Konya'da her yıl Kasım ayının son haftası ile Aralık ayının ilk günlerinde aynı tartışmalar yaşanır...

Mevzu bahis Şeb-i Arus'tur...

Şeb-i Arus etkinlikleri yapılmadan önce bir toplantı düzenlenir ve Şeb-i Arus'un içeriği o toplantıda basınla, dolaylı olarak da kamuoyu ile paylaşılır.

Son 10 yılın etkinliklerine bakıldığında ise hepsinin birbirinin taklidi olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Etkinliklerin üstüne yeni bir şeyler koyduk mu diye soruyorum, pek de değişen bir şey olmadığı cevabını alıyorum.

Yine bu dönemde Şeb-i Arus etkinliklerinin farklı şehirlerde, özellikle de İstanbul'da yapılıyor olması gündeme gelir. Bu etkinliklerin neden İstanbul'da da yapılıyor olduğu sorgulanır. Çünkü İstanbul her ne kadar dünyanın kültür başkentiyse de Şeb-i Arus'un İstanbul'la uzaktan yakından alakası yoktur.

Hz. Mevlana Horasan'dan göç ettikten sonra Karaman'a gelmiş, sonrasında ise Konya'da bulunmuştur. Hz. Mevlana Konya'ya mâl olmuş bir isimdir. O artık Konyalı olmuştur. Hz. Mevlana Konyalıdır...

Hz. Mevlana'yı Konyalı yapan yüzlerce gerekçe sayılabilecekken, sahiplenme konusunda Konya'nın ve Konyalının hassas davranmadığını da söylemek gerekir.

Bugün Şeb-i Arus etkinlikleri Konya dışındaki şehirlerde de yapılıyorsa, bunda siyasilerinden, ilgili müdür ve amirlere, sivil toplum örgütlerinden, medyaya ve sokaktaki vatandaşa kadar herkesin sorumluluğu vardır.

13 Aralık 2014 günü İstanbul'dayapılacak olan Şeb-i Arus etkinliğine ve programın tamamının içeriğine baktım da, dolu dolu...

Bir günlük, hatta birkaç saatlik etkinlik için bizim 10 gün sürecek etkinliklerimizden daha iyi hazırlanmışlar. Bizdeki gibi değil, biz her yıl kendimizi tekrar ediyoruz ya, onlar farklı birçok etkinliğe yer vermişler.

Etkinliği düzenleyenlere baktığımda ise yaygın birçok medya grubunun imzasını gördüm. Demek bu tür etkinliklerin İstanbul'da var ve yaşatılıyor olmasını İstanbul medyası da arzuluyor.

Dahası, bu etkinliğin destekleyenleri arasında Kültür Bakanlığı da yer alıyor. Anladığımız kadarıyla bir konsorsiyum oluşturulmuş. Bir masa etrafında toplanılmış. İstanbul'da en iyi şekilde bu dönemi değerlendirebilmek için ne yapılabileceği konuşulmuş. Tartışılmış ve ortak bir karara bağlanmış.

Hepsi bir kenara da Kültür Bakanlığı bu etkinliğin içerisinde neden var, onu merak ediyorum. Diyebilirsiniz ki, sonuçta turizm ve kültür açısından önemli bir organizasyon gerçekleştiriliyor.

Evet, gerçekleştiriliyor ama bu işin merkezinde yapılmıyor, Konya'da yapılmıyor, İstanbul'da yapılıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Konyalı... Yani bizim hemşerimiz. O bile dememiş midir acaba bu etkinliği Kültür Bakanlığı neden destekliyor, neden İstanbul'da bu etkinlik düzenleniyor. Hz. Mevlana'nın dünyaya öğretilerini yaydığı merkez olan Konya varken, İstanbul nereden çıktı diye sormuyor mu?

Anlaşılan, sormuyor...

Geçenlerde Konya'ya gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, konuyla ilgili onlar çakmasını yapıyorlar demişti. Çakması aslından iyi olursa ki öyle, bundan böyle çakması aslının önüne geçebilir. O yüzden değerlerimize sahip çıkmanın zamanı çoktan geldi de geçti bile.

Bu yıl bu treni kaçırdık. Yapacak pek de bir şey kalmadı şu saatten sonra. Ancak Konya, 2016 yılında İslam İşbirliği Teşkilatı Turizm Şehri olacak. Önümüzde 1 yıldan daha uzun bir süre var. En azından bu dönemde Konya olarak kendimizi gösterebilir, kendi değerlerimize sahip çıkarsak, ne âlâ...

Mesnevi'den:

“Gözün, aklın ve kulağın saf olmasını istiyorsan tamah perdelerini yırt.”