimize kırdırılıyoruz.

Öyle ki koca koca devletler, kâğıttan kuleler gibi yıkılıyor, parçalanıyor ya da yok oluyor.

Her şey küresel güçlerin gücüne güç katmak için.

Bu arada vicdan, adalet hak, insanlığa dair değerlerin hepsi çarkın içerisinde öğütülmeye devam ediyor.

Bu güç ya da güçlerin yönlendirdiği sözüm ona modern ülkeler her hangi bir konu, değer, konum; ülkesinin faydasına gördü mü,  onu elde etmesi için yeterli  sebepoluyor. Onu elde ederken, milyonlarca insanın ölmesi, adaletin yerlerde sürünmesi, milyonların açlığa sefalete mahkûm olması, göçe zorlanması çok önemsizleşiyor.

Bunlar  yapılırken,   küresel güçlerden menfaatlenmeyi uman bir takım grup, ülke, insan da durumu seyretmekten öte bir iş yapmıyor

Bazen her şeyin vaat edilmiş topraklara doğru hareket edilirken, eğer engel olacaksa yok edilmesi gerekiyor.

İnsana Allah tarafından verilen canı yine Allah almazmış gibi.

Yani böyle bir zamanda yapılabilecek en güzel şey;

Yeni bir yılı dilemekten çok yeni bir insanlığı dilemek.

Yeni bir insanlık için adımlar atmak.

Mesela önce kendimiz insanlığa dair sorumluluğumuzu hatırlayarak ilk adımı atabiliriz.

Çok iyi kitaplar okuyarak, önce kendimiz aydınlanabilir, bilgi ve deneyimlerimizi arttırabilir, çevremizi aydınlatabiliriz.

Ne mi yapabiliriz, evlatlarımıza güzel davranışlar kazandırabiliriz, kendimiz bir şey yapamıyorsak onların projeler yapmasına katkı sağlayabiliriz.

Mesela kaybolan insanlığa dair özelliklerimizi hatırlayabiliriz.

Onların muhasebesini yapabiliriz.

Hiçbir uygarlık insanlık olmadan uygarlık olamaz.

Yani yeni bir yılı kutlamaktan, yeni bir yıldan bir şeyler beklemekten çok şey yapabiliriz.
Hiç olmazsa beklemenin dilenciliğinden kurtulup, bir şeyler yapmaya çalışarak, başarılı olmasa dahi verme çabasının cömertliğine sahip oluruz.

Bu cömertliğe insanlığın çok ihtiyacı var.

Özellikle bizim milletimizin bir şey yapmasına insanlığın çok ihtiyacı var.

Gelin bu yıl insanlık yılımız olsun..