FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’nün çaycısından çorbacısına kadar alt kademedeki mensuplarına operasyonlar yürütüldü, yürütülmeye de devam ediyor. 

Operasyonlar kapsamında öğretmen, doktor, memur, müdür, amir, akademisyen gibi devlet kadrosunda bir çokFETÖ’ye mensubiyeti bulunan kişi de yine kamudan atıldı. Kamudan atılanların kimisi aynı zamanda tutuklandı. Operasyonlar büyükbaşlarından en küçükbaşlarının başı ezilene kadar sonuna kadar sürmelidir. 

Ancak gördüğüm kadarıyla atladığımız bir konu var; FETÖ’cü diye kamudan atılıp, içeriye alınıp bir şekilde yeniden çıkan ya da itirafçı olup dışarı salınanlar ne olacak? Buyduğumuz bazı olaylar, operasyonların nasıl yürütüldüğünü bazen anlaşılmaz kılıyor. FETÖ’cü diye birini alıp, verdiği 10 isimden dolayı “Hadi serbestsin” diye ödül veriliyorsa, bu işte bir sıkıntı var gibime geliyor.

Bir de işin sosyolojik boyutu var ki bu konuda henüz hiçbir adım atılmadı. FETÖ’cü diye içeri alınan, kamudan atılan bu kişiler suçlu mu suçsuz mu bir kenara, FETÖ’cülerin çok iyi takiyye yaptıklarını düşünürsek, FETÖ’ye kimin hala bağlılığının devam edip etmediğini nereden bileceğiz?

FETÖ’cü olduğu iddiasıyla alınıp Bylock veya bir kaç bazı tespitlerin kişide olup olmamasıyla ilgili işlem yapılıyor. Ancak halen FETÖ’ye bağlı olup, bir şekilde telefonunda Bylock çıkmayan ya da diğer tespit seçeneklerinin de hiçbir şekilde çıkmadığı kişilerin suçu nasıl belirlenecek? 

İşin bir diğer boyutu, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yapılan operasyonlarla toplumda enteresan bir psikoloji hakim olmaya başladı. Zayıflayan güven duygusu, neredeyse tamamen kayboldu. Farklı ideolojiler siyasi kavgaların da etkisiyle daha da kutuplaşmaya başladı.Toplumun sinirleri gerildi. Büyük tepkiler verilebilecek olaylara tepkisiz, tepkisiz kalınabilecek durumlara büyük tepkiler vermeye başladık. 

Bir diğer konu, bu kamudan atılan, içeri alınıp sonra serbest bırakılan, itirafçı olan-dışarı salınan FETÖ’cülerin durumu ne olacak?FETÖ’nün insanları nasıl kandırdığını, insanların sorgulama yetisini nasıl ellerinden alındığını gelinen süreçte görmüş olduk. FETÖ mensuplarının mensubiyet ve sadakat anlayışlarının ne kadar katı ve geri dönülmesi zor olduğunu daha iyi kavradık. Ancak buna rağmen, bir şekilde FETÖ ile bağlantısı olup, 17/25’in milat olarak alınması ya da Bylock gibi belli başlı üst düzey FETÖ mensubiyeti bulgularının rastlanmamasına karşın, devlet kadrolarından atılan kişilerin durumu görmezden gelinmemeli. Bu kişilerin ailelerini de ele alırsak, hala içerisinde FETÖ’ye bağlı kalanların da olabileceği düşünülürse, ilerde yaşanabilecek benzer sorunları engelleyemeyiz.

FETÖ ile hiçbir bağlantısı olmayan ancak bir şekilde torunu, yeğeni vs. FETÖ’den alınıp da cezaevine konan ya da kamudan atılan kişilerin de bazı haklı serzenişleri var; “Üst düzey FETÖ’cüler nerede? Neden alınmıyor? FETÖ’nün siyasi ayağı yok mu?” soruları soruluyor. 

Bu düşünce yapısı, FETÖ konusunda vatandaşların aklında soru işaretlerine neden oluyor. “Benim torunum içerde, FETÖ’cü diye bildiğimiz siyasi dışardaysa, bu işte bir iş var” diyen kişiler tanıyoruz. Ayrıca bu kişiler, bugüne kadar iktidarı desteklemesine rağmen, hem iktidara hem de devlete olan güvenlerini de kaybetmeye başlayabilir. 

Bunun için, operasyonların yürütülmesi bir yana; kamudan atılan kişiler ve yakınları, FETÖ’den tutuklu olup da FETÖ’cü olmayan fakat tutuklu bulunan kişilerin yakınları gibi “sorun” karmaşası yaşayan vatandaşlara mutlaka el atılmalı.Bir yandan Diyanet İşleri Başkanlığı FETÖ’nün “İslami bir hareket” olmadığını anlatmasıyla, hala FETÖ’ye inanan kişilerin kurtarılması; bir yakını FETÖ’den alınıp da devletin haklı olduğunun o kişiye anlatılması için gerekli çalışmaların yapılması şarttır.

FETÖ sorununun sadece operasyonlarla bitirilebileceğini düşünmek yanlış olacaktır. Sosyolojik bir sorun olarak ele alınıp, geciken adımların atılması gerekiyor. Sevgi, saygı ve dua ile...