Okuduklarımız ve yazdıklarımız...

Karanlık için midir?

Yoksa karanlığı yok etmek, ışığı hissetmek için mi?

Tarihin, etkileyici ve savaşlar dışındaki o eşsiz örneklerine göz atarken, çocukluğum ile gençliğimin çevresel anlaşılmazlık düğümünü çözmeye başladım. Umutsuzluk ve karamsarlık girdabına her girişimde elini uzatan kitaplara, tarihteki her anlaşılmaz genç adam adına teşekkür ediyorum.

 

İçinde bulunduğumuz küresel krizlerin ve sorunların, belki farklı ama aynı sonuçlarını hissettiren tarihsel bir dejavudur imtihan.

 

Parmak izlerinin farklılığı, aşklarına, yaşadıklarına, okuduklarına kadar işlemiş, ismini bile bilmediğimiz, farklı zaman dilimlerinde, farklı anlaşılmazlıklara karşı mücadele yürüten ama aynı imtihanı olan genç adamlardan söz ediyorum. Okumanın imtihanı başlattığının farkına varmış, imtihanın okumaya sürüklediğini hisseden genç adamlardan. Karamsarlık ve umutsuzluğun girdabında, “İkra” ile kendisini hisseden, karanlığın üstüne ışık saçan, girdabın en ücra köşesinde umut besleyen adamlardan. Mücadelesini ve ışığını saçarken kalemi, en şerefli kalem olan, “Elleziy 'alleme bilkalem” ile yazmaya niyetlenen genç adamlardan.

Kim oldukları, nerede yaşadıkları, hangi dilde yazıp hangi dilde okudukları, karanlık kadar anlamsız, okudukları ve yazdıkları ile mesafeleri ve zamanı altüst edişleri bir o kadar zaruri.

 

Hiç konuşma veyahut çay içme fırsatını yakaladınız mı? Sorusunu sormayacağım. Fırsat geldi ve sen “yakaladım” dedin mi?  Çünkü bu adamlarla konuşurken, insan hem yazar hem okur. Hem okur hem yazar.

 

Çevrenin anlaşılmazlıklarında, girdabın en ücra ve ayaz köşelerinde umut dolu bir ışık saçmadı mı hiç kimse benliğinize? Bizlik bilincinin, maddeler halinde yazılmış kanunlardan öte olduğunu, küresellikten küreye, insanlıktan insana dönüşün, tek ve değişmez olan umudunu anlatmadı mı hiç kimse?

 

Sustuğunda kitap, konuştuğunda okur, gülümserken iyi bir yazar olan adamları, çevrenin anlaşılmazlık girdabına itenlerden değiliz biliyorum. Sen; o genç adamsın. Biz; o genç adamlarız. Bilmem kaç asır sonra yazılacak birkaç satırlık, tarihin ışık saçan genç adamı da biziz. Geleceğe sesleniyorum. Bizi isimsiz ama kendisini anlatarak yazacak genç adama sesleniyorum; “Bu ışık bu umut, bizdedir elbet”