Aydın, konuşmasının başında; insanın, varlığının şuuruna benliği ile vardığını, ilk önce çevre sonra yaratıcı ile ilişki kurduğunu, zihnî yapının dengeli olması için insan-çevre-yaratıcı ilişkisinin iyi kurulması gerektiği üzerinde durdu.

İLK İNSANIN GÜNAHLA TANIŞMASI

İlk insanla birlikte yeryüzünün günahla tanıştığını ifade eden Aydın; “Yeryüzündeki tüm varlıklar Allah’a teslim olmuşlardır. İnsana hür irade verildiği için kötülük yapabilmektedir. İlâhî bir tehdit varsa o günahtır. “Çevreyi; iç, dış ve sanal olarak sınıflandırarak “Sanal çevrede kötülükler hızla yayılıyor. İç çevremizi temizleyerek dış çevreye yönelmemiz gerekir. Çevre ahlâkı oluşturmada insan-tabiat ilişkilerini yeniden düzenlemede Hz. Mevlâna’nın fikirleri canlılığını korumaktadır. Çevre sorunları iç dünyamızdaki problemler çözülmeden tamamen çözülemez.”dedi.

İNSAN İÇİN ASIL OLAN ALLAH’TIR

Hz.Mevlâna anlatılması zor konuları temsili hikayelerle anlattığını belirten Aydın dünya-insan ilişkisini, gemi ile su arasındaki ilişkiyle anlattı: “Geminin yüzmesi için suya ihtiyaç vardır! Ama su geminin içine girerse onu batırır,menzile ulaştıramaz. Gemi için su ne ise insan için dünya öyledir.İnsanoğlunun maddi dünya ile ilişkisi zorunludur. Allah’ı sever gibi, Allah dışındakileri sevmemek gerekir.İnsan için asıl olan Allah’tır.”

DÜNYAYI DÜZENLEMEK İÇİN AHİRET İNANCI GEREKİR

Varlık ve mânâ âlemi üzerinde duran Mevlâna; “İlki varlık âlemi, ikincisi mânâ âlemi. Varlık âlemi gündüz gibidir, olanı biteni açıkça görürsün, kendini kolayca ele verir. Mânâ âlemi ise gece gibidir, onu bulmak için mutlaka gönül ışığını yakman gerekir. Keser gibi olma; hep bana, hep bana. Rende gibi olma; hep sana, hep sana. Testere gibi ol; hem sana, hem bana. Dünya gözü ile bakan, yüzü; gönül gözü ile bakan, özü görür. Varlığın sırrını keşfetmek için mânen olgunlaşmak gerekir. İnsanın olgunlaşması da meyveninki gibi sabır ve sebatla olur. Yaratıcı, meyveyi ve insanı bir anda olgunlaştırmaya elbette muktedirdir ancak; her ikisi de ağır ağır olgunlaşırken tat, lezzet, rayihâ kazanır.”

EN AKILLI KİŞİ MASLAHATI GENİŞ OLANDIR

Şahdamarımızdan daha yakın olan Allah’a gönül gözüyle bakmamız gerektiğini belirten Aydın; “Yaşadığımız hayat denizin köpüğü gibidir. Dünya hayatı köpük, deniz ise ahirettir. Fasıkların hesapları bu dünyadan ibarettir. Elde edecekleri sadece bu dünyadan ibarettir. Ham meyve gibi dala sıkıca sarılırlar. Allah’ın yarattığı her şeyi sevmemiz gerekir. Katliamlar insanlar sevmediği için yapılıyor.” Yeryüzünün insan için yaratıldığını, zorlukların ahlaki kavramların geliştirilmesi için olduğunu, Mevlâna âşığı Eva de Vitray-Meyerovitch, tabiatta gördüğümüz her şeyin Allah’ın bir vahyi olduğunu, ifade etmiştir.

ALLAH’IN VARLIĞININ YANSIMASI

Aydın, Hz.Mevlâna’nın tabiat güzelliklerini , onu yaratanın güzelliklerini anlatmak için vasıta saydığını, yılanın zehri yılana hayat olurken insana ölüm olduğunu, tabiatın her yönüyle Cenab-ı Allah’ın bütün güzelliklerinin seyredildiği bir ayna olduğunu  belirterek; “Kur’ân yedi kat yer ve gök Allah’ı teşbih eder. O’nu hamd ile tesbih etmeyen yoktur. Fakat siz onların tespihlerini anlayamazsınız, buyrulur. Her meyve, yaprak, ayrı ayrı  tomurcuğun diliyle Allah’a şükrederler. Her şey beşerin duyamayacağı ve anlayamayacağı bir suretle Allah’ı tesbih ederler. Hayatsız madde yoktur, madde en düşük derecelerdeki varlıklar da bile canlıdır.”  Aydın, konuşmasının sonunda iç dünyamızdaki problemleri çözmeden çevreyi koruyamayacağımızı, iyi ahlâk sahibi olanların çevreyi koruyabileceğine vurgu yaptı. 

Konuşmacı Prof. Dr. Hüseyin Aydın‘a Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Güçlü tarafından günün hâtırasına hediye takdim edildikten sonra  toplu fotoğraf çekimi yapıldı.

HABER MERKEZİ 

Editör: TE Bilişim