KTÜN Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Kalyoncu, kalifiye iş gücü ve mühendis yetiştirmede yaşadıkları sorunlar ile 2019 yılı içinde prototipi bitecek olan 59 milyon dolarlık “personel zırhlı taşıyıcılarının kurtarılması projesi” hakkında bilgi verdi. TİAD Başkanı Fatih Varlık ise havacılık ve savunma sanayinde güçlü olabileceğimizi geçmişten örnekler vererek anlattı. 

Makine sektörünün tüm paydaşlarını aynı çatı altında buluşturan MAKTEK Konya Fuarı’nın dördüncü gününde “Havacılık ve Savunma Endüstrisi” konuşuldu. Ekonomist Fatih Güneş’in yönettiği panel kapsamında; Türkiye’nin havacılık ve savunma sanayisindeki durumu, yapılması gerekenler ve kalifiye işgücü konuları ele alındı. 

Konya Teknik Üniversitesi (KTÜN) Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Kalyoncu, KTÜN Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Alper Kılıç, KTÜN  Makine ve Metal Teknoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Gökhan Yalçın, AG Havacılık Genel Müdürü Engin Bek, HUĞLU Savunma Sanayi Sorumlusu Enis Hakan Akkaş ve HUĞLU Ar-Ge Sorumlusu Halil İbrahim Yanıktaş’ın hazır bulunduğu panelin açılış konuşmasını Takım Tezgahları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Varlık yaptı. 

‘HAVACILIK VE SAVUNMA BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR’

“Biz artık havacılık ve savunma sanayisinin kendisini üretmek istiyoruz. Bu sektörlerin ileri teknolojilerini  yeniden inşa etmek istiyoruz.” diyen Varlık, geçmişte bunu başardığımızı ve oradan aldığımız güç ile daha iyisini yapabileceğimizi aktardı. Varlık, “Havacılık ve savunma bizim kırmızı çizgimizdir. Bir zamanlar bu topraklarda Anadolu’nun göbeğinde dünyayı hayrete düşüren girişimler oldu. Havacılık ve savunma sanayisinin coğrafyamızdaki ilk kahramanları Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş ve Şakir Zümre’nin hayat hikayeleri, bugünün sanayicisine güç ve umut verdi”  dedi. 

59 MİLYON DOLARLIK PROJENİN İLK PROTOTİPİ YAKINDA GÖRÜCÜYE ÇIKACAK

KTÜN Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Kalyoncu, savunma sanayi alanında yürüttüğü ve danışmanlığını yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. 59 milyon dolarlık “personel zırhlı taşıyıcılarının kurtarılması projesi” kapsamında geliştirdikleri teknolojinin ilk prototipinin ise 2019 yılı içinde IDEF Fuarı’nda görücüye çıkacağını söyledi. Üniversite ve mesleki teknik yüksekokulu öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği panelde Kalyoncu, kalifiye iş gücü sorununa da dikkat çekti. Bugün mühendislik fakültelerinin fazlalığı nedeniyle 300 bininci sıradan öğrenci alındığını söyleyen Kalyoncu, “Bu, alınan kişinin matematik bilmediği anlamına geliyor. Matematik bilmeyen kişi mühendis olamaz. Savunma sanayisinde titreşim hesaplama çok önemli bir konudur ve ciddi mühendislik gerektirir. Dilimizde güzel bir söz vardır “makina işler, el övünür” diye. Savunma sanayisinde, sadece makinanın olması tek başına çok fazla bir anlam ifade etmiyor. Biz üretim ve iş planlamayı hala excel programıyla yapıyorsak burada bir sıkıntı vardır. Bizim artık sistemimizi bütünüyle Endüstri 4.0 normlarına doğru taşımamız lazım. Tüm bu hedeflere doğru ilerlerken ülkemizde mühendislik eğitiminin yüksek derecede iyi olması şart” dedi. 

KTÜN Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Alper Kılıç ile KTÜN Makine ve Metal Teknoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Gökhan Yalçın ise Endüstri 4.0’ın önemine değinerek, ileride savunma sanayinde söz sahibi ülke konumuna gelmemizin yolunun donanımlı genç nesillerden geçtiğini anlattı.

AMERİKA’DA EN ÇOK SATILAN TÜRK TÜFEK MARKASI HUĞLU

AG Havacılık Genel Müdürü Engin Bek, dünyanın 159 yılda gerçekleştirdiği sanayi devrimini Türkiye’nin on yıllara sığdırdığını ve bunu yaparken de bazı süreçleri atladığını söyledi. Bek, “Mühendislik sadece diploma değildir, sorun çözme yeteneğidir. Eskiden makineler bize hükmediyordu; ama şimdi yeni neslin o makinelere hükmetmesi gerekiyor. Bunun için bize iki  şey gerekiyor: Yaptığımız işi bilmemiz ve bunu geliştirebilmemiz.” 

Amerika’da en çok satılan Türk tüfeğini üreten Huğlu Savunma Sanayi Sorumlusu Enis Hakan Aktaş ile Huğlu Ar-Ge Sorumlusu Halil İbrahim Yanıktaş ise çalışma biçimleri hakkında bilgi verdi. Aktaş ve Yanıktaş, Aselsan ile geliştirdikleri projelerle sadece tüfek üreten bir marka olmaktan çıkıp savunma sanayisinde daha etkin bir konuma geldiklerini aktardı.

HABER MERKEZİ