Mübârizeddin Ertokuş’un azatlısı olan Armağanşah hakkında bilgileri İbn Bibi’de rastlandığını belirten Akkuş, “Asıl adı Sadeddin el Hac Armağanşah b. Abdullah’tır. Selçuklu Sultanları 1.Gıyaseddin Keyhüsrev,1.İzzeddin Keykavus, 1.Alaeddin Keykubad zamanlarında Antalya ve havalisinin fetihlerini yapan Emir Ertokuş’un gulamı ve komutanı olarak 1207 yılından itibaren fetihlere katılmıştır. Antalya’da yaptırdığı medresenin kitabesinde ismi geçmektedir” dedi.

Akkuş, Emir Ertokuş’un donanma kabiliyeti üzerinde durup aynı özelliklere Armağanşah’ın da sahip olduğunu söyledikten sonra “Donanmasına güvenen Ertokuş, Kıbrıs’ın fethi ile çalışmalar yapmıştır. Silifke - Manavgat arasında 40 kalenin fethi, donanmanın gücü sayesinde olmuştur. Erzincan, Mengüceklerden alındıktan sonra Alaeddin Keykubad tarafından oğlu 2.Gıyaseddin Keyhüsrev’in yanına Ertokuş’un atabeg olarak atanmasından sonra 22 yıllık valilik (subaşılık ) görevine Mübârizeddin Armağanşah getirildi. "2.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında sarayda nâzır olarak görev yapan Mübârizeddin Armağanşah sultanın gelirlerini tahsil ederek sarayın harcamalarını düzenlediğini ifade eden Akkuş, sarayda Babaîler İsyanına kadar görev yaptığını söyledi.

Akkuş, sultanın emriyle Engürü (Ankara) Kalesi’nde tutulan Sadeddin Köpek tarafından yayın kirişiyle boğdurulan Eyyûbî Melikesi Adilliyye hakkında İbn Bibi’den alıntı yaparak “Her hareketinde asil yaratılışının izleri görülen son derece iffetli ve namuslu olan bu merhume cellatlar gelmeden önce izin alıp aptestini yeniledi, iki rekat namaz kıldı. Yüzünü dua kıblesi olan göğe çevirerek; ‘Allah’ım! Ben senin kulunum ve kulunun zulüm görmüş, ümitsizliğe düşmüş, değersiz kızıyım. Benimle çocuklarımın arasına karanlık perde koydular. Ruhumu ve vicdanımı köreltip kanımı akıtmaya niyet ettiler. Çocuklarımı sana emanet ediyorum. Onları koru. Sen tövbeleri kabul eder, kullarına acırsın.’ dedi. O anda orada bulunan saray hocaları bu duayı ezberleyip bir yere kaydetti. Merhume devamlı, ‘Zalimlere hak ettikleri cezayı ver. Bana acı ve beni bağışla, tövbelerimi kabul et.’ diye dua ediyordu.”

Keyhüsrev’in Üvey Annesi Adilliyye’nin çocuklarını tahtın geleceği için Uluborlu Kalesi’nde hapsettirdiğini belirten Akkuş, sonradan üç çocuğunun olmasıyla şehzadelerin öldürülmesini Armağanşah’a verdiğini vurguladıktan sonra “Armağanşah iyi bir insan olduğundan şehzadelere kıymakta tereddüt göstermiş, bazılarına göre onların yerine iki köle öldürerek sultana bu işi yaptığına dair nişan götürdüğünü zikretmişlerdir.”

Babaîler İsyanın yayılmasıyla zor durumda kalan 2.Gıyaseddin Keyhüsrev, Kubadabad Sarayı’na oradan da Beyşehir Gölü’ndeki adalardan birine gittiğini söyledikten sonra Akkuş, “Armağanşah, sultan tarafından isyanı bastırmak için görevlendirilmiş, Baba İlyas’ı öldürmesine rağmen Baba’nın göğe yükselerek meleklerden yardım getireceğine inananlar ‘Baba Rasulullah’ diye bağırıyordu. Savaşta üstünlük kazanan âsîler Mübârizeddin Armağanşah’ı 1240 yılında şehit ettiler.”

Program sonunda Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mehmet Ali Hacıgökmen tarafından Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Akkuş’a günün hatırasına hediye takdim edildikten sonra toplu fotoğraf çekimiyle toplantı sonlandırıldı.

HABER MERKEZİ

Editör: TE Bilişim