Deplasmandaki Beşiktaş maçları her ne kadar, normal şartlarda, kağıt üstünde 1 puan iyidir mantığıyla gidilen deplasmanlardan da olsa ligin boyu kısaldığı için her maça 3 puan parolasıyla çıkıyoruz. Ligde kalan hafta sayısı ve bulunduğumuz konum iyi değil lakin rakiplerimize baktığımızda biraz olsun umudumuz yeşeriyor. Biz neden bu ligde kalmayalım ki! diyoruz. Ama kalan 5 haftada takım içine yerleşmiş olan kazanamama alışkanlığı ve camiaya hakim olan ‘’umutsuzluk'’ oldukça endişelendiriyor. Burada ‘camia’daki endişeden kastım futbolcu grubu,teknik heyet ve yöneticilerimizin açıklamaları… Bu hafta ölüm kalım maçına çıkacağız. Rize maçını alırsak bir nefeslenme zamanımız olacak. Aksini düşünmek dahi istemiyorum.  Her neyse… Vardır Mevla’nın bir bildiği. Hani Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın beyti var ya:’’ Görelim Mevla’m Neyler,Neylerse Güzel Eyler’’ diyelim ve dualarımızı edelim değerli Konyasporlular.

MAÇ ANALİZİ

Geçen haftadan farklı olarak stoperde Anicic yerine Selim Ay ve Shengelia-Jevtovic değişiklikleriyle çıktık Beşiktaş maçına. Genel anlamda daha korumak isteyen ve ilk 60 dakika gol yememeyi hedefleyen bir kadro seçimi gibi görünüyordu. Nitekim dengeli başlamış oyunu geride kabul ediyorduk. Beşiktaş defansı da anormal derecede öndeydi aslında. Değerlendirip defans arkasına koşu ile gole gidebilirdik. Bajic ve Ömer Ali ile denemelerimiz oldu ama bitiricilikleri zayıf olduğu için sonuçlanmadı bu pozisyonlar. Beşiktaş da defansımızı açmakta sıkıntı yaşayacak diye düşünürken dakikada Amir’in yaptığı anlamsız sertlik yüzünden 10 kişi kalınca işler tersine döndü. Ondan sonra bile kornerden gelen topa ön direkte Jevtovic dokunda ve arka direkteki Jönsson’un tam kafasına geldi top. Ama sezonun özeti gibi olan bu pozisyonda Jens zor olanı başardı ve kaleye gönderemedi. Sonra dakikalar 33’ü gösterdiğinde ise bizim Amir’in yaptığı gereksiz hareketin bir benzerini Vida yaptı. Ama sonuç benzer olmadı ne yazık ki. Hakem Zorbay Küçük sarı ile geçiştirdi. Amir’in pozisyonunda hakemi çağıran VAR hakemi Ümit Öztürk, nedense(!) Vida’nın pozisyonu sırasında hakemi çağır(a)madı. 40 ve 45+2’e gelen gollerle aslında maç resmen bitmese de fiilen bitmişti. İkinci devre tamamen Beşiktaşın istediği bir oyun oldu. Oyunun temposunu istediği gibi ayarladı ve nitekim 3. Golü de bularak maçı bitirdi.

OYUNCU ANALİZİ

Kaleden başlayalım değerlendirmemize… Kalede bulunan Ertuğrul, Serkan’ın aratmadı desek yeridir. Hatta yer yer o kötü Serkan’ı bile arar olduk. Sağ bekte Skubic geçen haftaki performansının tesadüfi olduğunu gösterircesine oldukça vasat bir performans sergiledi. Stoperlerimiz kırmızıya kadar fena değildi ama sonra çok açık verdiler. Alperi ise diğer oyuncularımıza nazaran biraz daha iyi buldum. Orta sahada Jönsson, Jevtovic vasatı aşamadılar. Amir ise gördüğü kırmızı ile maça damgasını vurdu. Ömer Ali,Bajic hemen hemen maçta hiç görünmediler. Bence sahada ayakta kalan ve ‘’ben diğer oyunculardan farklıyım’’ diye tek oyuncu her zamanki gibi Milosevic’ti. Uzun süredir söylüyorum ve söyleyeceğim. Bu takımda 90 dakika boyunca sakatlık veya başka bir şey yoksa maçın son düdüğüne kadar sahada kalması gereken tek isim Milo. Ama her hafta oyundan, anlamsız bir şekilde alınıyor.

TEKNİK DİREKTÖR ANALİZİ

Bülent Hoca oyunculuk döneminde, Türkiye şartlarında, çok başarılı olmuş bir sporcuydu. Teknik direktörlük serüveni ise o dengi başarılı değil henüz. Ayrıca belli ki ekibi de dersine iyi çalışmıyor. Geldiği günden beri,bu haftaki Beşiktaş maçı hariç, tam 4 kere elimizde olan maçı verdi. Tüm bu maçlardaki ortak özelliklerden en önemli iki değişkenler ise belki de Bajic’e çok uzun süre sabretmesi ve Milosevic’i sürekli oyundan alması oldu. Niye bunları sürekli söylüyorsun diyenleriniz elbette ki olacaktır. Hatta bana ‘’şucu, bucu’’ diye yakıştırma yapanlar da olacaktır. Ama bu işi temellendirdiğim nokta çok basit aslında. Futboldan orta seviyede anlayan hemen hemen herkesin hemfikir olduğu bir konu: ‘’Topu ayağında tutmak ve kolay kolay kaybetmemek…’’ Konyaspor gibi bir takımda bu işleri yapan oyuncu daha da önemli hale geliyor aslında. Topu tutamadığınız her saniye rakibe bir şans daha veriyor ve takımın da doğal olarak geriye çekilmesine neden oluyorsunuz.

Normalde bu analizleri ekibiyle yapmış olması gerekiyor Hocanın. Eğer Hocayı analiz ekibi uyardı Hoca yapmadıysa çok büyük hata. İkinci ihtimal ise analiz ekibinin uyarmaması. Bu da Hocaya yazar ne yazık ki. Birinci olasılıkta iyi bir ekibi var ama ekibinin sözlerini dinlemiyor demektir. Buna inanmıyorum açıkçası. İkinci olasılık ise(ekibinin uyarmaması, fark etmemesi) böyle bir ekiple yola devam etmesi tamamen onun hatası. Hani bir söz vardır: ‘’Bir şeyi bir kere yaptığınızda hatadır, ama ikincisi ise tercih’’. Ezcümle ,Bülent Hoca aynı yanlışı 4-5 kere yaparak maç okuma konusundaki yetersizliğini gösterdi. Bence kredisini çoktan tüketti. Çaykur Rizespor maçına yeni bir Hoca ile çıkmak gerekir diye düşünüyorum.

EYYAM VAR,ADALET YOK!

Bilmiyorum bu kaçıncı VAR konusunda serzenişte bulunduğum, yazdığım ama yazmasak da olmuyor işte. İyi oynamıyoruz, iyi oyuncularımız da çok yok. Hatta düşmeyi de hak edebiliriz. Ama Amir'e gösterilen fakat Vida'ya gösterilmeyen kartın izahı yok. Kimse bu ülkede adaletten bahsetmesin. Bu ülkede adaletin gücünden ziyade güçlülerin adaleti kök salmış. Ne yapsak ne desek boş!

Saygılarımla…