5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla mesleğin sorunlarına değinen Konya Baro Başkanı Av. Mustafa Aladağ, Hukuk Fakülteleri'nden mezun olan öğrenci sayısında artışların olduğunu bu durumun ise yeni sorunlara yol açtığını belirtti. Konya’da 1 yıl önce 1823 olan avukat sayısının 2 bin 135’e yükseldiğine dikkat çeken Aladağ,  fakültelerdeki kontenjanların kesinlikle daraltılması gerektiğini kaydetti.  

“YARGI OLARAK ÇOK YIPRANDIK”

Bütün Avukatların 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutlayan Konya Baro Başkanı Av. Mustafa Aladağ, “5 Nisan Avukatlar günü olarak kutlanmaktadır. Barolar Birliği bir çatı altında toplanmak amacıyla 1957 yılında İzmir’de bir araya gelmiş. O tarihten bu yana 5 Nisan Avukatlar günü olarak kutlanmaya başlamış. Biz de bu münasebetten dolayı tüm Avukat arkadaşlarımızın hepsinin Avukatlar Gününü kutluyoruz. Malum ülke olarak zor bir dönemden geçtik ve FETO nedeniyle yargı olarak çok yıprandık. Beraberlik içerisinde bu sıkıntılı süreci geçiriyoruz ve geçirmeye devam ediyoruz” diye konuştu. 

“HUKUK FAKÜLTELERİNDEKİ KONTENJANLAR DARALTILMALIDIR”

Avukat ve hukuk Fakültelerinden mezun olan kişilerin sayısının gün geçtikçe arttığını ifade eden Başkan Aladağ, fakültedeki kontenjanların daraltılması gerektiğini belirtti. İşsiz avukat sayısında da artış olduğunu dile getiren Aladağ, “1823 kişi 1 yıl önce seçime katıldık. Bugün sayımız 2 bin 135 ve 400 stajyerimiz var. Çok hızlı derecede bir artışla devam ediyoruz. Normalde insanoğlu bir kurumda ve ya dernekte sayı artışından dolayı memnuniyet duyar. Sayısal olarak baktığımızda bu durum bizleri mutlu edebilir ama önceliğimiz işin özüdür. Maalesef iş anlamında potansiyel anlamında yeni gelenlere daha iyi iş imkânları sunabilelim ama maalesef böyle bir durum yok. İş kapasitesi ve iş potansiyeli tamamen sınırlı hale geldi ve bunun yegâne sebebi de sayının astronomik oranda artışıdır. Bugün Türkiye genelinde 110 bin avukat bulunuyor. Ülke nüfusunun 5 yıl sonra yüzde 15 artacağını hesap ediyoruz ama avukat sayısı yüzde 50 artacak. Buda evinde iş bekleyen avukat, bağlı avukat, işsiz avukat gibi sınıflar oluşturacak. Biz tarafsız ve bağımsız bir yargının kurucu unsurlarından biriyiz. Biz diyoruz ki fakültelerimizde kontenjanlarımızı lütfen daraltalım. Yeterli akademik kadroya sahip olmayan fakülteleri kapatalım. Fakültenin mezuniyetinin ardından staj süresinin başında ve sonunda bir avukatlık sınavı olmalı. Bu dönemlerde nitelikli avukatlara çok çok ihtiyacımız var ve sınav getirilmek zorundadır. Okulu bitiren kardeşlerimizin de faizsiz bir kredi seçeneğinden yararlanması gerekiyor. Bu gün üniversite sınavlarında hukuk fakülteleri için baraj 140 bin ama tıp fakülteleri için bu rakam 40 bin. Yargıyı aşağı seviyelerde görmeyi asla doğru bulmuyorum. Hukuk içinde 10 bin 20 bin gibi daha düşük seviyelerde ki bir barajın getirilmesi zorunludur” diye konuştu. 

“EN GÜZEL TEMSİL AVUKATLA TEMSİLDİR”

Avukatların sorunlarından bahseden Aladağ, sigorta hasar danışmanlığı adı altında hizmet verenlerle mücadelelerinin devam ettiğini vurgulayarak, “Ekonomik sorunlarımız da bulunuyor. Uzun süredir bir sigorta simsarları ile mücadele ediyoruz. Sigorta hasar danışmanlığı adı altında ne olduğu belli olmayan, kimliği ne olduğu belli olmayan bir kısım art niyetli insanlar rızkımıza el uzatıyor. Bunun ivedi bir şekilde önüne geçilmesi gerekir. Vatandaşlarda karşısındakinin her söylediğini doğru kabul ederek bu tür art niyetli insanlara teslim olabiliyor. Vatandaşlarımıza hakkınızı avukatla arayın diye diyoruz. En güzel temsil avukatla temsildir diyerek onları avukatlara yönlendirmek arzusu içerisindeyim. Sigorta tazminat hukuku davalarında bir avukatın bulunması yasamızda zorunlu hale geliyor” diye konuştu.  Aladağ ayrıca, “Zorunlu müdafilik dediğimiz bir sistem var. Burada takdim edilen ücretler ise meslek onuruna pek yakışmayan ücretlerdir. Devletimizin ekonomik anlamda durumunu da biliyoruz. Açgözlü bir meslek grubu da değiliz biz, öncelikle insan, ardından meslek onuruna yakışacak bir seviye istiyoruz. Gerçeğe uygun bir şekilde ücretlerin yeniden düzenlenmesi isteğimizdir” diyerek tepkisini dile getirdi. 

“AVUKATLAR HER MESELEYE PARA KAZANMAK AMACIYLA BAKMAZLAR”

Avukatların mesleğini sadece para kazanmak amacıyla icra etmediğini dile getiren Başkan Aladağ sözlerine şu şekilde devam etti: “Davaların ağırlığından olsa gerek ağır olan işleri almıyoruz. Bunlar belli bir birikim veya tecrübe isteyebilir. Bundan dolayı cinayet davaları denince Konya’da sadece 3-5 tane isim ön plana çıkar. Cinayet davasının bir avukatın almamış olması bilgisizliğinden değildir belki, davanın ağırlığından olsa gerek ki, biraz çekingen davranabiliyor. 23 yıldır bu mesleği icra ediyorum 1 tane bile benim cinayet davam olmadı. Aslında mesela boşanma davaları bir cinayet davası kadar zordur. Karı koca ilişkisi çok özel bir ilişki olduğu için bu ilişkiye doğrudan müdahil oluyoruz. Taraflar boşanma süresi boyunca bizimle çok yakın ilişkiler kuruyor. Bu da hem zaman hem psikolojik anlamda yıpratıyor. Avukatlar her meseleye para kazanmak amacıyla bakmazlar. Yıllar önce elle yazılan dilekçeler, daktilo ardından bilgisayar ile yazılmaya başladı. Son günlerde arabuluculuk müessesi de gündeme geldi. Hükümetimizin bu konuda da çok büyük yatırımları ve çabaları var. Buradaki gaye mağdur olan vatandaşın hakkını en kısa sürede almasıdır. Adliyenin yargının aşırı artmış olan yükünün bir nebze olsa da hafifletilmesidir. Onun için biz bunların adına alternatif çözüm yolları diyoruz. Yeni meslektaşlarımızın çok iyi derecede yabancı dil bilmesi olmazsa olmaz hale geldi.”

BOŞANMALAR ARTMADI, AKSİNE AZALDI!

Boşanma olaylarının aslında azaldığını belirten Aladağ, FETO davalarının da kökünün kazınasıya kadar devam etmesi gerektiğini belirterek cümlelerini şu şekilde aktardı: “Boşanma olaylarında umduğunuz gibi bir artış yok. Son 5 yıla baktığımızda çok cüzi oranlarda artış meydana gelmiş. 2017 yılı sonu itibari ile yaklaşık 3 bin 700 civarında anlaşmalı boşanma davaları var. Bir önceki yıl bu sayı 3 bin 600’lerde idi. Yani beklediğimiz kadar bir artışın söz konusu olduğunu söylemek doğru değil. Bunun yanında da 5 tane aile mahkememiz var. FETO davaları da halen devam ediyor ve devam edecek gibi gözüküyor. Ceza kanunumuzda etkin pişmanlık diye bir müessese var. Bu sadece FETO davaları için düzenlenmemiştir. Gözaltına alınan, tutuklanan ve yeni tespit edilen şüpheliler etkin pişmanlık hükmünde yoğun bir şekilde faydalanıyorlar. Ama bu FETO’nun kesinlikle kökünün kazınması gerekiyor. OHAL bence gerekliyse devam etmelidir. OHAL’den böyle bir dönemde şikayetçi olmamalıyız. Bu mesele birilerinin şahsi meselesi değil, beka meselesidir”

HÜSEYİN MENEKŞE

Editör: TE Bilişim