7 Haziran sonrası süreçte her gün yeni bir olay, her gün yeni bir acı...

Televizyon izlemekten, gazete okumaktan, ajansları takip etmekten çekinir olduk. 

Korkuyoruz...

Her geçen gün yeni yeni eylemlerin yapılıyor olmasını duymaktan korkuyoruz. 

Cennet vatan ülkemizin doğusundan, batısından, kuzeyinden güneyinden gelen saldırı, eylem, hain pusu, kalleşlik haberlerini duymaktan yorulduk. 

Gözlerimiz görmek, kulaklarımız işitmek istemiyor artık bunları. 

Attığımız her adımı temkinli bir şekilde atar olduk. Nerede, ne zaman, ne olacağını kimse kestiremiyor.

Özellikle Ramazan Bayramı'ndan sonra yaşananlara bir bakın. Ardı ardına meydana gelen patlamalar, yol kesmeler, araç yakmalar, milletin canına, malına kast etmeler...

Polisimize, askerimize yapılan haince saldırılar. Yanan yürekler, ateş düşen ocaklar. Boynu bükük yetimler, yıkılan aileler...

Falanca yerde, filanca saatte, askeri araca yapılan saldırıda şu kadar asker şehit düştü...

Terör örgütü tarafından polis karakoluna yapılan bombalı saldırıda bilmem kaç polis yaralandı, bilmem kaç polis şehit düştü...

Dile ne kadar kolay geliyor bunları söylemek.

Ama ateş düştüğü ocağı yakıyor, vesselam...

Şehit haberlerinin ardından ülkeyi yönetenlerin yaptığı açıklamalar bana çok yüzeysel, yapay ve sıradan geliyor. Tamam bu ülke için toprağa düşmekten imtina etmeyen, gözünü bile kırpmadan kanının son damlasına kadar bu vatan için göğsünü gere gere çarpışacak nice erlerimiz var. 

Ama ne için şehit oluyorlar? Hangi amaç uğruna canlarından oluyorlar?

Dönüp bakıyorsunuz, hiçbir şey...

Sıkılan her kurşun, barışa sıkılmış oluyor. Çözüm sürecinin çözüldüğünü herkes artık biliyor. Melekler saf tutuyor,  hüzün kokan cenaze törenlerinde. Adını koyamadığımız, kim olduğunu ne olduğunu bilmediğimiz bir savaşın şehitleri için kılınıyor o namaz. 

İstanbul Sultanbeyli'de Fatih Polis Merkez Amirliği'nde meydana gelen bombalı saldırı sonucu olay yerine incelemeye gittiği esnada silahlı saldırıya uğrayan 3. Sınıf Emniyet Müdürü Beyazıt Çeken, kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. 

Beyazıt Çeken ne yapmıştı onlara? Neden haince saldırdılar da şehit ettiler? Bir sebebi var mıydı da bu tuzağı kurdular? 

Konyalı Emniyet Müdürü Beyazıt Çeken, neden şehit edildi?

Yok işte... Bu soruların hiçbirinin bir cevabı yok.

Yaşatılan bu acının tarifi olmadığı gibi, bu soruların da bir yanıtı yok.

Şehit Beyazıt Çeken için dün Musalla Mezarlığı'nda öğle namazına müteakip cenaze namazı kılındı. Namazgah'taki cenaze törenine sivil ve askeri erkandan oldukça yüksek bir katılım vardı. 

Şehit yakınlarının göklere yükselen feryadı, gözlerinden süzülen damla damla gözyaşı onların varlığının önüne bir perde indirmişti sanki. 

Bir şehidimizi daha toprağa gömdük. 

Söylenecek fazla söz bulamıyorum. Bilen varsa buyursun gelsin, bana da anlatsın. 

Hemşerimiz Beyazıt Çeken'e, diğer tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, şehitlerimizin yakınlarına Allah'tan sabır diliyoruz. 

Rabbim bir daha böyle acılar yaşatmasın. Amin...