Konya Aydınlar Ocağı'nın Selçuklu Salı Sohbetleri'nde, İslâm Tarihi Kaynaklarında Türkler anlatıldı. Türklerin, tarihi yazan değil yapan bir millet olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Necmettin Erbakan Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi İslâm Tarihi ve Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Dadan, İslâm tarihi kaynaklarına göre Türk algısınıanlattı.

Konya İl Halk Kütüphanesi'nde; "Türkler kimdir ve kime Türk denir?" sorusunu sorarak bu alanın zor bir alan olduğuna dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Ali Dadan, Arap tarihçilerinden Zebîdî'ninTâcü'l-Ârûs adlı eserinin Türkî maddesinde  "Türkler BenûKantura'dır. Onlar Halil peygamberin ümmetidir. Yafes bin Nuh'un çocuklarıdır" şeklinde bir bilginin yer aldığını söyledi. Türk kelimesine "türemiş, töreli, kuvvetli, miğfer ve terk edilendir" şeklinde anlamlar yüklendiğine de işaret eden Dr. Ali Dadan, Hz. Peygamber öncesi kaynaklarda da Türklerin kökenlerine dair bilgilerin de yer aldığını belirtti. Bu rivayetlere göre; Nuh aleyhisselamın "Yâfes adında oğlunun Türk'ün ve Türk'ün amcasının oğlu olan Ye'cüc ve Me'cüc'ün atası" olduğu ve bunun da Tevrat kaynaklı bilgiler olarak değerlendirmek gerektiğine işaret eden Dadan, Türk ve Türkmen kelimelerinin Tevrat'ta "Togharma" olarak geçtiğini kaydetti.  Dadan ayrıca, Yahudilere ait tarih kitaplarında Togharma'nınon tane oğlunun olduğu ve bunların isimlerinin; Uygur, Tauri, Avar, Oğuz, Peçenek, Tarna, Haza, Janur, Bulgar ve Sabir olduklarına dair bilgilerin yer aldığına işaret etti.  

HZ. PEYGAMBER TÜRKLERİ BİLİYORDU

Hz. Peygamber döneminde Türkler hakkında da bilgiler paylaşan Dr. Ali Dadan, "Hz. Peygamber hadislerinde Türklerden bahsediyor. Türkî adında bir milletten haberdar. Yaptığı milletler tasnifinde; "Hıfz (muhafaza etme) on kısma ayrılmıştır. Bunun dokuzu Türklerde, biri diğer insanlardadır. Cimrilik ona ayrılır, dokuzu Farslılarda biri diğer insanlarda; cömertlik 10'a ayrılır. 9'u Sudanlılarda biri diğer insanlarda…." Ben bu hıfz kelimesini sonradan çok düşündüm. Hıfz'dan kaynaklı çok kullandığımız muhafazakârlık aklıma geldi. Yâni aslını koruma çok fazla değişikliğe uğramama (özellikle kültürel ve an'ane anlamında). Hz. Peygamberin hayatında Türkleri bilmemesi gibi bir şey söz konusu değil.Hz. Peygamberin (Kubbet'ül Türkî -Türk çadırı" diye isimlendirilen bir malzemesi (eşyası)da var.Ramazan'da bu çadırda itikâfa giriyor. Peygamber Efendimiz aynı çadırı Hendek Savaşı'nda hendek kazılırken kullandığını ve hendekleri bu seyyar çadırdan takip ettiğini ve savaşı yönettiğini biliyoruz.  Bu çadır daha sonra miras olarak Hz. Aişe ve validelerimize kalıyor. Hazreti Aişede hac döneminde Arafat'ta vakfe yapıyor ve dünyanın dört bir tarafından gelen Müslümanların sorularını bu çadırda cevaplıyordu" dedi.

Kur'an'da Kehf suresinde Zülkarneyn'e yardım eden halkın Türkler olduğuna dair Elmalılı Hamdi Yazırdahil bir çok müfessir tarafından yorumlandığını kaydeden Dadan,  Buhari'de geçen "Siz Türklerle savaşmadıkça kıyâmet kopmaz" hadisini hatırlatarak bunu anlamada usûl kullandıklarını ve Arapların, Ceyhun nehrinin doğusunda yaşayan bütün milletleri Türk olarak isimlendirdiklerine dikkat çekti. Dadan, Müslim ve Ebu Davud'da geçen hadislerde Türk yerine kavim kullanıldığını 10 tarikten sadece bir tanesinde Türk ibaresinin yer aldığını da kaydetti. 

Türklerle Müslümanların ilk karşılaşmalarının Hz. Ömer döneminde cereyan ettiğini ifade eden Dadan, İslâm ordusunun Türklerle karşılaştıkları vakit ne yapmaları gerektiği hususunda Hz. Ömer'e mektuplar yazıldığı sözlerine ekleyerek Hz. Ömer'in "Sakın onlar size savaş açmadıkça onlarla savaşmayın" diye emirler yolladığını dile getirdi. 

HABER MERKEZİ

Editör: TE Bilişim