Öğretmen öğrencisine seslenir: 

- Gel oğlum. Kalk bakalım tahtaya, sana bir sorum var.

– Buyurun, sorun öğretmenim.

– Canlılar kaça ayrılır?

– Dörde ayrılır öğretmenim.

– Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım.

– Bitkiler, hayvanlar, insanlar ve çocuklar...

– Çocuklar da insan değil mi oğlum?

– Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim.

– Peki, şimdi yeniden say bakalım.

– Bitkiler, hayvanlar ve çocuklar!

– Oğlum, insanlara ne oldu?

– Kalplerinde sevgiyi yeşertip düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, diğerleri de hayvanlaştılar öğretmenim.

İnsanlar çocuk ruhlu oldukları sürece dünyadaki en mükemmel yaratıklardır. Zaten Allah, insanları yaratılmışların en yücesi olarak yaratmıştır. Ancak insanlar, bu yüceliği kendi iç dünyalarında farklı boyutlara taşıyarak, 'Küçük dağları ben yarattım' edasına bürünebilmektedir.

Büyüdükçe etrafındakileri daha küçük ve hakir görürler. 

Allah bunlardan esirgesin...

Trafikte belli noktalarda kendi canlarını hiçe sayarak kırmızı ışıkta duran araçların arasında koşuşturup para dilenen çocukları görünce aklıma geldi bunları yazmak...

Küçücük bir çocuk... Masumiyetin temsilcisi...

Ne işi olur acaba parayla?

Neden sokaklarda para dilenir? 

Neden hayatın ağır ve taşıması güç olan yükü omuzlarına bu kadar küçük yaşta çocukların sırtına yükleniverir? 

Oyun oynaması, kendi küçük dünyasında hayalleriyle yaşaması gereken çocuklardaki bu masumiyet nasıl olurda gasp edilebilir?

Okul sıralarında olması gereken saatlerde o çocuklar neden sokaklarda kapı kapı dilenir? 

Nereden öğrenmiştir bunu? Kim söylemiştir? Niye bunu yapma ihtiyacı hissetmiştir?

Bu bir yaramazlık mıdır? Yaramazlıktır ama o çocuğun kendi küçük dünyasındaki minik yaramazlıklar değil ki. Hangi çocuk buna cesaret edebilir?

Ya da hangi ana baba kendi evladını böylesi büyük bir tehlikenin önüne sürebilir?

İnsanın içini titreten soğuk havaya aldırış etmeden kendi küçük dünyalarından daha büyük işlere kalkışan çocuklarımız var. 

Belki sizin eline tutuşturacağınız üç beş kuruş, evdeki sobayı tutuşturacak, ocak tütecek, aş pişecek...

Bedenen büyük ve cüsseli olan canlıların, insan! kispetine bürünmüş yaratıkların çocuklara reva gördüğü şey bu demek ki.

O çocuklar belki arabanızın önüne kendisini atarak, duygu sömürüsü yapıyor ve sizden para talep ediyor. Belki siz de gördüğünüz bu manzara karşısında içiniz sızladığı için hemen çıkarıp bir miktar para vermek istiyorsunuz. Ama şunu iyi bilin ki, yanlış yapıyorsunuz. 

Çünkü o çocukların arkasında o çocukları araçların önüne atan bir güç var. Ve o çocuklar kendi duygularıyla hareket etmiyorlar. Sizin istismar edilen duygularınızla kendilerini yönlendiren şahısların arasında geçen bu tehlikeli oyunun bir oyuncağı olmaya mahkum ediliyorlar. 

Bu nedenle aracınızın önüne kendisini atan çocuklara lütfen para vermeyin!

Işık yeşile döndüğünde harekete geçen araçlar, olası bir facianın da yolunu açıyor. Üç beş kuruş için bir masumun canına kıyılır mı? Kıyılmaz, kıyılmamalı...